Hazar Aksoy
İçerideki arkadaşlarımız, sahip oldukları bolca vakti genelde okuyarak, birlikte kaldıkları insanlarla tartışıp, gelişmeleri değerlendirerek geçiriyorlar. Bu yoğunlaşma, kimi arkadaşlarımızda yazma isteği de doğuruyor. Ancak yazılan şiir, öykü ve romanların yayınlanması konusu, her zaman çok zor olmuştur-oluyor. Hele hele bulunduğumuz malum siyasi ortamda, zorlu ekonomik krizde, en güçlü yayınevlerinin kitap yayınlama konusunda tereddütleri var. O nedenle, sizlere yazmayın demiyoruz, diyemeyiz ama çalışmalarınızın -en azından bu dönemde- kolayca yayınlatabileceğini ummasanız daha iyi olur. Peki, içerideki pek çok kişi, nasıl oldu da, bir yayınevi bulup, bir şekilde kitabını yayınlattı? Öncelikle bu durum, Kürtçe ve elbette Kürtlerin üstündeki her türlü baskıların azaldığı bir dönemdeydi. Şimdiki koşullar, neredeyse, “Kürt yoktur; onlar dağlı Türklerdir” dönemine doğru gitmekte. Gerçi bu yaklaşım, artık mümkün değil! Öncelikle kitap nasıl yayınlanıyor; kaça mal oluyor; yazara-çevirmene kaç para veriliyor; onları anlatalım kısaca. Örneğin kitapları çok okunan, çok ünlü bir yazar-şair değilseniz, kitaplar artık sadece 1000 (bin) adet basılıyor. Diyelim ki, 10 liraya satılan bir kitap var. Bu kitabın yayınevine maliyeti 4 liradır. Bu kitabın 4 lirasını ise dağıtımcı + kitabevi kazanır. Söz konusu 10 liradan kalan 2 lirayı ise yayınevinin oluyor. Böylece bir yayınevi 4 liraya mal ettiği bir kitaptan 2 lira kazanabilmek için bir yıl, hatta daha fazla beklemek zorunda.
Yazarın bir kitaptan ne kazanmakta olduğuna gelirsek: En yüksek telif ücreti yüzde 10’dur. (Yüzde 12-15 alabilenlerin de olduğu söyleniyor ama kitabı yüz bin falan satanlar belki alıyordur. En azından ben pek bilmiyorum) Yani 10 liralık bir kitaptan, yazara kalan 1 liradır. Bu bir lira, kitabın maliyeti olan 4 liranın içindedir ve kitap satıldıktan sonra ödenir genellikle. 10 liralık kitaptan bin adet basıldığını düşünürsek, telif ücreti bin lira olur. Ancak bu para brüttür. Yani yayınevinin yazara ödeyeceği bu paranın stopaj vergisi teliften düşülür. Yazarın eline 850-900 lira civarında para geçebilir. Siz diyorsunuz ki, valla gerekirse bu paranın yarısını alırım; hatta hiç almam! İyi de, bir yayınevi “biri kitap yazsa da bassam” diye kapıda beklemiyor. Dahası kimsenin tanımadığı bir yazarın-şairin kitabının hemen hemen hiç satmayacağını biliyor. Bu yüzden, bir çalışmanızı, herhangi bir yayınevine teklif ettiğinizde yüzde 99 “hayır” cevabını alacaksınız. Yayınlatmaktan vaz mı geçilecek? Hayır! Nitekim bugün yayınlanan kitapları birkaç baskı yapmış olan mahpus arkadaşlarımız var. Zorlu bir süreç sonrasında, kitabını yayınlatabilenlerin yanı sıra kimileri başka yollar da buluyorlar. Nasıl mı, yapıyorlar? Henüz çok tanınmamış halde; yani yola yeni çıkan kimi yayınevlerine, kitaplarının maliyetini ödüyorlar. (Hani şu 10 liralık kitabın 4 lirasını) Yayınevi bu parayı aldıktan sonra kitabı – belki de bin adetten daha az- basıyor. Kitabın bir bölümü, yazarına-şairine veriliyor. Kalan kitaptan bir tane bile satılsa, yayınevi için kâr oluyor! Bu yöntemi anlatırken, ‘küçük’ yani yola yeni çıkan yayınevlerini küçümsemiyorum.
Bunu çok büyük, çok eski yayınevleri de yapıyorlar. Ancak onlarınki daha çok tez çalışmaları oluyor. Akademik alanda yükselmek için doktora tezi şart. Bu tezin yayınlanması, daha sonraki adımlar için olmazsa olmaz bir koşul. Büyük yayınevi, tezi beğenirse, söz konusu akademisyenin maliyeti karşılaması durumunda tezini kitap olarak basabiliyor. Yani yayınevleri başımızın tacı! Ancak içerideki arkadaşlarımızın ürettiği her şeyi bir an önce bastırmaya çalışmaları konusunda aceleci olmamasını öneriyorum. Mesela geçen yıl yazdığınız bir şiiri beğenmeyip, yırttığınız oldu mu? Geçen yıl yazdığınız bir öyküyü, bu yıl yetersiz olarak değerlendirdiğiniz oldu? Eğer bunlar oluyorsa, gelişim içindesiniz demektir. Yazmaya yeni başlayanların yazdıklarının kalitesini ölçmek için kimi yarışmalara da katılmalarında yarar var. Bir de yazdıklarını içeride biriktirmeyin. Her fırsatta dışarıya yollamanın bir yolunu bulun. İçerisini her zaman tekin bir yer değildir!