İki gün önce ardı ardına gelen haberler bir yanda sevinci, umudu yükseltirken diğer yanda zaman içinde sürükledi, savurdu.
İlk haber üzücüydü. Hayatı boyunca ırkçılığa karşı kalemi ve aklı ile mücadele eden, hiç taviz vermeyen bir dostumu kaybettim birkaç gün önce. Berat Günçıkan; ırkçılığa, faşizme, partiyarkaya yaşamı boyunca boyun eğmedi, ancak bu vahşi sistemin sağlığına yaptığı baskıya dayamadı. Çok erken sonsuzluğa uğurladığımız canım teyzem Sevinç Gürsoy’un Berat Günçıkan’ın edebiyat öğretmeni iken kaleminin gücünü fark edip, kompozisyon denemelerini bize okuttuğunda tanışmıştım ilk kez, Berat’la. Yıllar sonra su ve ekoloji mücadelelerinde yeniden buluşup kapitalizme karşı uzun uzun söyleşilerle devam ettik buluşmalarımıza. Berat Günçıkan; yaşam içindeki kesişmelerimizi tarihe not düştü ara ara. Rastlarsanız, okursanız/okuduysanız, Cumhuriyet Dergisi’nin ve Mesele Dergisi’nin editörü iken söyleşilerimizi yazıya dökmüştü. Faşizmin, ırkçılığın panzehirinde, HDK’nin kuruluşunda, siyasi çalışmalarında yeniden yeniden buluştuğum sevgili yoldaşım ışıkların da yoldaşı artık.
Bir yoldaşınızı uğurlarken, kalbinizin sıkıntısı boğazınızı sıkarken yeni bir haberle içinize su serpildi mi hiç, umut yükseldi mi bu serinliğin içinden, ardından çığlık atmayı istediniz mi? Öyle işte. Faşizme, faşizmi yapılandıran taşeronlara ve süreçten görev çıkaran taraftarlara inat özgürlüğün ezgisinde yükselmek mücadelenin zaferidir. Yarının daha özgür olacağını duyumsamaktır.
Haber AİHM’den geldi. AİHM; rehin yoldaşlarımızın, halkın iradesinin tutsaklığına, akıldışı faşist sürece darbe vuracak kararını açıkladı. Kararda; sevgili Selahattin Başkanın tutukluluğunun hukuk dışı olduğu ve bu duruma derhal son verilmesi belirtildi.
Haberi aldığımda; zaman ötesi yükselirken, 8 yaşında bir çocuğun bir halk buluşmasında yanıma gelip söylediği söz ilk aklıma gelendi. Selahattin Demirtaş serbest kaldığında, almaya giderken beni de götüreceksin yanında söz ver demişti. Şimdi o çocuğun telefonunu bulmaya çalışıyorum umarım geç kalmam.
Faşizmin yürütücüleri hız kesmeden işlerine devam ediyorlar; bir yandan yasa değişiklikleri ile yaptıkları işleri yasal hale getiriyorlar diğer yandan yaşam alanlarına el koymaya devam ediyorlar. Son iki gündür, TBMM’de çevre kanununda değişiklikler yapan torba yasa görüşülüyor. İktidarın destekçisi kurum temsilcileri ve siyasi yapılar da yasada birkaç kelimeyi değiştirmenin başarı olduğunu belirtir açıklamalarla gerçeği karartmaya devam ediyor. Tüm aymazlıklar sürerken halkların vekillerinin görevi daha da ağır; faşizmin saldırılarına da gerçeği karartanlara da kıyasıya karşı duracaklar.
Bu yazıyı hazırlarken, torba yasanın henüz tartışılmayan, 20. ve 21. md.’leri ile iktidar; kıyıların, su alanlarının, deniz içlerinin, göl ve lagün içinin, yayla, kışlak ve meraların kullanıma açılmasını yasallaştırmayı ve hızlandırmayı amaçlıyor. Bu madde yasa değişikliğinden tamamen çıkarılmalı. Md 20 ile su ekosistemlerinde suyun içinden enerji nakil hatlarının geçişini arttıracaklar, yenilenebilir enerji santrallarını sulak alanlarda kurabilecekler. 21. md. ile ise daha önce Büyükşehir yasası ile kamusal (köy ortak alanından) kullanımından çıkarılan doğal alanların, mera, yayla ve kışlakların 3. kişilere tescilini yasallaştırıyor ve hazineyi de bu konuda dava açamaz kılıyorlar. Mera, yayla ve kışlakların 3. şahıslara devrini yasalaştıran bu düzenleme de taslaktan çıkarılmalı.
Tüm bunlar sürerken iktidar fiili olarak yaşam alanlarına el koymayı sürdürüyor. Yolunuz Marmaris Okluk koyuna düşerse binlerce hektarlık alanda açılan otoyolun yapıldığı alanın tam bir işgal altında olduğuna tanıklık edeceksiniz. Koy; savaş yöntemleri ile halkların ulaşımına kapalı, ne karadan ne denizden koya giremezsiniz. 28 Kasımda ise orada yaşayan; evi, tarlası, restoranı olan birkaç kişi Marmaris emlak müdür vekilinin odasında evlerinden tarlalarından vazgeçmeleri için pazarlık yöntemi ile ikna edilecekler. El koymanın sessiz tehdididir pazarlık.
Faşizm kapitalizmle kol kola yola devam etmekte. Gözler mecliste halkların temsilcilerinde, alanda ise yaşam alanlarını teslim etmeyen kol kola giren halklarda. Barışın ezgisi saldırılara karşı mücadele verenlerle yükseliyor. Vazgeçmeyin özgürlük yakın.