Pandemi dünyayı sardı, sarmaladı; insanlar zorda. Kimse pandeminin önünü, yanını, yöresini göremiyor; ne olacağını kestiremiyor. Halk sıkkın, mutsuz ve endişeli. Covid sürdükçe ve yayıldıkça yoksulluk katlanıyor; halkın kaygısı, kedere dönüşüyor. Yoksullar evlerinde çaresiz, zenginler dağı taşı paraya çeviriyor, götürüyor. Para kasaları doldukça, taşanlar hop kanatlanıyor; “para muhtemeti” ülkelere konuyor. Söylediklerim malumun ilamı. Malumunuz olduğu üzere Merkez Bankası’nda farelerin cirit attığı konuşulmaya devam ediyor. Ahval bu.
Tarım
Pandemi melanetiyle birlikte herkes, tarımın öneminin ortaya çıktığını, görünür olduğunu yazdı, söyledi. Covid-19 ile birlikte gıdanın sağlıklılığını daha fazla tartışırken, erişebilir olmasının önemini tartışmasız kabul etti. Ancak hükümet buna aldırmıyor, yeterli önlem almıyor. Şu an Covid yine tavan yapmış durumda. Tarım ve gıda ile ilgili üretim ne durumda, ne olacak halk-kamuoyu bilmiyor, çiftçi ise bihaber.
Bu sezona gelinmedi
Plansızlık ve tedarik zincirindeki adaletsizlikten kaynaklı geçtiğimiz sezonun ürünü olan soğan ve patates sorun oldu. Sorun hükümetin daha yenileyin gündeminde. Yani hükümet, tarımda geçen yılda takılı bu yıla gelmedi daha. Oysa buğdaydan sonra yoksulların en çok tükettiği ürün, soğan ve patates. Türkiye soğan üretiminin yarıya yakınını Ankara, Amasya ve Çorum illeri gerçekleştiriyor. Patatesin yarıya yakınını ise Niğde, Konya ve Afyon üretiyor.
Acaba?
“Soğan ve patates üreticinin deposunda kaldı” deniyor. Hükümet TMO aracılığıyla kalan 250-300 bin ton patates ve 40-50 bin ton soğanı alıp yurttaşlara dağıtacak(mış). Gündem bu.
Soralım:
Soğan, patates niye elde kaldı? Plansızlık ve politikasızlıktan! Elde kalan patates ve soğanlar üreticinin mi acaba? Öyle ise şu soruyu sormamız gerekir: Üretici ürününü bekletme gücüne sahip mi Türkiye’de? Ayrıca çiftçilerden kaçı depo sahibi?