Abdullah Aysu
Buzulların erimesi ile çiftçilerin azalması iyi değil. İkisinin de nedeni; hükümetler tarafından desteklenen küresel şirketler ve yerli işbirlikçileri. Gerçek bu!
Buzullar eriyor, çiftçiler azalıyor
Kutuplardaki buzlar mı hızlı eriyor? Yoksa Türkiye’deki çiftçilerin sayısı mı daha süratle azalıyor bilemem. Birinin eridiği, diğerinin azaldığı doğrudur. Kutuplardaki buzulların erimesinin matematiğini haddimi aşmamak için iklim bilimcilere bırakıyorum. Çiftçilerin azalma hesabını gelin birlikte yapalım.
Günde 187 çiftçi iflas ediyor
2010 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu- SGK’ya kayıtlı çiftçi sayısı 1 milyon 100 bin kişiymiş. Bu sayı 2013 yılında 1 milyonun altına düşüyor; 928 bin oluyor. Çiftçi sayısı 2017’de 705 bine, 2018’de 607 bine, 2020 yılında 547 bine kadar düşüyor. 2021’in başında biraz yükseliyor; 568 bin 395 oluyor, fakat yıl sonunda 500 bin 66’ya geriliyor; 68 bin 329 çiftçi daha azalıyor. Yani 2021 yılında günde 187, her saatte 8 çiftçi mesleğini terk etti. Bu veriler SGK’ya ait. SGK da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı.
Çiftçi günde 87 milyon TL borçlanıyor
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre; çiftçilerin Ocak 2021 borcu 130 milyar 400 milyon. Hükümetin uyguladığı tarım politikaları sonucu bu borca günde 87 milyon eklenmiş; 2021 sonunda üreticinin borcu 161 milyar 800 milyona yükselmiş. Türkiye tarımı tahteravalli misali borç tarafı yükseldikçe çiftçi sayısı azalıyor.
Hükümet başarılı
Evet, Kasım 2021 itibarıyla çiftçilerin sadece bankalara olan takipteki kredi borcu 4,3 milyar TL’ye ulaşmış. Gelelim Vehbi’nin kerrakesine; çiftçi sayısının azalması, kredi borcu ile icra takip oranın artması hükümetin başarısı. Yanlış okumuyorsunuz. Doğru! Hükümetin başarısı gerçekten.
Neden?
Çünkü dünyada uygulamaya konulan neoliberal politikalar tarım sektörünü de serbest piyasa içine aldı. Serbest piyasa politikaları gereği; özellikle tarımdaki üretim girdisi ve ürün pazarlama piyasasından devlet tasfiye edildi. Tarımla ilgili ithalat kararı almanın dışında kamu tarımda yok artık. Meydan alenen şirketlere bırakılmış durumda.
Kim bu şirketler?
– Küresel tarımsal girdi üreten ve pazarlayan tarım ile gıda işleyen ve pazarlayan şirketler.
– Finans kurumları,
– Spekülatörler,
– Süpermarket zincirleri.
– İthalat ve ihracat şirketleri…
Evet. Hükümetlerin tarımdaki görevi sadece özel sektöre ön açıcılık yapmak, bunu da layıkıyla yaptığı için başarılı. Türkiye tarımı tahrip oluyormuş, çiftçi sayısı azalıyormuş ne gam? Küresel şirketlerin hükümetlere “verdiği görev” çiftçiliği ortadan kaldırmak, tarımı şirketleştirmektir. Mevcut hükümet de bu yolda “istikrarlı(!)” biçimde ilerliyor. Ba-şa-rı-lı!