PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit politikasının ‘hukuksuzluğun başlangıç noktası’ olarak değerlendiren ÖHD’li Doğukan Taşdan, hukuk dünyasını tecride karşı ses çıkarmaya çağırdı
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 19 aydır haber alınamıyor. Abdullah Öcalan ve diğer tutukluların avukat ve aile görüş başvuruları ise “disiplin cezaları” ve “görüş yasağı” gerekçeleriyle engelleniyor. İmralı’da yaşanan haber alamama haline karşı Türkiye’de Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) öncülüğünde 775 avukat ile Avrupa ve Ortadoğu’da bulunan yüzlerce hukukçu, tecridin ve görüş engellerinin sona ermesi için Adalet Bakanlığı’na görüşme başvurusunda bulundu. Ancak bakanlık, yapılan başvurulara bugüne kadar olumlu ya da olumsuz yanıt vermedi.
Abdullah Öcalan ile derhal görüşme talebiyle bakanlığa başvuru yapan ÖHD’li avukat Doğukan Taşdan, Öcalan üzerindeki tecridi ve görüş yasaklarını Mezopotamya Ajansı’ndan Ergin Çağlar’a değerlendirdi.
‘İstisna’ topluma yayıldı
İmralı’da Öcalan’a uygulanan ağır tecrit koşullarının bugün başta Kürt halkı olmak üzere tüm Türkiye’ye yayıldığını ifade eden Taşdan, Türkiye’nin demokratik bir yönetime evirilmesi için İmralı tecridinin son bulması gerektiğini söyledi.
İmralı’da kişiye özel “istisna” bir hukuksuzluk uygulandığının altını çizen Taşdan, bu “istisna” düzeninin tüm topluma yayılması için bir başlangıç olma özelliği taşıdığını da sözlerine ekledi. Taştan bu duruma ilişkin, “İmralı’daki durum hapishanelerdeki hukuksuzluğun başlangıç noktası olarak kabul edebiliriz. Cezaevlerindeki durum Öcalan’la başladı. Öcalan’dan sonra avukat yasakları, kitap, dergi, mektup yasakları, iletişim ve disiplin cezaları ayyuka çıktı. Öcalan üzerindeki bu büyük hukuksuzluk kuşatmasının kaldırılması demokratik siyaset yürüten insanlar açısından da büyük bir ön açıcı olma özelliği taşıyor” ifadelerini kullandı.
Kararlar siyasi
Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinden sonra İmralı Cezaevi’nin Başbakanlığa bağlı oluşturulan “Kriz Merkezi”yle yönetildiğini ifade eden Taşdan, bu durumun bile başlı başına hukuk devleti ilkesine aykırı bir durumun göstergesi olduğunun altını çizdi.
PKK Liderine verilen “disiplin” ve görüş yasaklarıyla savunma hakkının elinden alındığının altını çizen Taşdan, “Akla mantığa uymayan ‘disiplin’ cezalarıyla avukat görüşleri ve aile görüşleri engelleniyor, birçok iletişim cezalarına maruz bırakılıyor. Bu cezaların gerekçeleri avukatlarına dahi tebliğ edilmiyor. Öcalan’a uygulanan bu yöntemlerin hukukla izah edilebilecek bir yönü yok verilen kararlar tamamen siyasidir. Öcalan üzerinden topluma baskı uygulanıyor ve bir tahakküm ilişkisi uygulanıyor” dedi.
Bir bütünen ses çıkartılmalı
Avrupa İnsan Hakları Merkezi’nin (AİHM), Öcalan için verdiği “umut hakkı” kararı ihlalinin Türkiye tarafından uygulamadığını ifade eden Taşdan, Türkiye’nin bu konu hakkında Avrupa Konseyi’ne (AK) verdiği cevaptaki “istisna” kararı ile Anayasayı ihlal ettiğini belirtti. “Kişiye özel hukuk işletilemez. Madem öyle Anayasa’yı çöpe atalım” diyen Taşdan, bir hukukçu olarak bu durumu kabul edilemez gördüğünü aktardı.
Adalet Bakanlığı’na Öcalan ile derhal görüşmek için yaptıkları başvuruya kendisinin de imza attığını dile getiren Taşdan, bakanlığın halen görüş başvurusu yapan kurumlara herhangi bir cevap vermediğini hatırlattı. Taşdan, “Ülkede bulunan baroların ve barolar birliğinin yanı sıra bir bütünen hukuk dünyasının İmralı tecridine karşı mücadele etmesi ve ses çıkarması gerekiyor” dedi.
Tecrit her yere yayıldı
ÖHD Van Şubesi’nden Avukat Mehtap Işık da İmralı tecridini JINNEWS’e değerlendirdi. Abdullah Öcalan ile görüşme yasağına dikkati çeken Işık, “Sürekli aile ve avukatlarıyla görüşmesi yasaklanıyor. Bu şekilde Abdullah Öcalan’ın dışarıyla bağlantısı engelleniyor. Bunun hukuki bir boyutu yok. Sadece Türkiye’de derinleşen ve devam eden tecridin devamı sağlanıyor. Hiçbir şekilde kendisinden haber alamıyoruz. Haziran ayında avukatlar olarak toplu yaptığımız başvuruya da hiçbir cevap gelmedi. Burada ciddi bir şekilde devam eden tecrit sistemini de görüyoruz. Ağırlaştırılmış bir tecrit ve izolasyon olduğunu görüyoruz. Bu da ciddi anlamda insan haklarının çiğnendiğini gösteriyor bizlere. Tüm mahpuslara tanınan aile ve avukat görüşü hiçbir gerekçe gösterilmeden, tamamen genel geçer, somut olmayan, hukuki olmayan gerekçelerle Abdullah Öcalan’ın avukat ve aile görüşleri kısıtlanıyor. Yapılan herhangi bir başvuruya da olumlu başvuru yapılmıyor. Söz konusu tecrit tüm hapishanelere de yayılmış durumda” diye konuştu.
İSTANBUL