İstanbul Adliyesi önünde deprem için adalet nöbeti gerçekleştiren hukukçular, meydana gelen yıkımdan iktidarın sorumlu olduğunu belirterek ‘Sizler yargılanacaksınız, bizler dayanışmayla kentlerimizi yeniden inşa edeceğiz’ dedi
Hukukçular, Mereş merkezli gerçekleşen ve 11 kenti etkileyen depreme ilişkin Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde deprem için adalet nöbeti gerçekleştirdi.
Nöbette ilk olarak söz alan İstanbul Mimarlar Odası Başkanı Esin Köymen, depremin liyakatsizlik sonucunda gerçekleştiğini dile getirerek, “İmar barışı adı altında kaçak ve güvensiz yapılara getirilen aflar, inşaat sektöründeki yolsuzluklar, denetimsizlik ve rant hırsları on binlerce yurttaşımızın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Afet sürecinin yönetilememesi can kayıplarının artmasının önemli bir sebebidir. Tüm bunlara rağmen yetkililerin sorumluluk alarak afeti yönetmek bir yana, depremzedelerin çığlıklarını duymazdan gelen, parmak sallayarak ve tehditkar tavırlarla halkı suçlayan, en temel hak olan doğru haber alma hakkına yasaklar getiren girişimlerini gördük” dedi.
Hesap sormak herkesin görevi
Bütün engellemelere karşı yardıma ilk koşanların ise halk olduğunu söyleyen Köymen, on binlerce insanın yaşamının son bulmasına neden olan yetkililerden hesap sorulmasının herkesin görevi olduğunun altını çizdi. Köymen,”Yıkılan kentlerimizde enkaz altında ölülerimiz yatarken ve depremzedelere çadır bile veremeyen bu iktidarın bir an önce gitmesi gerekmektedir. Yarattığınız bu karanlığa asla teslim olmayacağız. Bu ülkede adaleti yeniden tesis edinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Ve siz gideceksiniz, biz kazanacağız” diye konuştu.
‘Ya sefalet ya adalet’
Ardından söz alan Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, bütün toplumun aslında enkaz altında yaşadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Karar vermek zorundayız ya sefaleti ya adaleti seçeceğiz. Soğuktan ölen insanlar var. Bu ülkenin insanlarına bunu yaşatmaya hakları yoktu. Biz bu depremde kurumların içinin boşaltıldığını gördük. Bunlara karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Halkın ekmeği adalettir bize bayatlata bayatlata bu ekmeği yedirtiyorlar.”
‘Felaket değil cinayet’
Hatay’da gerçekleşen depremde anne ve babasını yitiren İstanbul Barosu’ndan avukat Eren Can, yaşanan acıların doğru yöne yönlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Şehrin kaderine terk edildiğini söyleyen Can, “Babam barış istediği için gözaltına alınmıştı ‘ömrümün son gününe kadar mücadele edeceğim’ dedi ölümleri bile mücadele konusu oldu. Bu felaket değil bir cinayet. Öfkemiz çok büyük, çaresizliği yaşadık. Gelmeyen yardımları not ediyoruz. Bu katliam sahipsiz kalmayacak hesap sormak için elimizden geleni yapacağız.” diye konuştu.
‘Irkçı saldırılarda devleti görüyoruz’
Deprem bölgesinde halkın, “devlet nerede?” diye sorusunun halk dayanışması ile karşılık bulduğunu ifade eden Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Çiğdem Akbulut, “Çoğunluğu Arap – Alevi halkından oluşan Hatay’da, önünün ısrarla kesilmediği ırkçı saldırılarda devleti görüyoruz. Plakasız araçlarla insanları kaçırıp, yağma – hırsızlık ve benzeri suç isnatları yönelterek halka işkence yapan, işkencede ölümlere sebep olan bir gerçeklikle yüz yüzeyiz” dedi. Hatay’da 17. günde insanların halen ‘çadır’ yakarışında bulunduğunu ifade eden Akbulut, “Bunun bilinçli bir organizasyon olduğunu bildiğimiz bilinsin istiyoruz” dedi.
‘Zorunlu göç politikası uygulanıyor’
Akbulut, merkezlerden uzak kurulmaya çalışılan çadır kentler ve ıssızlaşan kent merkezlerinde halkın işkenceler ile tedirgin edilmeye çalışıldığını ve açlıkla hastalıkla sınanmaya çalışıldığını vurguladı. Akbulut, “Savaş politikaları güden iktidar için çok önemli bir bölge olan Hatay’da bir zorunlu göç politikası olarak yürütüldüğünü anlamamak mümkün değil. O nedenle son olarak söylemek isteriz ki, Hatay ve tüm bölge halkının yanındayız, birlikteyiz ve hayatlarımızı yeniden halkların dayanışması ile inşa edeceğiz” sözlerini kullandı.
‘İşkence görüntüleri servis edildi’
İhmaller sonucunda birçok insanın hayatını kaybettiğini ifade ederek konuşmasına başlayan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube Eşbaşkanı Esra Erin, iktidarın afet yönetimini gerçekleştiremediğini vurguladı. Esra şöyle devam etti: “Deprem bölgesinde yer alan bazı hapishanelerde mahpusların firar ettiği iddiasıyla üzerlerine jandarma tarafından ateş açıldı ve bazı mahpuslar öldürüldü. Ölmeyen ve yakalanan diğerlerine ise ağır işkenceler yapıldı. Temel ihtiyaçlarına ulaşamayan bazı yurttaşlar marketlere girip temel ihtiyaçlarını almak zorunda kaldılar. Bu durum kamuoyuna mülteciler deprem bölgesinde yağmaya başladılar şeklinde yansıtılarak bölgedeki halk galeyana getirildi. Üzerlerinde resmi kolluk üniforması bulunan yüzleri kar maskesiyle gizlenen kolluk kuvvetleri tarafından insanlara ağır işkenceler yapıldı, görüntüler gururla servis edildi. Hükümet bu görüntülerle her istediğini yapabilme keyfiyetini bir kez daha ortaya koydu.”
‘Sizler yargılanacaksınız bizler insanca inşa edeceğiz’
Deprem sürecinde yaşananların tekrardan iktidarın tek gayesinin kendi bekasını sağlamak olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade eden Erin, “Bizler bugün burada onların vermeye çalıştığı bu mesajların hiçbirinden korkmadığımızı söylemek için toplandık. Halkı ezen iktidara karşı halkımızın yanında tutum alacağımızı söylemek için toplandık. Bizler bu depremin bu kadar can almasına sebep olan cumhurbaşkanından, bakanlarına, belediye meclis üyelerinden müteahhitlere karşı tüm sorumlululara ve bu süreci fırsat bilerek açık açık suç işleyen herkesin cezalandırılması için tüm süreçlerin takipçisi olacağımızı söylemek için toplandık. Sizler yargılanacaksınız, bizler dayanışmayla kentlerimizi insanca yeniden inşa edeceğiz” diye konuştu.
HABER MERKEZİ