Meslektaşları Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın ülkedeki hukuksuzluklara karşı ölüm orucuna girdiklerini söyleyen hukukçular, Yargıtay’ın dosyayı bekletmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı
Tutuklu avukatlar Ebru Timtik 233, Aytaç Ünsal ise 203’üncü gündür “adil yargılanma” talebiyle ölüm orucunda. Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları tahliye başvuruları reddedilen avukatlar, Adli Tıp Kurumu’nun “cezaevinde kalamayacakları” yönünde verdiği rapor üzerine 30 Temmuz’da Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde gözlem altına alındı. Talepleri karşılanmadığı için eylemlerini sürdüren Timtik ve Aytaç, her geçen gün ölüme daha da yaklaşıyor.
Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan hukukçular, ölüm orucundaki meslektaşlarının durumuna dikkat çekti. Her iki meslektaşının adil yargılanma haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bu eylemlerini başlattıklarını vurgulayan Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, “Yarın çok geç olabilir” uyarısı yaptı.
‘Zaman daralıyor’
Timtik ve Aytaç’ın sağlık durumlarının kritik aşamaya geldiğine dikkat çeken Yeşilboğaz, “ATK raporunun ardından tahliye edilmeleri gerekiyordu. Nedense mahkeme takdir yetkisi verdi ve hastaneye sevk ettiler. Bu meslektaşlarımızın vücut dirençlerinin gerçekten ölüm sınırına yaklaştığı bir durumda hastanede tutulmaları ne hasta haklarına ne de insan haklarına uymadığını söyleyebiliriz. Yetkililerin doğacak olumsuz sonuçlardan sorumlu olurlar. Hukuki ve vicdani bir karar vermelerini bekliyoruz. Adalet Bakanlığı’nın mutlaka ve mutlaka bu sürece müdahale etmesi gerekiyor. Çünkü zaman çok çok azalıyor. Kötü bir sonuç çıkmadan bu sürecin sonlanması gerekiyor. Adil yargılanma hakkı bireysel değil, evrenseldir” diye konuştu.
‘Toplumun sesini dile getiriyorlar’
Çağdaş Hukukular Derneği (ÇHD) Mersin Şube Başkanı Mehmet Altuntaş ise, her iki meslektaşının bu ülkede adil yargılanma hakları ihlal edilen ne ilk ne de son kişiler olduğunu dile getirdi. Adil yargılanma hakkının politik dosyalarda sistematik bir şekilde ihlal edildiğinin altını çizen Altuntaş, “Adil yargılanma hakkı talebi anne sütü, ekmek ve su kadar doğal bir haktır. Bu iki meslektaşımız da hem meslekleri gereği hem de politik olarak tercih ettikleri yer ve yön olarak bu adil yargılanma haklarının ihlal edilmesiyle ilgili bir itirazda bulundular. Esasen bu itirazların merkezinde kendi dosyaları var ise de bu toplumun adalet talebini seslendirip dile getiriyorlar” ifadelerini kullandı.
Her iki meslektaşları ile birlikte benzer durumda olan bütün politik tutukluların adil yargılanma taleplerinin amasız, fakatsız kabul edilmesini istediklerini söyleyen Altuntaş, sorunun öznesi olan insanların kulaklarının üzerine yatmaması gerektiğini kaydetti.
Duyarlılık çağrısı
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şube Başkanı Hoşyar Sarıyıldız da, meslektaşlarının sadece kendilerine yapılan hak ihlalinin protesto etmek için bu eylemlerini başlatmadıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Tam tersine ülkedeki olağanüstü hukuksuzlukları dile getirmek ve bunların çözümü için kamuoyu oluşturmak adına kendi bedenlerini açlığa yatırdılar. Bu eylemin kişisel olmadığı, amaçlarının bütün toplumun maruz kaldığı hukuksuzlukların giderilmesi olduğunu iyi anlamak gerekiyor. Yaşam hakkından daha önemli bir şey yoktur. Bunun bahanesi bile olamaz. Yargıtay’ıın her geçen gün meslektaşlarımızın daha fazla ölüme yaklaştığı bir süreçte adli tatili ve koronavirüsü bahane ederek dosyayı bekletmesi kabul edilemez. Olası kötü bir durumun gelişmesi durumunda bunun sorumlusu yetkili merciler olacaktır” diye konuştu.
Sarıyıldız, ölüm orucundaki meslektaşlarının “sessiz” çığlıklarının çığ gibi büyütülmesi için ise duyarlılık çağrısında bulundu.
MERSİN