Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski röportörü Dr. Ümit Kılınç, taraf ülkelere insan haklarını sınırlandırma yetkisi veren “takdir marjının” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 15 No’lu protokolüne eklenmesi çalışması yapıldığını söyledi.
Diyarbakır’da Medya ve Hukuk Derneği [Media and Law Studies Association (MLSA)] tarafından, Diyarbakır, İstanbul, Strasbourg Barosu ile Strasbourg Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden hukukçuların katılımıyla “Uzman Hukukçularla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Usulü’nde Önemli Noktalar ve Güncel Sorunlar” konulu çalıştay düzenledi.
Strasbourg Üniveristesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Symêon Karagiannis, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ülke sınırları dışında uygulanması” başlığıyla yaptığı sunumda Kuzey Kıbrıs, Rusya ve Balkan ülkelerinde yaşanan ihlallerin uygulanmasına değindi. Çalıştayda, Strasbourg Barosu avukatlarından Oleksandr Ovchynnykov, “AİHM tarafından verilen kararların icrası ve uygulamada çıkan zorluklar” başlığıyla yaptığı sunumda, AİHM’in kararın ardından taraf ülkelerin kararları hemen icra ettiğini belirterek, “AİHM Selahattin Demirtaş hakkında aldığı ‘derhal serbest bırakılmalı’ kararından sonra, serbest bırakılmalıydı” dedi.
‘Siyasi işlevi sorgulatan bir karar’
AİHM’in Demirtaş davasında Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 18. Maddesini ihlal etmekten mahkum ettiğini hatırlatan Av. Oleksandr Ovchynnykov, “18. Maddeden hüküm verilmesi, ilgili devletin demokratik siyasi işleyişi sorgulatan bir karardır” ifadesini kullandı.
AİHM eski röportörü Av. Dr. Ümit Kılınç, “AİHM’in davalara bakış açısındaki değişim” başlığıyla sunum yaptı.
‘AİHM sistemi 2010 yılında tıkandı’
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Rusya dahil olmak üzere eski Sovyet ülkelerinin Avrupa Konseyi’ne üye olup AİHM’in yargı yetkisini tanımasıyla AİHM’in iş yükünün arttığını ve AİHM’in eskiden başvuruların kabulünde uyguladığı komisyon yöntemini terk etmek zorunda kaldığını belirten Dr. Ümit Kılınç, “Durum böyle olunca AİHM’in denetim alanı çok genişledi, başvuru sayısı çok fazla oldu. Bu AİHM açısından işleri çığırından çıkardı. 2010 yıllarında sistem tıkanmaya başladı. Çözüm önerileri üzerinden durulmaya başlandı” diye konuştu.
Üye ülkelerin artmasıyla artan başvuruları ve bütçe eksiklikleri nedeniyle AİHM’in iş yükünü azaltılması arayışına girildiğinin altını çizen Dr. Kılınç, tartışmalardan sistem değişikliğinin yapılmasını karara bağlandığını ve bundan dolayı 14 No’lu Protokolün oluşturulduğunu kaydetti.
İş yükünü azaltan adımlar
Kabul edilen protokole göre “kabul edilemez” başvuruların tek hakimin kararına bırakıldığını, ikinci değişikliğin önemli zararın meydana gelmediği davaların incelenmemesinin protokole eklendiğini ifade eden Kılınç, bu değişikliklerin de iş yükünü azaltmaya yetmeyince konferanslar yönetime gidildiğini söyledi.
Konferanslarda AİHM’in iş yükünün azaltılması için üzerinde durulan tek konunun taraf ülkelerin iş yükünü güçlendirilmesi üzerine durulduğunu aktaran Kılınç, ulusal yargının güçlendirilmesinde taraf ülkelerdeki avukat, savcı ve hakimlerin eğitilmesi, kararların ulusal dillere çevrilmesi, iç hukuk mekanizmalarının, AİHM ile ulusal yargı arasında diyalog mekanizmasının, tazminat komisyonlarının oluşturulması, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının tanınması adımlarının atıldığını anlattı.
İnsan haklarını sınırlandıran bir yetki
AİHM eski röportörü Dr. Ümit Kılınç, taraf ülkelere insan haklarını sınırlandırma yetkisi veren “takdir marjının” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 15 No’lu protokolüne eklenmesi çalışması yapıldığını kaydetti. İş yükünün azaltılması amacıyla hazırlanan 15 No’lu Protokol’de taraf devletlere insan haklarını sınırlandırma yetkisi verdiğinin altını çizen Kılınç, “Devletlerin insan haklarını sınırlamada, taktir yetkisi ve taktir marjı tanıyor. Orada taktir yetkisi içtihatlar oluşturan bir kavramdır. Örneğin Leyla Şahin kararı: Türban üniversitelerde yasak. Bu devletin taktir yetkisindedir. Ben karışmıyorum diyor” şeklinde konuştu.
Sunumun ardından, Kılınç’a soru yönelten Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, taraf devletlere taktir marjı oluşturma yetkisi veren protokol düzenlemesinin kendisini bir hukukçu olarak ürküttüğünü söyledi.
HABER MERKEZİ