Gerek dünyada gerekse coğrafyamızda, insan hakları adına çok sayıda ödül verilir.
Coğrafyamızda verilen ödüllerin, belki de en önemlisi, en değerlisi, en gurur vericisi Hrant Dink adına verilen ödüldür.
Hrant Dink, coğrafyamızda yaşanan, yüzyılın “en büyük suçunu” SOYKIRIM gerçeğini, “hiç anlamak istemeyen bir topluma”, en naif dille anlatmaya çalıştı yıllarca.
Böylesine büyük bir suç ve acı karşısında gösterdiği yumuşak tavır ve kullandığı dil inanılmazdı.
Bu tavrına, bu barışçıl kimliğine rağmen O’na tahammül edemediler. Bu güzel insanı katlettiler. Devletin tüm kademeleri, bütünüyle bulaştı bu suça.
Hrant Dink adına kurulan vakıf, her yıl O’nun adına, insan hakları alanında çalışmalar yapan kişi ve kurumlara ödül veriyor.
Bu anlamlı ödülün, coğrafyamız adına bu yıl sahibi, Murat Çelikkan oldu.
O kadar doğru ve o kadar güzel bir seçim oldu ki, mutluluğumu anlatamam.
Murat Çelikkan, 12 Eylül askeri darbesi sonrası, İHD’yi kuran cesur insanlardan birisi.
İlk gençliğinden bu yana, insan hakları mücadelesi içinde oldu.
Cezaevleri, düşünce ve ifade özgürlüğü, gözaltında kayıplar, 1915 Soykırımı, Kürt meselesi, LGBTİ+ mücadelesi, aklımıza gelecek tüm ihlal alanlarında, hem aktivist hem de düşünür olarak yerini aldı.
Son olarak, coğrafyamızın en çok ihlale maruz kalan yayın organı, Özgür Gündem ile dayanışmak amacı ile “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni” oldu ve ceza aldı.
Böylesi bir ortamda “gitmedi” ve cezaevine girerek meşru mücadelesini devam ettirdi!
Murat Çelikkan, “öne çıkmaz”, biat etmez, vazgeçmez, O gerçek bir insan hakları savunucusudur.
O’nu tanımak, O’nun arkadaşı olmak güzeldir, huzur ve güven verir.
Eminim ki, eğer Hrant Dink yaşasaydı, bu ödülden en çok o mutlu olurdu.
Hak ettin sen, Murat Çelikkan!