Validebağ’da 24 yıldır kesintisiz ekoloji mücadelesi yürüten Aysel Okan Hoşgit, ‘Kadınlar ekoloji mücadelesine de öncülük ediyor. Mücadele etmezsek bu düzen değişmeyecek’ dedi
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bulunan ve Karacaahmet Mezarlığı’ndan sonraki en büyük yeşil alan olma özelliği taşıyan Üsküdar’daki Validebağ Korusu, “1’inci derece doğal sit alanı” olmasının yanı sıra içinde barındırdığı Hababam Sınıfı’nın da çekildiği Adile Sultan Kasrı, Abdülaziz Av Köşkü ve Çamlıca Köşkü ile adeta bir açık hava müzesi olma vasfını taşıyor.
Yapılaşmaya direniyorlar
Başta Üsküdar halkı olmak üzere İstanbullular için önemli olan 354 bin metrekarelik alana sahip olan Validebağ Korusu’nu açmak isteyen iktidarlara karşı uzun yıllardır ekoloji savunucuları mücadele yürütüyor. Verilen mücadele sonucu 1999’da “doğal sit alanı” ilan edilen Validebağ’a dönük saldırılar sürüyor. Koruyu korumak isteyen yurttaşların 2014’te kurduğu Validebağ Savunması, belediyenin “millet bahçesi”, “rehabilitasyon projesi” gibi gerekçelerle korunun yapılaşmaya açılmaya çalışılmasına karşı direnişi sürdürüyor.
Üsküdar Belediye Meclisi’nin onayladığı rehabilitasyon projesine karşı koruda “Direniş Masası” kuran gönüllüler, ziyaretçilere koru hakkında bilgilendirmede bulunarak, yapılacak projenin korunun ekosistemi üzerindeki olası tahribatı hakkında uyarıda bulunuyorlar. Gönüllülerin verdiği mücadele sonucu açtıkları davayı karara bağlayan İstanbul 11’inci İdare Mahkemesi, 10 Ekim 2021’de belediyenin projesi için açılan ihalenin iptaline karar verdi.
Mücadelenin öncüsü kadınlar
Koruyu savunmak için 24 yıldır mücadele eden yurttaşlar kimi zaman biber gazı yedi, kimi zaman kum kamyonlarının önüne geçti, kimi zaman ise geceleri nöbet tuttu. Şimdi de haftanın 4 günü koruda nöbet tutarak yeni rant projelerini engellemeye ve direnişi büyütmeye çalışıyorlar. Validebağ Savunması’nda yer alan Aysel Okan Hoşgit, 24 yıllık mücadeleyi Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Esra Solin Dal’a anlattı.
Samsun’dan 1985’te İstanbul’a gelen Hoşgit, 30 yıldır korunun olduğu mahallede yaşıyor. Yıllardır korunun yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun altını çizen Hoşgit, koruyu korumak için yediden yetmişe herkesin direndiğini ama mücadelenin öncüsünün kadınlar olduğunu vurguladı.
Direniş geri adım attırdı
“Yapısıyla şehrin ekosistemini sağlayan doğal bir yaşam alanı. Ama özellikle rant sahiplerinin iştahını da kabartıyor” diyen Hoşgit, saldırılar karşısında asıl direnişin 1998’de başladığını ve o tarihten beri mücadelenin içinde yer aldığını belirtti. Sürdürdükleri mücadele ile korunun doğal sit alanı statüsünün tanındığını ifade eden Hoşgit, “2018 seçimlerinden önce AKP kaybedeceğini anlayınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koruyu, Üsküdar Belediyesi’ne devretti. Üsküdar Belediyesi 30 iş makinesiyle koruya girdi” dedi. Direnişleriyle bunu da geri püskürttüklerini söyleyen Hoşgit, direnişleriyle bu projenin de iptal ettirildiğini dile getirdi.
“Sürdürdüğümüz direniş sayesinde birçok insanı doğayla tanıştırdık” diyen Hoşgit, “Kadınlar yaşamın her alanında mücadele yürüttüğü gibi ekoloji mücadelesine de öncülük ediyor. Biz kadınlar mücadele etmedikçe bu düzen, bu sistem değişmeyecek. Çünkü kadınlar her yerde ve dünyayı onlar değiştirecek. Bu anlamda direnen kadınlar olarak bu 8 Mart’ta da direnişimize devam edecek, alanlarda olacağız” diyerek sözlerini noktaladı.
İSTANBUL