Lahey İstinaf Mahkemesi, daha önce Hollanda hükümeti aleyhine verilen emisyon azaltımına ilişkin hükmü onadı. Bu hükmün onanmasıyla birlikte, hükümetin 90 yılına göre emisyonu yüzde 25 azaltması gerekiyor.
Urgenda Vakfı ve 886 vatandaş tarafından 2013’te açılan iklim davasını kaybeden Hollanda hükümeti için verilen karar, geçtiğimiz ekim ayında Lahey İstinaf Mahkemesi tarafından onandı ve hükümetin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırı davrandığına hükmedildi. Bu hükme yönelik istinaf taleplerinin üç yıldır beklenen sonucuna göre ise, Lahey İstinaf Mahkemesi daha önce emisyon azaltımına ilişkin verilen hükmü onamakla kalmadı, ayrıca hükümetin hukuka aykırı tutumunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkına ilişkin 2. maddesi ile özel hayat ve aile hayatı hakkına ilişkin 8. maddesine de aykırı olduğu kanaatine vardı.
Hükümet gerekeni yapmadı
Hollanda’da faaliyet gösteren Urgenda Vakfı ve 886 vatandaş tarafından 2013’te açılan davada Hollanda mahkemesi, Hollanda hükümeti aleyhine karar vererek devletin küresel iklim değişikliği ile mücadele için yeteri kadar iddialı bir hedef koymadığına karar vermişti. 2020 için öngörülen emisyon azaltımı hedefinin uluslararası yükümlülüklere de aykırı olduğunu belirten mahkeme, hükümete 2020 sonuna kadar 1990 emisyon oranlarına kıyasla en az yüzde 25 azaltım gerçekleştirmesini emretmişti.
İklim davaları artıyor
Dünya genelinde özellikle son dört yıldır yükselişte olan ve 2018’de gözle görülür bir ilerleme kaydeden iklim davaları, bugün iklim değişikliğiyle mücadelenin önemli yapıtaşlarından biri haline geldi. Ulusal ve uluslararası arenada görülen politik ataletin, hukuki mekanizmalarla yaptırıma uğratılabileceği konusunda bir bilinç yarattı. Bugün farklı coğrafyalardan pek çok ülkede vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları, hükümetlerini iklim değişikliğine olan katkısından ya da iklim değişikliğiyle mücadelede gerekeni yapmamaktan sorumlu tutmaya yönelik hukuki adımlar atıyor.
Adaptasyon hukuku gerekiyor
Söz konusu İstinaf Mahkemesi kararına yönelik “Urgenda İklim Değişikliği Davası” yayınını hazırlayan Ekoloji Kolektifi Derneği’nden Avukat Fevzi Özlüer, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “İklim değişikliğinin ortaya çıkardığı ekolojik felaketlerle, bu felaketleri aşmaya yönelik toplumsal ve uluslararası farkındalık arasında derin bir uçurum var. Bu davalar bu derin uçurumu hem bize gösteriyor hem de toplumların iklim krizini aşma iradesi haline dönüşüyor. Farklı ülkelerde farklı biçimlerde ortaya çıksa da almamız gereken temel bir ders var: adaptasyon için de hukuk gerekiyor. Dünya robotik çağ, teknolojik atılımlarla iklim krizini yenebileceği dönemeci çoktan geçti. Toplumsal çözümler ortaya çıkmalı ve bu çözümler, siyaseti, hukuku ve ekonomiyi belirlemeli. Tam da bu bağlamda, Urgenda ve benzeri davalar, Türkiye’de bir iklim davaları gündemi oluşturmak ve uluslararası ivmeyi yakalamak için benzersiz bir fırsat sunuyor. Bu fırsatı değerlendirerek kendi hukuk sistemimiz içindeki araçları ve imkanları keşfedip harekete geçmekte geç kalmamalıyız” dedi.
EKOLOJİ SERVİSİ