İzmir’de bir çocuğun AIDS nedeniyle yaşamını yitirmesine ve artan HIV pozitif vakalara dair konuşan Profesör Doktor Münevver Kaynak Türkmen, Türkiye’de vakaların arttığını belirterek öncelikle olarak yapılması gerekenin toplumsal bilincin ve farkındalığın arttırılması gerektiğini vurguladı
İzmir’de kemik erimesi şüphesiyle Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavi altına alınan 13 yaşındaki çocuğun Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu (AIDS) olduğu ortaya çıktı. AIDS nedeniyle yaşamını yitiren çocuğun babasının İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü (HIV) testinin pozitif olduğu belirlendi. 2021 yılında geçirdiği bademcik ameliyatı öncesinde yapılan rutin HIV testinin negatif sonuçlandığı öğrenilen çocuğun ölümüne ilişkin soruşturma sürüyor.
Konuya dair Prof. Dr. Münevver Kaynak Türkmen, değerlendirmelerde bulundu. Münevver Kaynak Türkmen, İzmir’de 13 yaşındaki bir çocuğun AIDS nedeniyle yaşamını yitirmesinin kamuoyunun gündeminde yer aldığını fakat durumun nasıl geliştiği hakkında net bir bilginin olmadığını ifade etti.
AIDS’in 80’li yıllardan itibaren dünyanın gündemine gelen ölümcül bir hastalık olduğunu belirten Münevver Kaynak Türkmen, “Bu virüs, insanda bağışıklık eksikliği virüsü denen HIV olarak bilinen bir virüs. Vücuda değişik yollardan girdikten sonra kişinin bağışıklık sistemini çökertiyor ve daha sonra hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Dünyada tedavi yöntemleriyle ilgili birçok veriler var. Öncelikle şunu söylemek lazım; bu çocuğa nasıl bulaştı? Ya da insanlara nasıl bulaşıyor?” dedi.
AIDS nasıl bulaşıyor?
AIDS’in nasıl bulaştığı hakkında bilgi veren Münevver Kaynak Türkmen, “Korunmasız ilişkiyle, vücut sıvıları ve kanla, diğeri ise kontrol edilmeden verilen kan transfüzyonlarıyla oluşuyor. Diğer önemli bir konu da HIV taşıyan annelerin, gebelikte, doğum anında ya da doğumdan sonra anne sütüyle bulaşması. Hastanelerde, sağlık kuruluşlarında temiz olmayan materyaller ya da girişimler esnasında bulaşı söz konusu. İyi steril edilmeyen malzemelerle bulaşı söz konusu. Bu açıdan bulaşma yollarının bilinmesi önemli”
‘Dünyada 1.4 milyon çocuk HIV pozitif’
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2023’te açıkladığı verilere göre dünyada bilinen 39.9 milyon kişinin HIV ile enfekte olduğunu, bu kişilerin çoğunun 15 yaş ve üzeri kişiler olduğunu ve bu sayının 1.4 milyonunu çocukların oluşturduğunu aktaran Münevver Kaynak Türkmen, vakalarının dünyada her yıl 1.7 milyon civarında yeni HIV vakalarının kaydedildiğini söyledi.
2023 verilerine göre Türkiye’de 39 bin 437 vaka tespit edildi
HIV vakalarında çocuk yaşta evlendirilen ve hamile olan, emziren kız çocuklarının durumunun kötü olduğunu dile getiren Münevver Kaynak Türkmen, DSÖ’nün, uluslararası sağlık kuruluşlarının bu çocukların tedaviye ulaşabilmesi ve vakaların artışının önlenebilmesi için önlerine 2030 yılına kadar birtakım hedefler koyduklarını ifade etti.
Türkiye’deki durum hakkında bilgi veren Münevver Kaynak Türkmen, “2023 Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de şu anda 39 bin 437 HIV taşıyan kişi tespit edilmiş. Yine Sağlık Bakanlığı raporlarında bunu ikiye katlayalım diyor, Dünya Sağlık Örgütü’nün de öngörüsü bu, aslında bu sayılar iki misli daha fazla olabilir. Çünkü kişiler damgalanmaktan korkuyorlar. Toplumda yaşamlarının, statülerinin etkileneceğini, ayrımcılığa maruz kalma düşüncesiyle tetkiklere, testlere gitme oranı oldukça düşük oluyor” diye belirtti.
‘Türkiye’de HIV pozitiflik oranı gittikçe artıyor’
Türkiye’de 1 Ocak-8 Kasım tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre iki çocuğun AIDS tanısı aldığını söyleyen Münevver Kaynak Türkmen, Avrupa’da HIV pozitiflik oranlarının düşerken Türkiye’de, Orta Asya’da ve Doğu Avrupa’da HIV pozitiflik oranının gittikçe arttığını kaydetti.
Münevver Kaynak Türkmen, “Bana göre bunun nedeni, bu bölgelerdeki nüfus hareketleri. Artışın bir nedeni de bu olabilir. Toplumsal bilinç çok önemli” diyerek HIV virüsünün nasıl bulaşmayacağını anlattı. “Tokalaşmayla, sarılmayla, öpüşmeyle bulaşmaz. Ortak kullanılan tuvalet, tabak, bardak, çatal, telefon gibi eşyalardan da bulaşmayacağını artık çalışmalar gösterdi. Tükürük, gözyaşı ya da sivrisinek yoluyla da bulaşmadığını çalışmalar göstermiştir” dedi.
Sosyal güvencesi olmayanlar tedaviye ulaşmada sorun yaşıyor
Münevver Kaynak Türkmen, hastalığın enfeksiyon hastalıkları grubuna girdiğini daha sonra da hastalık belirtilerinin ortaya çıktığını ifade ederek belirtileri şu şekilde sıraladı:
“Gribe benzer, baş ağrısı, kas ağrısı, ateş, terleme, boğaz ağrısı başlangıçta bu tür şikayetler oluyor. Arada bir sessiz dönem var ama sessiz dönem değil aslında. Tanı konmamışsa, etkin tedavi yapılmamışsa, takip yapılmamışsa virüs görevine devam ediyor. Bu sefer AIDS dediğimiz hastalık ortaya çıkıyor. HIV pozitiflikle AIDS aynı şey değil. Birisi virüsü taşıma, diğeri ise hastalık bulgularının ortaya çıkması. Enfeksiyoncuların kayıt sistemi var. Bu hastalar takip ediliyor. Tanı konduktan sonra sosyal güvencesi varsa SGK ilaçları karşılıyor. Ama kişinin sosyal güvencesi yoksa burada sıkıntı yaşanıyor. AIDS acil hastalıklar grubuna giriyor. İlk tedaviler hastanelerde yapılıyor, sonraki takiplerinde genel sağlık sigortasına geçirilmesi gerekiyor. Yeşil kart çıkartılıp ancak tedavisi yapılıyor, bunlar da kolay olmayan süreçler.”
Toplumdan dışlanma korkusu tedaviyi engelliyor
HIV pozitif olan kişilerin toplumda ayrımcılığa uğramaktan ve ötekileştirilmekten korktukları için tedavi olmadıklarını söyleyen Münevver Kaynak Türkmen, bu kişilerin maruz kaldıkları durumlara dikkat çekerek bu durumun nelere yol açtığını şu sözlerle açıkladı:
“Bu kişilerin sağlık hizmetlerine erişimi engelleniyor, ayrımcılık ve damgalanma söz konusu olunca. Önyargılarla karşılaşıyorlar. İş yerinde ayrımcılık söz konusu olabiliyor. İş başvurularının reddedilmesi ya da işten çıkarılma gibi tepkilere maruz kalabiliyorlar. En kötüsü de sosyal dışlanma korkusu. Bu aile bireylerinden, iş yerinden, okuldan, her türlü sosyal çevreden gelebilir. Bu kişiler üzerinde psikolojik baskı unsuru olabilir. Aslında uygun tedavi, takipler ve kontroller yapıldıktan sonra bulaşma riski sıfıra yaklaşıyor. Tedavi yapıldığı zaman normal yaşantılarını, toplumsal ilişkilerini, aile, iş ilişkilerini sürdürebilirler. İş ki bu kişiler izole edilmesin, dışlanmasın ve hayatlarını diğer bireyler gibi toplum içinde sürdürsünler.”
‘Üreme ve cinsel sağlıkla ilgili dersler yok, olanlar da kaldırıldı’
HIV ve AIDS vakalarının azalması için toplumsal bilincin ve farkındalığın oluşması gerektiğini vurgulayan Münevver Kaynak Türkmen, özellikle genç kadın ve erkeklerin bu konuda eğitim almaları gerektiğini kaydetti. Üreme ve cinsel sağlıkla ilgili derslerin mevcut olmadığını, olanların da kaldırıldığını belirten Münevver Kaynak Türkmen, “Korunmasız cinsel birlikteliğin toplumda nelere yol açabileceği hakkında farkındalık yaratmak lazım. Basın bunda görev alabilir. Kamuoyunun bu konuda bilinçlendirilmesi lazım. Böyle bir hastalık var ondan nasıl korunabilirizi yaygın şekilde bilmemiz lazım” dedi.
Haber: Nazlıcan Nujin Yıldız\JINNEWS