Uyarılara rağmen Hevsel Bahçeleri ve çevresindeki talan ve tahribatların sürdürüldüğünü ifade eden Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Selma Aslan, ‘Aslında işin özü bölgede şu an insansızlaştırma politikası yürütülüyor’ dedi
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Hevsel Bahçeleri, çok sayıda hayvan ve bitki çeşitliliğine ev sahipliği yapıyor. Hevsel’de her yıl ağaç kesimleri sürdürülerek, bu çeşitlilik yok ediliyor. Birçok kültürel miras gibi Hevsel Bahçeleri de yok olmayla yüz yüze bırakılırken, özellikle Sur’da yaşanan sokağa çıkma yasaklarında yıkılan evlerin molozlarının Hevsel’e dökülmeye başlamasından bu yana bahçenin yok olma riski de artmış durumda. Aynı zamanda oldukça verimli bir toprağa sahip olan Hevsel onlarca emekçinin istihdam alanı konumunda. Ancak her gün büyüyen talanla Hevsel, tarım için elverişsiz hale getiriliyor.
Devam eden talan ve tahribatlar ile Hevsel Bahçeleri’nin tarihi ve çevresel önemine ilişkin Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Selma Aslan JINNEWS’ten Rojda Aydın’a değerlendirmelerde bulundu.
Florası azaldı
Hevsel Bahçeleri’nin, Diyarbakır Bölge Kurulu’nun 1988 tarihinde 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 2863 sayılı maddesi çerçevesinde sit alanı (korunma alanı) olarak ilan edildiğini hatırlatan Aslan, koruma altında olması gereken alanın, bugün büyük tahribatlara maruz bırakıldığı ve değersizleştirilmeye çalışıldığını söyledi. 2015 yılında yaşanan çatışmalardan önce UNESCO’nun Hevsel Bahçeleri’ni dünya miras listesine aldığını hatırlatan Aslan, “Hevsel, çok sayıda hayvan, kuş türleri ve bitki çeşitlerine ev sahipliği yapıyordu. Şu an ise Hevsel’de floranın azaldığını ve birçok hayvanın ya katledildiğini ya da orayı terk ettiğini biliyoruz” dedi.
‘Ağaç kesimleri yapılıyor’
Yaşanan talan ve tahribatın birçok etkeninin ve nedeninin olduğuna işaret eden Aslan, “Yapılan barajlar, HES’ler, Dicle Nehri’nin yapısının değiştirilmesi, nehir statüsünden çıkarılıp kıyı kanunu koşullarına uyarlanmaya çalışılması, irili ufaklı yapılaşmalara müsaade edilmesi Hevsel Bahçesi’ni kendi yapısından uzaklaştıran bir durumdur. Bununla beraber yine kum ocaklarının olması ve ağaçların kesilmesi ayrı bir sıkıntı. Nereden bakarsanız ilgisiz kalan bir yer ve talan alanı haline getirilmiş durumda. Hevsel’de şu an ağaç kesimleri yapılıyor. Endüstriyel tarımcılık orada geliştirilmeye çalışılıyor. Organik tarımdan endüstriyel tarıma geçiş yapılıyor. Sonuçta kimyasal ilaçlarla yetişen bitkiler olacak. Böylesi bir tehlike var. Daha çok mısır üretimine yönelik bölgede tek tipleştirme var. Bunlar yapılırken de rant odaklı yapılıyor. İnsan, doğa ve canlı sağlığı gözetilmeden yapılan şeyler bunlar” ifadelerini kullandı.
Uyarılar dikkate alınmadı
Hevsel Bahçeleri’ne yapılan millet bahçesine dikkat çeken Aslan, “Orada millet bahçesi yapıldı. Millet bahçesi yapılırken avam projeyle koruma kuruluna başvuruda bulunuluyor. Kurul uygulama projesi istiyor. Ama uygulama projesi yapılmadan avam projesine dayanarak alanda çalışmalar başlıyor. Bir dönemdir uygulama projeleri ve kurulun odaya müdahale etmesiyle, şu an orada yapılan çalışmalara kurulun onayı var. On Gözlü Köprü’de bir takım düzenlemeler yapıldı. O düzenlemeler yapılırken de millet bahçesi yapılırken de biz tavrımızı basın açıklamalarıyla dile getirdik. Yapılanların doğaya zarar verdiğini, serseminin çok fazla kullanıldığı ve kullanılan bu serseminin de aynı zamanda millet bahçesi yapılırken surlara da zarar verdiğini, alanda peyzaj planlaması ile beraber yapıların yapılmasının sıkıntı olduğunu, yapılmaması gerektiğini ifade ettik ancak dikkate alınmadı” diye konuştu.
İnsansızlaştırma politikası
Hevsel Bahçeleri’nde yürütülen talanla beraber cafe, restoran ve bina gibi projelerin yapılmak istendiğini belirten Aslan, son olarak şunları dile getirdi: “On Gözlü Köprü’nün orada da küçük küçük kafelerle başladılar ve doymak bilmeyen kapitalist modernite rant üzerinden kendini var etmeye devam etti. Ne doğada yaşayan canlıların ne de orayı kullanacak kişilerin doğayla buluşması söz konusu değil. Doğal ortamdan uzak, betonlaşmış yapılan inşa etmeye çalışıyorlar. Daha fazla kar hırsıyla bir kültürel miras yok ediliyor. Daha önce de bir takım projelere adım atma niyetindeler. Ancak gelen tepkilerden sonra bu projeler durduruldu. Aslında işin özü bölgede şu an insansızlaştırma politikası yürütülüyor. Bunun için uğraşılıyor.”
DİYARBAKIR