Dr. Hayri Hazargöl
Türkiye’de her türlü yolsuzluk, hırsızlık yapmanın ve cinayet işlemenin kolay yolu bulunmuş. Kim daha fazla Kürt düşmanı, devrimci düşmanı, demokrasi düşmanı, adalet düşmanı olursa onun için hırsızlık da yolsuzluk da soygun da vurgun da cinayet de serbest. 1990’lı yıllarda kim daha fazla PKK, Apo ve Kürt düşmanlığı yapıyorsa onun önünde kapılar sonuna kadar açılıyordu. Buna 1990’lı yıllarda “Apo rantı”, “PKK rantı” deniyordu. Türkiye’de böyle nice zenginler türedi. PKK’yi tasfiye etme adına yürütülen savaş tüm Türkiye’yi kirletmiş ve çürütmüştü. Öyle ki o dönemde Apo ve PKK düşmanlığı yapanlara her türlü cinayet işleme serbestliği tanınmıştı. Devlete bağlı olduğunu söyleyen JİTEM gibi oluşumlar her türlü cinayeti işliyorlardı. 1990’lı yıllarda Kürtlerin hizbi-kontra dediği bir oluşum da faili meçhul denen cinayetlerden binlercesini işlemişti. Devlet PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrası PKK’nin tasfiye olacağını düşünerek bu oluşuma operasyonlar yapmış, liderleri Hüseyin Velioğlu dahil birçoğunu öldürmüş, birçoğunu cezaevine atmıştı. Ne zaman ki PKK’nin tasfiye olmadığı ve varlığının sürdüğü görülmüş, bu tutuklananlar özel afla serbest bırakılmıştı.
Şimdi PKK’ye karşı mücadelenin tırmandırıldığı dönemde kimler PKK düşmanlığında daha ileri düzeydeyse onlara soygun, vurgun serbest hale gelmiştir. Ayrıca onlar istediklerini de öldürür, kim vurduya, faili meçhule getirir. Bir AKP milletvekilinin yanında çalıştırdığı Özbekistanlı Nadira Kadirova adlı kadını öldürdüğü iddia edildi. Şimdi de Sedat Peker’in deyimiyle “Derin Devletin” çekirdek kadrolarından olan Mehmet Ağar’ın oğlunun da yine Kazakistanlı Yeldana isimli genç bir kadın gazeteciyi öldürttüğü söyleniyor. Bunları bir zamanlar hükümet tarafından korunan, beslenen, suçları görmezlikten gelinen Sedat Peker söylüyor. Şimdi Sedat Peker’den daha fazla Kürt, PKK ve demokrasi düşmanlığı yapanlar çıkmış! Onlar daha fazla PKK, Kürt ve demokrasi düşmanlığı yapınca Sedat Peker’in pabucu dama atılmış. Böyle giderse Türkiye Kürt, PKK ve demokrasi düşmanlığında yarışanların savaş alanına dönecek.
Türkiye’de şimdi kimin daha fazla ülkesini sevip sevmediğini birileri belirliyor. En baş belirleyeni de Devlet Bahçeli ve adamları. Zaten her gün birilerini ihanetle damgalıyor. Sadece damgalamıyor, yargılıyor ve gerekli raconu kesiyor. Şimdi İyi Parti ve Doğu Perinçek’in Vatan Partisi’yle kim daha fazla milliyetçi ve vatanperver yarışına girmişler.
Türkiye’de herkes birbirlerini vatansever olmamakla ve ihanetle suçluyor. Türkiye düne kadar herkesi vatan hainliği ile suçlayanların vatan hainliği ile suçlandığı ülke haline gelmiş. Dün herkesi vatan hainliği ile suçlayan Sedat Peker şimdi başkaları tarafından vatan hainliği ile suçlanıyor. Bölücülere ve devlet düşmanlarına hizmet etmekle suçlanıyor. Vatan, millet, Sakarya bir soygun, vurgun ve adam öldürme serbestliği için kullanılırsa olacağı budur. Bir dönem sonra şu anda vatan, millet, Sakarya deme yarışında olanlar yarın birbirlerini hainlikle suçlarlarsa hiç şaşırmayın. Devlet Bahçeli ile Doğu Perinçek şimdiden bu potansiyeli taşıyorlar. Zaten Doğu Perinçek’in bir televizyonda eski genelkurmay istihbarat dairesi başkanı ve Vatan Partili İsmail Hakkı Pekin’i nasıl azarladığını gördük. Herhalde sonra İ.H. Pekin itaat etmiş olacak ki, yine onlarla yan yana gelmiş.
Sedat Peker aslında Türkiye’nin irin bağlamış bazı yaralarını patlattı. Zaten kendisinin dün ne durumdayken bugünkü duruma düşmesi Türkiye’nin her tarafının nasıl irin bağladığını gösteriyor. Yine dün el üstünde tutulan Azeri iş adamının getirildiği hale bakın. Vatan, millet, Sakarya şampiyonluğu yarışına girenlerin bundan sonra daha fazla düşüşüne şahit olacağız. Çünkü daha fazla vatan, millet, Sakarya diyerek kendini Türkiye’nin gerçek sahibi görenler her zaman birilerine tekmeyi vururlar. Bunların bir kısmı da aynı kulvarda ve bulvarda yürüdükleri olur, oluyor.
Kürt düşmanlığı sürdükçe vatan, millet, Sakarya’ya sarılma ihtiyacı duyulacaktır. Dolayısıyla Kürt sorunu çözülüp Kürtler bu ülkenin eşit ve özgür toplumu haline gelemediği sürece Türkiye bu kirlerinden temizlenmeyecek; her zaman her yanı irin bağlayacaktır. Şimdi Türkiye siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel olarak her yanı irin bağlamış ve çürümüş ülke durumundadır.
Kürt halkı, devrimciler ve demokrasi güçleri bu irine neşter atarak Türkiye’yi tüm pisliklerden temizleyerek Türkiye’yi Kürdü, Türkü, Arabı, Çerkesi, Sünnisi, Alevisi ve Hristiyanıyla dünyanın en temiz ve en güzel ülkesi haline getirecektir.