Patates ve soğan fiyatlarındaki hızlı yükselişe hükümet ‘Spekülasyon’ diyor ama durum çok ciddi. Tarım üretimi düştükçe, çiftçi yoksullaştıkça pazardaki fiyatlar yükseliyor ve tüketici de üretici de dibe vuruyor
Tarımsal üretimin artmış olması gereken yaz döneminde meyve sebze fiyatlarının bir türlü düşmemesi dikkat çekiyor. Hükümet yetkilileri bunun anlık bir durum olduğunu söylüyor. En son Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de çözüm olarak ithalatı öne sürdü. Zeybekci, “Bu ürünlerin ithalatına müsaade edeceğiz. Soğan ve patates fiyatında spekülasyona izin vermeyiz” dedi. Ancak, 2002’den bu yana bütün verileri alt alta sıralayınca durum pek basit görünmüyor. “Eskiden yaz gelince sebze, meyve fiyatı düşerdi. Tüketici doya doya meyve ve sebze tüketirdi. Son yıllarda fiyat düşüşü bir yana birçok üründe fiyat artıyor” diyen Dünya gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım, bunun sebeplerinden en önemlisi olarak üretimin düşüşünü gösteriyor. Yıldırım, “Nüfus artışına ve tüketim artışına paralel bir üretim artışı yok. Çiftçi para kazanamadığı için üretmiyor. Üretmemesi bir yana o da tüketici oldu” diye yazdı.
Fiyat denetimi yok
Fiyat artışının en önemli nedenlerinden birisinin de üretici ile tüketici arasındaki yüksek aracı kârları olduğunu söyleyen Yıldırım, kirazı örnek vererek, İzmir Kemalpaşa’da kilosu 2-3 liradan alınan kirazın, 20 dakika mesafedeki İzmir’de en az 10 liradan satıldığını belirtiyor. Yıldırım, “Buna ne devlet ne de tüketici ses çıkarmıyor. Kimse üreticiye sahip çıkmıyor. Para kazanamayan çiftçi üretimi bırakınca bu kez üretim azalıyor ve fiyat yükseliyor” dedi. Bir stoklama ve planlama da olmadığını belirten Yıldırım, “Bunun en somut örneği patates ve soğanda yaşanıyor. Bir yıl ürün çok diye kimse almıyor ve çöpe atılıyor, hayvanlara yem olarak yediriliyor. Ertesi yıl ürün az diye fiyat tavan yapıyor” diyor.
Yüksek girdiler
Yıldırım, ayrıca, tarımsal üretimde kullanılan girdilerde Türkiye’nin büyük oranda dışa bağımlı olduğunu, dövizdeki artışa bağlı olarak maliyetlerin de arttığını, üretici örgütsüz ve güçsüz olduğu için üretimden ürün satışına kadar hep ezilen taraf olduğunu vurgulayarak, şöyle diyor: “Özetle, vahşi kapitalizm kurallarının hakim olduğu Türkiye’de üreten de tüketen de kaybediyor.”
2002-2017: İstikrarlı yoksulluk
2002 yılında et fiyatı 8.9 TL iken, 2017’de 50 TL.
2002 yılında 1 litre benzin 1.64 TL iken, 2017’de 5.64 TL.
2002 yılında ekmek fiyatı 25 kuruş iken, 2017’de 1.25 TL.
2002 yılında çeyrek altın 24 TL iken, 2017’de 260 TL.
2007-2018:Aile halleri
Ortalama koşullardaki
bir ailenin aylık elektrik
faturası, 2007’de
39.25 TL iken, 2018’de
107.50 TL.
Ortalama koşullardaki
bir ailenin aylık doğalgaz
faturası, 2007’de
141 TL iken 2018’de
336 TL.
Ortalama koşullardaki
bir ailenin aylık su faturası,
2007’de 59.22 TL
iken, 2018’de 115.56 TL.
EKONOMİ SERVİSİ