31 Mart’a; irademizi hiçe sayanlara ders vermeye, yaşamın üzerindeki kara bulutun egemenliğine son vermeye iki gün kaldı. Pazar günü kendimiz için, kentimiz için doğrudan sorumluluk alıp karar vereceğiz. Sandığa atacağımız zarfla kararımızı, sözümüzü doğrudan söyleyeceğiz. Pazartesi gününden itibaren yaşayacaklarımız, pazar günü ortak söyleyeceğimiz sözün gücü, bize bağlı. 31 Mart’ta halklar kazanacak.
Nefes alacağız. Hegemonyayı kıracağız. Her şeye karar veren tekçi, faşist, hukuk tanımaz iktidar gücünü kıracağız. Pazartesi yeni bir hayata başlayacağımız gün. İstanbul’u kaybettiklerinde, kayyımla yerelin iradelerini yok saydıkları her yer belediyeyi, halklar, yeniden geri aldığında üstümüzdeki karabulutu dağıtacağız. Demokrasi adaylarına oyumuzu verip MHP-AKP iktidarına güçlü bir ders vereceğiz, onları yeneceğiz, hükümdarlıklarına, sömürüye, savaşlarına devam edemeyecekler.
Bu topraklarda yaşamı yeniden barışa taşımak elimizde, dayanışma ile kazanacağız. Bu topraklarda yaşayanlar referandumda, tek adam yönetimine, Recep Tayyip Erdoğan’ın başkan olmasına hayır dedi. Erdoğan; tersini iddia etse de onu “Başkan” yaptırmadık, sadece AKP Başkanı oldu, bir de emriyle haber yapan televizyon kanallarının alt yazılarında tek adam unvanı adının başına yazıldı. Recep Tayyip Erdoğan ısrarla bu ülkenin, bu ülkede yaşayan halkların Cumhurbaşkanı olmak istemedi, olamadı da. AKP’li olmayan kendisini desteklemeyen herkese savaş açtı.
Sonuç, bu ülkedeki halkların fıtratına savaş, yerinden etme olarak düştü. 2010- 2019 arası en az 1964 kadın cinayeti olarak, 2002-2018 arasında KHK ile bir gecede en az 126 bin emekçinin işinin elinden alınması ile, gençlerin hanesine 2002 yılında 2 milyon 636 bin olan işsizlik 2019 yılında 6 milyon 646 bin’e çıkarak düştü.
İnşaa etmeye çalıştığı sistem halklara refah getirmedi. Bırakın bu topraklarda yaşayan halkları kendi partililerine bile eşitsizlik, tekçilik dayatılmakta. Tekçi zihniyetin güç ve para hırsı, sadece yandaşlarını güçlendirdi. Erdoğan siyasetinden; kendini destekleyen yoksulların hissesine fıtrat ve yalanlar, yandaş şirketlere, aile ve akrabalarına sermaye, para düştü. Şirketler daha zengin olurken, halk daha yoksullaşırken taşeronluğunu üstlendiği sermaye devletleşti, devlet şirketleşti. Var olmak için ödün verdiği MHP yavaş yavaş AKP’yi ele geçirmeye başladı.
Gelinen son durumda ortada AKP’nin de kaldığını söylemek mümkün değil. Sadece başkanı kaldı. Şirketler suları, meraları, tarım alanlarını kıyıları heryeri satın aldı. KİT’ler satıldı. Dereler, topraklar, ormanlar enerji şirketlerine, inşaat şirketlerine, ulaşıma devredildi, satıldı. Tarım üretimi yok edildi. Şeker, çay, fındık vb. ürünleri işleyen kamu fabrikaları, KİT’ler yok artık. Yandaş şirketlerin varlıkları Dünya zenginlerinin varlıkları ile yarışır durumda.
Bu kadar büyük ve güçlü görünen sistemi bir günde yerinden sarsabiliriz. Yaşamı birlikte, yeniden kurabileceğimizi, MHP-AK iktidarına açıkça gösterebiliriz. Pazar günü, sadece sandığa gidip demokrasi adaylarına oy vererek onlara kaybettirebiliriz. Üstüne bir de müşahit olup sandıkları koruyabilirsek pazartesi aydınlığın başlangıcı olacak. Nefes almaya, geleceğin daha umutlu yaşanacağını hissetmeye sadece iki gün kaldı. Ve buna giden yol sadece sandığa gidip demokrasi sözünü verenlere oy vermek. MHP’lileşen, tek adam yönetimine dönen AKP’nin kaybetmesini sağlamak.
Bu seçimde yoldaşlarımın HDP adayının olduğu her yerde HDP’ye, olmadığı yerlerde MHP-AKP faşizmine kaybettirtmeye oyunu vereceğinden eminim. Ben, İstanbul’da MHP’lileşen AKP’yi, AKP Başkanı Erdoğan’lı tekçi zihniyeti yıkmak için, kenti tutsak kılan AKP’nin elinden İstanbul’u kurtarmak için Büyükşehirde İmamoğlu’na oy vereceğim. Gözüm kulağım ise ülkenin her köşesinde MHP’li AKP zincirlerini kıracak olan sandıklarda olacak, en başta da kapitalist, patriyarkal tekçi yönetimin halkın elinden alıp kayyım atadığı il ve ilçelerin sonuçlarında. Gelin her yerde onları alaşağı edelim. Asıl gücün halkların iradesi ve birlikteliğinde olduğunu gösterelim
31 Mart’ta özgürlüğün kapısını aralayalım.