Yekbûn Tv’yi ve Kafkas Kürtlerini şair Xaylaza Reşit, Karina Wezir ve gazeteci Hejarê Şamil ile konuştuk
Ayhan Erkmen
Kürt Pen üyesi şair Xaylaza Reşit, Tiflis’te yaşıyor. Kafkasların ilk Kürt kadın şairi Reşid’in Türkiye’de de baskıları yapılan üç şiir kitabı var. Gürcistan Êzidiler Birliği’nde 25 yıl boyunca kültür alanında çalışmalar yürüten Xaylaza Reşid, Kürtçe dil eğitimi vermiş, tiyatro eserleri yazıp, sahnelemiştir. Federasyon çalışmalarında aktif yer alan Reşid, aynı zamanda Yekbûn Tv’de şiir programı yapacak.
- Sayın Reşit siz ülkeyi görmeyip, hep diasporada yaşamanıza rağmen, Kürtçe diline hakimsiniz, öğretmenlik yapıp, üç şiir kitabı ve tiyatro eserleri yazmışsınız bunu doğuran etken neydi acaba?
Eskiden oda kültürü vardı, insanlar odalarda toplanıp öykü, masal ve misaller anlatır, stran söylerlerdi, bu hafızamızın beşiği oldu. Ve tabi ki Erivan Radyosu, radyo, Kürt kültürü alanında başattı. Erivan Radyosu, Kürt kültürüne ışık tutan ruh oldu. Sadece Kafkaslarda değil, nerede olursa olsun tüm dünyadaki Kürtler için bu böyleydi. Halk olarak kendimizi yitirmemenin, unutulmamanın önüne geçti. Erivan Radyosu’nun ölümsüz çalışanları unutulmayacak bir emek verdiler. Yetiştiğim dönemde radyonun çalışanları Xelilê Çaçan, Ezniva Reşit, Keremê Seyad idi. Akşamları annelerimiz gözlerinden sakındıkları radyoları açıyorlardı: Günde bir buçuk saat yayın yapıyordu radyo. Bir saatlik yayını, akşama doğru saat altıdan yediye kadardı, yarım saati ise gece saat on buçuktan on bire kadardı. Bize umut oluyordu, güç veriyordu Erivan Radyosu. Dinlediğimizde kendimizi özgür hissediyorduk. Sanki ülkemizde yaşıyormuş gibiydik. Her şey normalleşiyordu, sürgünlük ve gurbet bir anda bitiyordu.
- Vatan hasreti ve Fermanlar şiirlerinizde çok baskın, 3 Temmuz Şengal katliamının yıl dönümüdür bu konuda ne demek istersiniz?
Ah! Ah! Şengal’de 2014 yılında Êzidî Kürtler üzerinde yaşanan ferman, canımızdan can aldı, o günler gitsin de bir daha gelmesin. Hiçbir Allahın kulu o derdi yaşamasın. Êzidîler uzun ve derin bir tarihe sahipler, Kürtlerin en orijinal topluluğudur. Biz 74 fermanı ve acılarını ayrıntılı biliyoruz ama bilmediğimiz yüzü aşkın ferman var. Kutsal dinleri Êzidîliği terk etmedikleri, Müslümanlığı kabul etmedikleri için bu fermanların kurbanı olmuşlar. Hâlbuki Êzidîler tüm dünya dinlerine karşı derin bir saygı besliyorlar. Büyüklerimiz sabahları “Ya Xweda, ya Şems sen önce 72 millete ver sonra bize” diye duaya dururlar. Bu Êzidîlerin merhametini, duygu dünyalarındaki yüceliği gösteriyor.
74. Ferman iki yüzü olan bir madalyon gibiydi. Kara ve beyaz yüzü vardı. Bu Fermana değin dünya biz orijinal Kürtlere karşı bilgisiz ve ilgisizdi. Biz orijinal dilimizi, dinimizi, kültürümüzü korumuşuz. Bu fermanla birlikte bütün dünya, Kürtlerin Êzidîlik gibi kutsal bir dinleri olduğunu, Êzidîliğin Kürt ve Kürdistan kültüründe ne büyük bir yer edindiğini öğrendi. Evet Kürtler baskı altında ama Êzidî kürtler iki kez baskı altındadır. Birincisinde Kürt kimliğinden kaynaklı baskı altındadır, ikincisinde ise dinlerinden dolayı baskı altındadır. Ben Êzidî alimi değilim fakat diyebilirim ki tüm dinlerden önce Êzidî dini varmış. Ve bu din bugüne değin korunmuş. Deniliyor ki on milyonlarca Êzidî varmış, o kadar çok katliama uğramışlar ki bugün sadece bir, bir buçuk milyon kadar kalmışlar.
Şunu da belirtmeden geçmeyelim Êzidî Kürtlerin, Müslüman Kürt kardeşlerine karşı kırgınlığı var. Diyorlar ki “biz niye Şengal katliamında sahipsiz bırakıldık.” Êzidî kırgınlığı yerindedir. Çünkü Êzidîler düşmanlarına küsecek değiller. Ancak, kardeş kardeşten küser. Aslında kırgınlık en büyük sevgidir de. Kardeşlik sevgisi olmasa kırgınlıkta olmaz. İnsan sevdiğinden, kardeşinden küser. Bu sevgi olmasa kırgınlık da olmaz. Yazık, yüzlerce kez yazık ki kızlarımız, kadınlarımız kaçırılıp esir alındı, pazarlarda satıldı. Binlerce gencimiz Êzidî dinini korumak için kurban oldu. Kürdistan toprağının kahramanı oldu. Êzidîlik palut ağacı gibidir, kök salmış Kürdistan toprağına. Dünya var oldukça, tarih var oldukça hiçbir zaman ve şartta unutulmaz. Êzdixan, Şengal Kürdistan’sız olmaz. Her kuş güzeldir ama sürüsüyleyse. Kürdistan toprağı üzerinde bir çiçek gibi güzeldir Êzidîlik. Korunmalı, kollanmalı ve yaşatılmalıdır.
‘Artık Yekbûn olmalıyız’
Yirminci yüzyılın büyük Kürt yazarlarından Wezirê Eşo’nun kızı olan Karina Wezir, Sovyetler’in dağılması ile birlikte Belçika’ya göç ediyor. Anadili Kürtçe dışında İngilizce, Fransızca, Felemenkçe, Rusça, Ermenice dillerini bilen Karina Wezir, uzun yıllar tercümanlık yapıyor. Diasporadaki çalışmalarda çok aktif rol oynayan Karina Wezir, Avrupa Kürt Toplum Birliği’nin (KES Belçika’nın) kuruluşuna ön ayak oluyor ve başkanlığını yürütüyor. Aynı zamanda Belçika Kürt Federasyonu ve Uluslararası Diaspora Kürtleri federasyonlarının temsilciliklerini yürütüyor. Kürt Yardımsever Doktorlar Birliği’nin Belçika temsilcisidir. Belçika Hıristiyan Demokrat Partisi üyesi olan Karine Wezir, partinin kadın ve yerel yönetimler komisyonlarında yöneticilik yapıyor.
- Erivan ve Erivan Radyosu’nun Kürt kültürü ve sanatı üzerinde sizce nasıl bir etkisi oldu Sayın Wezir?
Revan halkımızın kültür, sanat ve tarihinin merkeziydi. Kürtçe gazete Riya Teze burada yayınlanıyordu. Kürtçe radyo yayın yapıyordu. Bu herkes tarafından Erivan Radyosu olarak tanınıyordu. Erivan’da Kürtçe kitaplar yayınlanıyordu, Kürtçe okullar açılıyordu. Tarihimize, kültürümüze, örf ve adetlerimize dair eserler yayınlanıyordu. Bu sayede asimilasyon önleniyordu. Güçlü bir diaspora yaratılmıştı. Erivan Radyosu uluslararası arenada Kürt uyanışının ve yurtseverliğinin adresiydi ve dört parça ülkeye sesini ulaştırıyor, umuda vesile oluyordu. Dolaysıyla Erivan Radyosu, aydınlarımız, yazarlarımız, şairlerimiz ve de dengbêjlerimiz sınırsız ve tarihi bir rol oynadılar. Ve bizim için eğitim konusu ve yurtseverliğin ölçütü oldular.
- Siz Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Ermenistan’dan ayrılıp Belçika’ya gidiyorsunuz. Buna ne sebep oldu acaba?
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Kürtlerin durumu çok kötüleşti. Eski Sovyetler Birliği sınırlarında bir anda milliyetçilik baş göstermeye başladı. Birliğin parçası her eski cumhuriyet bağımsız bir devlet olmak istiyordu. Bu sebeple her bir cumhuriyette yaşayan azınlıklar çok acı ve dert çektiler. Eski birlik beraberliğe dair hiçbir şey kalmadı. İç savaş başladı. Mesela Ermenistan ve Azerbaycan, Rusya ve Çeçenistan, Gürcistan ve Osetya savaşları, kaos ve açlık baş gösterdi. Bundan sonra Kürt kültür ve sanatındaki ilerleme her yerde durdu.
- Sayın Wezir, Şengal katliamının da yıldönümündeyiz. Sizce bu tür acıların yaşanmaması için neler yapılmalı?
Şengal katliamı tarihimizin kara bir sayfasıdır. Binlerce yaşlı insanımız, gencecik kız ve erkek kardeşlerimiz, vahşice öldürüldü. Binlerce çocuk annesiz, babasız ve kimsesiz kaldı. Binlerce kız kardeşimiz kaçırıp zalimlerin kirli emelleri için satıldılar. Onların büyük bir kısmı halen de kayıptır ve bu vahşeti yaşamaya devam ediyorlar. Biz istiyoruz ki bu tür vahşetler bir daha yaşanmasın. Uluslararası toplumun dikkatini bu trajediye çekmek için çalışmalarımız oldu. İsteğimiz odur ki suçsuz, günahsız alıkonulan kızlarımız kurtarılsın, özgürleştirilsin ve Êzidî kardeşlerimizin güvenliği uluslararası toplum ve Güney Kürdistan hükümetince sağlansın.
Şengal, Güney Kürdistan hükümetinin sınırlarına dahil olmalı ve özerk bir statüde kendi kendini yönetebilmelidir. Ancak bu şekilde Şengal’in ve Êzidîlerin güvenliği sağlanabilir. Güney Kürdistan’da Êzidlerin inanç sorunları olmamalı, inançlarından dolayı baskıya uğramamalılar ve ötekileştirilmemeliler. Herkes birbirine saygı duymalı ve birbirini sevmeli. Êzidî kardeşlerimizin yaraları çok derin ve acılıdır, tekrarlanmaması ruhsal tedavisi için uluslararası toplum 3 Temmuz 2014’deki yaşanan Şengal katliamını jenosit olarak kabul etmeli ve yüksek bir sesle lanetlemeli ve Êzidi toplumunun varlığını ve haklarını tanımalıdır.
- Sayın Wezir, Yekbûn Tv’yi açma ihtiyacı nerden icap etti, gayeniz neydi acaba?
Televizyonumuzun amacı isminden de anlaşılır, “Yekbun” yani birlik. Birlik temel amacımızdır. Bugün birçok sorunumuz var, her zamankinden çok, kendi içimizde bir parçalanmışlığı yaşıyoruz ve bu durumun halkımız için çok ağır bedelleri oluyor. Dilimiz, tarihimiz, sanatımız 6000 yıl önceye dayanmasına rağmen bugün bunlar asimilasyon tehlikesi altında. Bugün siyasi tartışmaların ya da hangi dine mensubiyetin tartışılacağı konakta değiliz. Bugün biz halkımızın birliği için bir yol bulmalıyız. Farklı programlarla, eğitimlerle, diyalogla, yardımlaşarak bunun taşlarını örmeliyiz. Asimilasyon çok ciddi bir merhaleye ulaştı ve bunun önüne geçmek için de ciddi bir mücadele yürütmek gerekiyor. Yekbûn Tv’nin amacı diyebilirim ki bu asimilasyonun önünü almaktır. Kafkasya Kürtleri çok büyük bir kültürel miras yaratmışlar, bunlara sahip çıkmak ve yaşatmak elzemdir.
‘Kültür-sanat kilit rol oynuyor’
Yazar ve gazeteci Hejarê Şamil, Kızıl Kürdistan Kürtlerindendir. Diaspora Kürtlerinin tarihini ve kültürünü konu alan onlarca kitap yayınlayan Şamil, birçok internet sitesinde de editörlük yapmış, binlerce makale ve araştırma yazısına imza atmıştır. Yekbûn Tv’nin kuruluş aşamasında yer alan Şamil, aynı zamanda televizyonun yayınlarından sorumludur.
- Sayın Şamil kimlerle çalışacaksınız ve ne tür programlar yapmayı düşünüyorsunuz?
Yekbûn Tv “Uluslararası Eski Sovyetler Birliği Kürtleri Federasyonu”nun yayın organıdır. Çalışmalara sağ olsunlar Rusya’dan, Avrupa’dan ve Kürdistan’dan yazar, şair ve televizyon programcıları destek sunuyorlar. Bu yükümüzü hafifletiyor, bu manada kapımız herkese açık. Herkes büyük bir heyecan ve fedakarlıkla çalışmalara katılıyor. Kürt dili, kültürü ve sanatının ilerlemesinde biz diasporadaki Kürtler de artık tarihten aldığımız rolümüzü oynamak istiyoruz.
Yaşamda öyle şeyler vardır ki siyaset köklü çözümler getiremiyor. Bu sorunların çözümünde kültür, sanat, tarih bilgisi kilit rol oynuyor, işte biz bunun dili olmak istiyoruz.
Yayınlarımız zengin ve farklı olacak. Bir kere Kafkasyalı Kürt aydınlarının, sanatçılarının, şair ve yazarlarının çok zengin bir mirası var, buradan besleneceğiz; Kilamlarımız, stranlarımız ve govendlerimiz yayınlarımıza renk katacak. Dil eğitimine yönelik yayınlarımız olacak. Kürdolojiye ışık tutan araştırma programlarımız olacak. Edebiyat, sanat ve şiir programları olacak. Kürt mutfağını tanıtan yemek programlarını olacak. Toplumsal sorunları masaya yatıran ve bunların çözümüze yardımcı olan programlarımız olacak. Ve yine farklı program önerileri ile gelen herkese de kapımız açıktır. Özcesi siyaset dışında her şeye el atacağız.
*Söyleşinin birinci bölümü için tıklayınız