”Cinsel Şiddet Destek Sistemi Nerede” panelinde konuşan ŞÖNİM’den Nermin Özer, her 10 kadından birinin cinsel şiddete maruz kaldığına vurgu yaparken, TİHV’den Fincancı, cinsel şiddetin bir tahakküm aracı olduğuna dikkat çekti.
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, “Cinsel Şiddet Destek Sistemi Nerede?” başlığıyla Taksim Hill Otel’de panel düzenledi. Panele, Türkiye İnsan Hakları Başkanı (TİHV) Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Prof. Dr. Ayşen Ufuk Sezgin, Avukat Habibe Yılmaz Kayar, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’nden (ŞÖNİM) Nermin Fügen Özer konuşmacı olarak katıldı. Panelde kadınlar, cinsel şiddete maruz bırakılan kişilerin “Cinsel şiddete maruz kaldım, ne yapmalıyım? Nerelere, nasıl başvurabilirim? Kimlerden, hangi kurumlardan destek veya hizmet alabilirim?” gibi sorularına cevap bulmaya çalıştı.
’10 kadından biri cinsel şiddete uğruyor’
Panelde ilk olarak söz alan Nermin Fügen Özer, şiddetin en çok kadınları, çocukları, mültecileri ve engellileri etkilediğini belirtti. Türkiye’de her 10 kadından birinin cinsel şiddet, 2 kadından birinin de duygusal ve psikolojik şiddet yaşadığını ifade eden Özer, “Cinsel şiddet, evli olsa bile kadının istemediği yerde, zamanda ve biçimde cinsel ilişkiye zorlamak, çocuk doğurmaya ve doğurmamaya zorlamak, fuhuş yapmaya zorlamak, cinsel hastalıklar bulaştırmak demektir” dedi.
Cinsel saldırıda avukat desteği
Daha sonra söz alan avukat Habibe Yılmaz Kayar, cinsel saldırı sonrasında avukat desteğinin sürecin kaderini değiştirebildiğine dikkat çekerek, “Kadına ve çocuğa yönelik şiddet konusunda uluslararası sözleşmelerden haberi olmayan bir avukat davaları takip ederse süreç olumlu sonuçlanmaz. Avukatların yalnızca bilgi sahibi olması yetmez. Başvurucu ile iletişim tekniklerinin güçlendirilmesi ve süreci onunla birlikte yönetmesi de gereklidir” diye konuştu.
Bir başka sürecin ise davaların stratejik davalara dönüşme ihtimali olduğunun altını çizen Kayar, “Dava süreçleri başvurucunun desteği ve onayıyla olması gerekiyor. Yargılama aşamalarında daha çok sanık vekillerinin aktif vekillik yaptığı bir avukatlık sistemi görüyoruz” sözlerini kaydetti. Mağdur vekillerinin sadece ‘şikayetçiyiz’ diyerek savunma yaptıklarını görüyoruz. Mağdur vekilliğin de daha dinamik daha dikkat çekici geleneğin oluşması gerekiyor. Adaletin gerçekleşmesi için avukatla beraber yol alma süreç açısından daha hızlandırıcı olur. Bir şiddet olduğunda avukatınızı seçin ve onunla birlikte hareket edin. Adli süreçleri kısaltacak taktikler geliştirin” değerlendirmelerinde bulundu.
‘Cinsel şiddet bir tahakküm aracı’
Cinsel şiddetin cinsel bir eylem olmadığını, bir tahakküm aracı olduğunu belirten TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, her aşamasında tahakkümün eril dilinden etkilendiğini ifade etti. Cinsel şiddet konusunda bir merkeziliğin olmadığını vurgulayan Fincancı, “Çeşitli sınırlıklarla karşı karşıya kalıyoruz. Güvenlik, hukukçular önemli. Ama bunların hiçbiriyle baş edecek durumda olmayan birileri gelebiliyor” ifadelerini kullandı.
Merkeziliğe ihtiyaç
Delil toplamaktan, adaletten daha da önemlisi ‘Sağlıklı olacak mı?’ sorusuna cevabın olması gerektiğini belirten Fincancı, sözlerini şöyle sürdürdü: ”İhtiyacımız olan şey merkezilik. Doğrudan koordinasyonun olması gerekiyor. Birimlerin içinde ruhsal ekiplerin olması gerekiyor. Hukukçuların, yargı sisteminin içinde mahkemelerde saldırganla saldırıya uğrayanın karşı karşıya getirilmemesi gerekiyor.”
‘Eğitimler yetersiz’
Yapılan eğitimlerin de yetersiz olduğuna değinen Fincancı, davranış değişikliğine yol açacak eğitimlerin olması gerektiğine dikkat çekti. ”Eğitimlerde erişkin eğitim modellerin geliştirilmesi gerekiyor” diyen Fincancı, sözlerini şöyle tamamladı: ”Vitrin düzenlemesi yapmamak gerekiyor. Avrupa Birliği istiyor diye eğitim olmaz. Bütün insanlar ihtiyaç duyduğu için yapılmalı. Acile geliyor acille ne ile karşılaşacağını bilmiyor. Karşısına çıkacak kişiyle doğru bir iletişim kurulabilecek mi? Bu nedenle yargıcına, polisine, hekimine davranış değişikliğine yol açacak eğitim verilmeli.”
HABER MERKEZİ