“Kirmastılı: Hep böyle mi
gidecek bu?
Ramazan: Evet böyle gidecek
Kirmastılı: Ne zamana kadar?
Ramazan: Namussuzlar
tükenene kadar!
Kirmastılı: Namussuzlar
tükenir mi?
Ramazan: Tükenir.”
Tatar Ramazan filmindeki bu replikleri ve oyuncuları hepimiz hatırlarız da, çoğumuz Kerim Korcan’ı, yani eserin yazarını tanımaz. Biraz kader gibidir bu Kerim Korcan için; ya da sistem böyle çalıştığından kenarda kalmıştır hep. Bu yüzden, “gölgede kalan bir yazar” diye tanımlanır edebiyat çevrelerinde. Oysa Türkiye’de özellikle cezaevi üzerine yazılmış romanların tartışmasız en iyileri ona aittir.
Bu, kaçınılmaz bir şeydi herhalde onun için. 1918’de Adapazarı’nın bir Abhaz köyünde dünyaya gelen Korcan’ın başı hiç beladan kurtulmadı ki. Yoksulluk yüzünden çocukluğundan beri her türlü işi yaparak ayakları üstünde kalmaya çalışan Korcan, önce 1938’de siyasi polis tarafından gözaltına alındı. Nazım Hikmet’lerle birlikte Donanma Askeri Mahkemesi’nde isyan suçlusu olarak yargılandı 12 yıl hapse mahkûm edildi. 10 yılını zalimliğiyle ünlü Sinop Cezaevi’nde geçirdi. 1950’de geldiği İstanbul’da marangozluk yaparak yaşamını kazanmaya çalışırken bu kez de 1957’de Vatan Partisi yöneticiliğinden tutuklandı. İki yıl da Sultanahmet Cezaevi’nde tutuklu kaldıktan sonra 1959’da beraat etti. Bütün bu süreçler boyunca da hep yazdı; özellikle cezaevinde iktidar ve mahpus ilişkisi üzerine yoğunlaştı doğal olarak.
Türkiye’nin ilk ve en iyi kadın yönetmenlerinden Bilge Olgaç, 1970’te Korcan’ın “Linç’’ adlı romanını beyazperdeye uyarladı ve aynı yıl Altın Koza’da ödül aldı. Linç, hem edebiyat hem de sinema dünyasında hala gerçek bir efsane olarak kabul edilir ve aslında hapishane içindeki ağaların ve yönetimin iktidarına karşı direnen ‘Arap Kadir’ karakteriyle Tatar Ramazan’ın da esin kaynağıdır. Özellikle en son Kadir’in linç edildiği sahne, bir destan gibidir. Tatar Ramazan 1976’da geldi ve tiyatroya uyarlandı. Sonradan, 1990’da ‘Tatar Ramazan’ sinema filmine deuyarlanmış, filmin müziklerini de Ahmet Kaya yapmıştı. Ve diğerleri… İdamlıklar, Ter Adamları, Patrona, Dimitrof Geçiyor, Canlı Bayraklar, Ölüm Pusuda, Ateşten Köprü… Ama hep geride, hep gölgede… Bundan 28 yıl önce, 9 Kasım 1990 tarihinde tedavi gördüğü kanser hastalığına yenik düştüğünde de yine gölgedeydi Kerim Korcan. Ne yazıktır ki, Tatar Ramazan repliklerini ezbere bilenlerin çoğu onun adını bile duymamıştı…