14 Mayıs seçimleri yaklaştıkça havuz medyasının büyük patırtılar çıkartacağı, toplumsal algıyı kutuplaştırma siyaseti üzerinden etkileyeceğini bildiğimiz, bayatlamış bir AKP stratejisi planı yine devrede…
Erdoğan ve Bahçeli ikilisinin zaman zaman buluşarak kendi bekalarını değerlendirdiklerini ve “memleket” için ittifaklarının hayrına önemli kararlar aldıklarını duymayan kalmamıştır herhalde.
Bir yıl önce bu buluşmaların birinde demokratik olmayan seçim sistemini değiştirme kararı almışlardı.
Yıllardır HDP için anlamsız hale gelen yüzde on barajına son verdiler. Partilerin ittifak sistemini değiştirdiler. Barajı MHP’nin durumuna göre yüzde yediye indirdiler. Önceki seçim sistemi ve siyasi partiler yasasında rötuşlar yaparak kendi durumlarına uygun bir yasa yaptılar.
Baraj sorunu olan siyasi partiler ittifakla seçime girme hakkı için örgütlenme çabası içinde iken yeni yasayla ittifakları tekrar anlamsız hale getirdiler. Oy oranı yüksek olan partilere, oy oranı düşük olasılıktaki partileri bağımlı yaptılar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir seçim sistemi bilmecesi görülmemiştir belki de.
Yeşil Sol Parti MHP’nin aklını, AKP’nin oyununu bozdu!
Muhteşem ikili! Kafa kafaya verip dâhi fikirlerini hayata geçirmek için iktidarı kaybetmeme tedbirlerine ilaveten, HDP’yi kapatma sopasını ellerinde tutmayı ihmal etmiyor.
Emek ve Özgürlük İttifakı demokrasi adına kırıntı dahi olmayan bu yasaya karşı mümkün olanı başarmaya hazırlanıyor.
Mümkün olan tek adam rejimine son vermek, parlamentoda çok güçlü bir temsil sayısına ulaşmak.
Bunun için de yapılması gereken birlikte kazanmak için birlikte mücadele programını hayata geçirmek. Öncelikle bütün muhaliflerin tek adamı göndermek ve AKP-MHP siyasetine kaybettirmek için buluşmaları esastır. Şu ana kadar ortaya çıkan tablo da buna uygun görünüyor.
Üçüncü Yol siyasetinin kararlılığı önemli bir tutumun ortaya çıkmasına vesile oldu:
HDP’yi kapatacaklarmış!
Yeşil Sol Parti on yıl önce kurulduğunda ortaya attığı 4 Adalet (Su, Ekmek, Söz, Kimlik) mücadelesini hayata geçirmek için seçime katılma hakkını kazanarak kendini demokrasi güçlerine emanet etmiştir. Kısa sürede milyonların ilgisini çeken, halkların ortak partisi olduğunu son seçimlerde mutlaka kanıtlayacaktır. Şimdi sıra sağladığımız geniş birlikteliği daha da büyütmek ve bir tek oyumuzun dahi ziyan olmadığı teknik ve siyasi duruşu ortaya koymaktır.
Tek gönül gözüyle yürüyenler
Bu ülkede onurlarıyla yaşamış, ürettikleri ile toplumsallaşmış binlerce örnek ikililer de var. Hiçbir zaman kirlenmeyen, duygularıyla, sazı, sözü, edebiyatı ile ölümsüzleşenler var. Bunlardan ikisine Sait Faik günün birinde tanıklık eder. İstiklal Caddesi’nde iri yapılı, dev gibi iki adam, hiçbir telaşa lüzum görmeden kalabalıkların arasında, dost sıcaklığı ve dayanışma içinde kol kola yürürken Sait Faik onları görür. Ve koşarak Çiçek Pasajı’na doğru arkadaşlarına seslenir: “Arkadaşlar iki kişi gördüm, tek gözle yürüyorlar!” Daha sonra ahali anlıyor ki caddede kol kola yürüyenler Aşık Veysel ile Yaşar Kemal…
Aşık Veysel o gün Yaşar Kemal’in tek gözüyle idare etse de söyleyeceğini söylemiş:
“Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk’olmasa…”
Yaşar Kemal ise diyor ki;
“Bir kimseden mi kaçıyorsun, bir düşman mı bekliyorsun, koy kulağını toprağa dinle. Karşı, uzak tepenin arkasından giden atın nal seslerini yanındaymış gibi duyarsın.”
Muharrem İnce vakası CHP’nin duyduğu nal sesine benziyor.
Artık birlikte yola çıktık, emek ve demokrasi güçlerinin moralini bozacak nal sesi duymak istemiyoruz.