Avukat Çiğdem Sevimli, Kürt kadınlarına yönelik çifte saldırı olduğunu söyledi
Kürt kadınlarına yönelik erkek-devlet şiddeti her alanda yükseltiliyor. Bölge kentlerinde polis, uzman çavuş ve korucular eliyle cinsel saldırılar özel bir savaş yöntemi olarak uygulanırken, alanlarda mücadele veren Kürt kadınları da gözaltı, tutuklama ve çeşitli saldırılarla baskı altına alınmaya çalışılıyor. “Gizli tanık” iddialarıyla haklarında onlarca yıllık ceza kesilen siyasetçi kadınlar da cezaevlerinde çeşitli işkencelerle yıldırılmak isteniyor.
Fırat Haber Ajansı’na (ANF) konuşan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi Temsilcisi avukat Çiğdem Sevimli, Kürt kadınlara yönelik saldırıları değerlendirdi.
Saldırılar mücadeleye paralel
“Kadın mücadelesi ivme kazandıkça mevcut iktidarların da baskıları buna paralel olarak artıyor” diyerek sözlerine başlayan avukat Sevimli, “Kürt kadınların mücadelesi, Türkiye’deki feminist kadın hareketlerinden tam olarak ayrıksı olmamakla birlikte, cins kimliği ile birlikte ulusal kimlik mücadelesi de ön plandadır. Kürdistan’da hem kadına yönelik şiddet hem de devletin ulusal kimliğe yönelik şiddeti var. Kürt kadınların çok daha kapsayıcı bir mücadele alanı var. İktidar da bunu bir tehlike olarak görüp şiddetini ona göre artırdı” dedi.
Sembol kadınlar hedef alınıyor
Ayşe Gökkan, Aysel Tuğluk ve diğer Kürt kadın hareketinin sembol isimlerinin, devletin bu denli yönelimine maruz kalmalarının nedeninin tamamen Kürt kadın mücadele alanına yönelik olduğunu vurgulayan Çiğdem Sevimli, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz ki Aysel Tuğluk eşbaşkanlık sisteminin simgesi haline gelmişti. İlk eşbaşkandı. Yine Ayşe Gökkan, bugüne kadar ortaya koyduğu pratiklerinde her zaman Kürt kadının varlığını ve mücadele alanını korumaya dönüktü. Kayyumlar eliyle kadın kurumlarına saldırılar oldu. Kürt kadınlara yönelik baskılar, Kürt mücadelesinden bağımsız değil.” DİYARBAKIR