Ekonomik ve siyasi kriz nedeniyle sıkışan iktidar, hem dikta olarak nitelenen mevcut düzeni sürdürmek hem de AB ile yeni bir yol bulma arayışında. Ankara’da iktidar ve bürokratlar AB gündemiyle toplantı yaptı
Türkiye’de uzun süredir gündem dışı tutulan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sert eleştirilerinin hedefi olan Avrupa Birliği, yeniden gündemleşiyor. Ekonomik ve siyasi kriz nedeniyle gittikçe yalnızlaşan iktidarın, AB ile yakınlaşarak hem ekonomik krizi hafifletmek hem de otoriter rejim olarak nitelenen mevcut baskı düzenini sürdürmek arayışında olduğu belirtiliyor. Bir süredir AB üyesi ülkelerle yoğun temas başlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarı, dün AB gündemiyle Ankara’da bir toplantı yaptırdı. Hükümetin fiilen askıya aldığı AB sürecine ilişkin 3 yıl aradan sonra yapılan toplantıya iktidar yetkilileri, bürokrat ve teknokratlar katıldı.
AB sürecinde saldırı
Tüm yetkileri tek kişide toplayan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olarak nitelenen sisteme geçişle birlikte tabelası AB Başkanlığı olarak değişen binada; Dışişleri, Adalet, İçişleri ile Hazine ve Maliye Bakanları ve bakanlıkların AB ile uyum sürecinden sorumlu olan üst düzey teknokratlarla “reform sürecini canlandırmak” için atılacak adımlar ele alındı. Toplantıya Erdoğan’ın damadı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın da katılması dikkat çekti. İktidarın hedefinin AB ile fiilen durdurulan müzakerelerin önünü açmaya yönelik ilke kararlarını almak olduğu, halihazırda sert eleştirilere neden olan otoriter rejim uygulamalarını da AB süreciyle “uyumlu” şekilde sürdürmek olduğu yorumları yapılıyor. Kritik buluşma öncesinde teknokratların hazırlık toplantısı yaptığı öğrenildi. Bu çerçevede Türkiye ilk olarak Avrupa Konseyi’nde geçtiğimiz yıl, 13 yıl aradan sonra yeniden alındığı “denetleme sürecinden” çıkmayı hedefliyor. Ancak bunun dahi yıllar alacağı Ankara tarafından biliniyor.
Reform Eylem Grubu Adı
“Reform İzleme Grubu” iken “Reform Eylem Grubu”na dönüştürülmesine karşın beklenen adımların atılmadığı toplantıların ardından bu defa hedef “demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü” çerçevesinde gündeme “reform” başlığını yeniden getirmek. Ancak bunun nasıl yapılacağı tartışmalı; zira iktidar medyaya baskı, muhalefete tutuklama, yargıyı araçsallaştırme gibi çok sayıda başlıkta yoğun ihlal suçlamalarına muhatap oluyor. 3 yıl aradan sonra yapılacak toplantının gündeminde AB ile vize serbestisine yönelik adımlar başlık olarak yer alsa da Brüksel ile bu sürecin kısa sürede canlandırılması beklenmiyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun atılan her adımı “terörle mücadeleye” bağladığı; Cumartesi Anneleri’nin 700 haftadır devam eden eylemi için “anneliğin teröre kılıf yapılmasına göz mü yumsaydık” dediği bir ortamda vize serbestisi için şart olan “terörle mücadele yasasında değişiklik” yönünde adım beklenmiyor.
İktidar AB kapısında
Cumartesi Anneleri’ne bile saldıran bir rejimin AB ile nasıl anlaşacağı soruları da soruluyor. Erdoğan’ın ülkenin içine sürüklendiği ekonomik, siyasi ve toplumsal kriz, ABD ile gerilim, Suriye’de sıkışma ve Ortadoğu’da hegemonya politikasının çökmesi nedeniyle AB’ye yakınlaştığı değerlendirmeleri yapılıyor. Rusya ile yakınlaşmanın mevcut krizi aşmaya yetmediği, güçlü ekonomik bağları bulunan AB’den medet umulduğu belirtiliyor. İktidarın mülteci kartı ve ekonomik çöküş yaşanırsa Avrupa’ya maliyeti üzerinden AB ile yeniden yakınlaşmak istediği ancak halihazırda demokrasi dışı rejim olarak yorumlanan mevcut baskı sistemini de derinleştirmek istediği kaydediliyor. AB’nin de zayıf düşen Erdoğan’la pazarlıktan yana olduğu sinyalleri veriliyor.
‘Yeni Türkiye üye olamaz’
AB ile yakınlaşma arayışı devam ederken, AB’nin lokomotif ülkeleri Fransa ve Almanya’dan üyeliğin hayal olduğuna dair değerlendirmeler geldi. Son olarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Türkiye’nin AB üyeliğine nokta konulması, bunun yerine tıpkı Rusya gibi Türkiye ile de stratejik ortaklığa gidilmesi gerektiğini söyledi. Macron Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiyesi’nin Mustafa Kemal’in dönemindeki Türkiye olmadığını kaydetti. Macron, “Erdoğan yönetiminde Türkiye’nin İslamlaştığını” söylerken, Almanya’dan da üyelik yerine “ayrıcalıklı ortak” önerisi dile getiriliyor.
HABER MERKEZİ