NATO’nun Rusya’ya karşı Türkiye üstünden Hazar Denizi’ne ulaşması, İran’ı kıskaçlama güdüsüyle Karabağ Savaşı zımnen desteklendi. Dağlık Karabağ modelini Şengal’e uygulama için düğmeye basıldı
M. Ali Çelebi
ABD Başkanı Donald Trump, Ortadoğu’da yeni bir savaş başlatabilecek bir suikastle 2020 yılının perdesini açmıştı. 2019 sonunda İran’ın Irak’taki vekil gücü Haşdi Şabi ile ABD güçleri birbirini yokluyordu.
Şiilerin de katıldığı protestolarda İran’ın Basra, Kerbela, Necef konsoloslukları yakılmıştı. Haşdi Şabi Kerkük’teki ABD’nin K1 Üssü’nü 27 Aralık 2019’da füzelerle vurmuş, ABD vatandaşı Iraklı sivil personel Nawres Waleed Hamid ölmüştü. ABD, 29 Aralık 2019’da Irak ve Suriye’deki Haşdi Şabi’nin bileşenlerinden Ketaib Hizbullah (Hizbullah Tugayı) kamplarını bombalamış, onlarca kişi ölmüştü. Haşdi Şabi milisleri de ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ni 31 Aralık 2019’da basıp giriş bölümü ile bayrak yakmıştı. Olaylar 1 Ocak 2020’de sürdü. Trump, İran’a büyük bedel ödettireceklerini açıklayınca kimse aldırmadı. 3 Ocak’ın ilk saati çaldığında Irak’ın başkenti Bağdat’ın göbeğinde İran Devrim Muhafızları Kudüs Komutanı Korgeneral Kasım Süleymani ve beraberindeki Ketaib Hizbullah Komutanı/Haşdi El Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi El Mühendis (Cemal Cafer İbrahim) suikast sonucu öldürüldü. İran’ı şok eden gelişme sonrası savaş senaryoları yarıştı. İran yönetimi ağır misilleme isteyenleri teskin için, önceden de ABD’yi dostları üzerinden uyarıp Irak’taki ABD üslerine füze attı.
Suikastler zinciri
Başkanlık seçimini kaybeden Trump, İran’la nükleer anlaşmaya dönüş yanlısı Biden’ın elini bağlamak için İsrail Başbakanı Netanyahu ile bir oyun daha tertipleyerek 2020’nin perdesini yine bir suikastle kapattı.
İran’ın yanıt vererek Biden yönetiminin kucağına ateş topu bırakmak için İran’ın nükleer faaliyetlerindeki kilit isimlerden nükleer fizikçi, Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanı Muhsin Fahrizade (Mohsen Fahrizade) Tahran eyaletinde Demavend’e bağlı Abserd’de öğle sonrası (27 Kasım 2020) suikastle öldürüldü. İran Meclisi, sert kararlar çıkarsa da Hasan Ruhani yönetimi Trump-Netanyahu’nun “tuzağı” anlayışıyla veto etti.
Biden yönetimine hazırlık için öyle ki suikastten bir hafta önce İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü yeni Komutanı İsmail Kaani, bizzat Bağdat’a gitme gereği duymuş, ABD hedefleri vurulmasın diye Başbakan Mustafa el-Kazımi, Cumhurbaşkanı Berhem Salih ile Haşi Şabi komutanlarıyla görüşmüştü. Bu çizgi suikast sonrası da sürdürüldü. Yani “küçük çaplı ve dolaylı” da olsa hesaplaşma 2021’e kaldı.
20 Ocak 2021’de Beyaz Saray’ı devralacak Joseph Biden’ı beklerken, şans vermek adına suikasti sineye çeken İran’da, artık yaşı itibarıyla ekarte edilmesi muhtemel dini lider Ayetullah Ali Hamaney ve Hasan Ruhani sonrasına hazırlanan muhafazakâr blok Haziran 2021 Cumhurbaşkanlığı seçimi hararetiyle birkaç noktada macera fitili ateşleyebilir. İran, özellikle yeni komutanı Tuğg. İsmail Kaani olan dış operasyon kuvveti Kudüs Gücü, Irak-Haşdi Şabi, Lübnan Hizbullahı, Yemen-Husi Hareketi ve Suriye-Quwat Difa al-Watani, Fatimiyyun Tugayı, Zeynebiyyun Tugayı gibi yapılar üstünden bazı operasyonlar tertiplerse şaşırtıcı olmaz.
Suriye, Libya’da beklenenler
Suriye’de 2021’de İdlib, El Bab hattında sancılı gelişmeler, Türkiye-Rusya ilişkilerinde çatlaklar ufukta. TSK üsleri hedef alınabilir. İdlib’de can acıtıcı gelişmeler sonrası Ukrayna’ya SİHA satışını artırma, Donbass hattına paramiliter güç sevki, Kırım’la ilgili çıkışlar, Kırım ile Kafkas cumhuriyetlerinde milis güçler üzerinden bazı hadiseler cereyan edebilir. Rusya ve Türkiye bu dosyaları ayrı ele alıp birbirine sırt dönmemeye çalışacaktır ancak, Nahçıvan Koridoru, Laçin Koridoru ve Karabağ’da Türkiye ile yaralayıcı dönemeçler kaçınılmaz.
2020 sonuna doğru Trablus ve Tobruk’taki parlamentoları birleştirme müzakerelerinin olduğu Libya’da Türkiye’nin elde ettiği önemli ve geniş saha 2021’de daraltılacak görünüyor.
Türkiye, Doğu Akdeniz’de petrol-doğalgaz sondajları yaptığı için yaşanan krizlerin taraflarından biriydi. En son 10-11 Aralık 2020 AB liderler zirvelerinde küçük çaplı kulak çekme babında kısmi yaptırımlar biraz daha genişletilmişti. AB liderleri Ankara’nın kurtarıcısı Almanya Başbakanı Angela Merkel’in çabasıyla İspanya, İtalya gibi ülkeler kampına toplanan ülkeler, silah ambargosunu Biden ve NATO’ya havale ederken Gümrük Birliği’nin askıya alınması gibi dosyaların açılmasını engelledi. Ancak 2021 Merkel’in son senesi ve Ankara önemli bir koruyucusunu kaybedecek.
Doğu Akdeniz Navtex’leri
NATO ve AB ülkeleri ile çekişme pahasına S-400, Astana-Soçi, nükleer santral anlaşmaları, Türk Akım Doğalgaz Boru Hattı ve Mavi Akım Doğalgaz Boru Hattı gibi anlaşmalarla gölgesine girilen Rusya’nın ekonomik kapasitesi Türkiye ekonomisini ayakta tutmaya yetmediğinden darboğazdaki Türkiye, AB ülkelerinin gönlünü hoş tutma yolları arayacaktır.
Askeri harcamalarının, Libya, Suriye, Irak, Dağlık Karabağ’daki dış operasyonlar bütçesini kalbura çevirdiği, yoksulluğun, işsizliğin derinleştiği Türkiye sınırlı kapasitesini kavrayıp Doğu Akdeniz’deki Navtex sondajlarında geri manevralara başvuracak denebilir. Hem yeni Biden’a yaranmak hem AB ülkelerinden destek ve kredi valizleri alabilmek için; iç-dışta hukuksuz, otoriter kararlara zorlayan iktidar ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye safra muamelesi çekme gibi bir iç operasyon kaynamaları olduğu söylenebilir.
Biden ve Putin
Fotoğrafı daha netleştirmek için Biden ve Putin’in pozisyonlarına ışık tutalım. Trump’ın zaaflarını iyi kullanıp yaptıklarını onaylatan Rusya Başkanı Putin, diğer ülkeler 3 Kasım 2020 ABD Başkanlık seçimini kazanan Biden’a tebrik mesajı gönderirken neden kendisinin göndermediği konusu her sorulduğunda resmileşme beklediklerini söylüyordu.
Trump, Rusya ve Türkiye ile ilişkilerini belli sermaye çevresinin penceresinden kendi hırs ve şirketleri zaviyesinden bakıyordu. Clinton ve Biden ailesinin açıkları için eski bir ajan olan Putin ve Vladimir Zelenskiy gibi isimlerden istihbarat desteği istiyordu.
Biden döneminde, Putin ile silahlanma, Karadeniz, Baltık, AB’ye doğru Ukrayna’yı by-pass eden Kuzey Akımı Doğalgaz Boru Hattı, Ukrayna-Donbass, Libya ve Suriye hatlarında dikenli-sancılı olaylar kaçınılmaz görünüyor. Yine ABD-İsrail-Rusya Güvenlik Zirvesi’nde varılan konseptin revize edilmesi gereken aylardan geçeceğiz. Neydi bu konsept?
Helsinki-Kudüs konsepti
ABD Başkanı Trump ve Rusya Başkanı Putin, Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de ikili zirve (16 Temmuz 2018) yapmıştı. Suriye’de işbirliği yapılmasında anlaşıldı. ABD ve Rusya birbirini dengeleyecekti. Temmuz 2018’de Rusya, ABD, İsrail ve Ürdün; İsrail’in güvenliği için önemli petrol ticaretinde kilit rolü olan, isyanın ilk kıvılcımının çakıldığı, Suriye’yi Ürdün ve Kızıldeniz’e bağlayan Kral Yolu üstündeki Deraa-Süveyda bölgesi için anlaşma yaptı. Gruplar rejime bağlanacak, İran Deraa’dan uzaklaştırılıp Golan’daki İsrail’in güvenliği sağlanacaktı. Peşi sıra koordinat detayları için başka Suriye-İran konulu zirve kotarıldı. Zirvenin yeri olarak İsrail, Kudüs’ü seçerek mesaj verdi. Trump’ın 2017’de başkent ilan ettiği Kudüs’ü diğer ülkelere de başkent olarak benimsetmek için mesajdı.
Nihayetinde 25 Haziran 2019’da İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun çağrısıyla, Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev, Trump’ın Güvenlik Danışmanı John Bolton, İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Meir Ben-Shabat, Batı Kudüs’te bir araya geldi. Rusya da İran’ın Suriye’de ayağına dolanmasını istemiyordu. Rusya’nın İran güçlerini İsrail Golan-Kuneytra ve Deraa bölgesinden uzaklaştırma sözü verdiği zirveyi Netanyahu, “tarihi” diye niteledi. ABD de Rusya’nın Ortadoğu siyasetine dahlini de kabullenmiş oldu Helsinki ve Kudüs anlaşmalarıyla. İran’ın Suriye’den çıkarılması karşılığında ABD, Kuzey ve Doğu Suriye’de Rusya-Türkiye’nin Astanalı manevralarına yol verdi.
9 Ekim 2019’da Girê Spî ve Serêkaniyê’de TSK-SMO tarafından Barış Pınarı adıyla başlatılan operasyon bu konsept üzerinden geldi. Trump’ın yol açtığı Rusya, M4 otoyolunun kuzeyine geçerek Kobanê, Hasekê, Qamişlo hattında üsler elde edip TSK ile ortak devriyelere başlayacaktı.
Kudüs anlaşması sonrası aylarda İsrail’in Suriye içindeki İsrail hava operasyonları arttı. Başkent Şam’ı dahi vuruyorlardı ve Rusya hava savunma sistemini köreltip aktifleştirmiyordu. Rusya-Şam ekonominin büyük kısmını elinde tutan ve milisleri finanse eden Beşar Esad’ın dayısı Muhammed Mahluf’un oğlu Rami Mahluf ve şirketlerine operasyon yaptı. Kasım Süleymani’ye suikast yapıldı. Burada kişilerin de ne kadar önemli rol oynadığına bariz bir örnek Jeffrey figürü…
Şengal’e Karabağ modeli
Kerkük’ü Haşdi Şabi’ye işgal ettiren ABD Başkanı Trump, Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi ve IŞİD Karşıtı Koalisyon Temsilcisi James Jeffrey, ABD’nin Ortadoğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker, ABD Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu İşleri Sorumlusu Joey Hood, Irak Özel Temsilci Yardımcısı William Roebuck, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Kuzey-Doğu Suriye temsilcisi Zahra Bill, ABD’nin Irak İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı David Copley ekibi vasıtasıyla da Ankara’ya engel olmayacağı mesajı verip operasyona kapı açıyordu.
Trump-Jeffrey ve ekibinin konsepti, o zamana kadar Fırat’ın batısı ve güneyinde alan tutan Rusya’nın da Fırat’ın doğusuna geçmesinin önünü açtı.
Trump-Jeffrey ekibinin marifetleri arasında Haşdi Şabi’nin Ekim 2017’de Kerkük’ü işgal edip Şengal’e dayanmasına yol verilmesi; Efrîn, Girê Spî, Serêkaniyê harekâtlarına onay verilmesi; 9 Ekim 2020 KDP-Irak hükümetinin Şengal özerkliğine son verip Irak gücü konumlandırma anlaşmasını hazırlama vardı.
NATO’nun Rusya’ya karşı Türkiye üstünden Azerbaycan ve Hazar Denizi’ne ulaşması, Rusya’yı Güney Kafkasya’dan, İran’ı Asya’dan da kıskaçlanması güdüsüyle Karabağ Savaşı’nda Türkiye-Azeri ittifakı zımnen desteklenmişti.
Türkiye-Irak-KDP eliyle 44 gün süren Dağlık Karabağ (Artsakh) Savaşı modelinin Şengal’e uygulanması, Sünni bir set oluşturulması, Rojava’nın doğu damarını kesip Rojava’nın başı üstünde bir kılıç sallandırılması hedeflendi. Bu minvalde 1-3 Aralık 2020’de Şengal’in etrafına, Êzidîleri soykırımdan geçiren IŞİD’den 2014’te kaçan binlerce Irak askeri yığıldı.
NATO’nun en kalabalık ikinci ordusuna sahip Türkiye’yi İran’a karşı harekete geçirme ve Rusya’ya karşı duvar olarak kullanma eksenli siyaset çerçevesiyle yapılıyordu bunlar. Sonuçta Ortadoğu ve Kafkasya’da Kürtler, Ermeniler, Süryaniler binlerce evladını kaybetti. Yani bu halklar Trump ve Jeffrey’i katliamlara zemin olmakla hatırlayacak.
Trump, Jeffrey’i rastgele seçmemişti. James Jeffrey; Soğuk Savaş sırasında ve 21. yüzyılın ilk 20 yılında Vietnam işgali bitene kadar Vietnam’da orduda, Irak, Türkiye, Kuveyt, Arnavutluk, Bulgaristan, Almanya, Tunus gibi yerlerde orduda, CIA’de yöneticilik yaptı, büyükelçilik, ABD Başkanı adına Suriye Özel Temsilciliği yaptı. Jeffrey halklar yerine otoriter yönetimleri, darbecileri, statükoyu korumak için CIA’nin darbe, sindirme, ezme, mafyatik yöntemlerini siyasetinin hamuru yapmıştı. Siyaset yolunu kirli savaş yöntemleri üstünden açan, otoriter yönetimlerin halklara karşı oparasyonlarını teşvik edici kanallar açan Jeffrey yanı başında sivil katliamlar arttıkça terfi alıyordu.
Jefrrey, Irak’ta katliamların yoğun olduğu 2004-2005’te Bağdat’ta maslahatgüzar yapılmıştı. Jeffrey 2007-2008’de Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı, 2008-2010’da Ankara’ya büyükelçi olarak atanmıştı.
Jefrrey, Ağustos 2010- Haziran 2012’de ise Bağdat’ta büyükelçi olarak dönüyordu. Jeffrey, Suriye’de İhvan-ı Müslimin iktidarı için Ürdün, Türkiye gibi ülkelerle Müşterek Operasyon Odaları’nda rol alıyordu.
20 Ocak 2017’de Beyaz Saray’a oturan Trump’ın Ağustos 2018’de Jeffrey’i kendisinin Suriye Özel Temsilcisi yapması, Ocak 2019’da da ABD’nin IŞİD’le Mücadele Koalisyonu Özel Temsilcisi yapması bu kirli kariyer dosyasının yeni ödülü olacaktı.
Yeni kartlar
İstifasıyla kapanan Jeffrey sayfasını biz de koparıp Rusya’ya dönerek bağlayalım…
2020 biterken Rusya yeniden Fırat’ın doğusunda bir hamle daha yaptı. Rusya-Suriye-İran güçleri seçimlere gömülen, Ortadoğu’da ne yapacağı konusunda bocalayıp karışık sinyaller gönderen ABD’nin boşluk yaratmasından yararlanıp İdlib’de çok sayıda TSK gözlem noktasını zaman zaman vurarak zaman zaman ikmali önleyerek boşalttırdı.
Putin yönetimi, Rusya ve Suriye ittifakına bırakılsın diye Kasım-Aralık 2020’de Eyn İsa’ya, Süryani kenti Til Temir’e yönelik TSK-SMO ittifakının bombardımanına yol verdi. Bu şekilde Suriye ticari hayatı ve askeri ikmal için şah damarı denebilecek M4 otoyolunun geçtiği Eyn İsa kasabasında da üsler elde etti. Trump’ın tutarsız siyasetinden yararlanıp Libya’da pozisyonunu güçlendirdi.
Birçok alanda ateş 2021’e taşınıyor. Coronada devletlerin birbirine sınır kapatmaları hızlı ticareti, tarımsal üretimin kontrolünü iktidarların gündemine soktu. Deniz ulaşımı, hava ulaşımı, enerji kaynakları, tarımsal değerleri, üç kıtanın göbeğinde yer alması, statüko karşıtı hareketlerin gelişmesi, federal sistemlerin zihinsel-pratiksel ağırlık kazanıyor olması hasebiyle Ortadoğu’nun stratejik önemi katlandı.
AB ülkelerinde 2021’de başkanlar, başbakanlar değişirken, sahada da yeni pozisyonlar alınırken işte bu Helsinki-Kudüs anlaşmasının da revize edilmesi beklenmeli. Yani kartlar yeniden karılacak. Burada Ortadoğu’daki aktörlerin pozisyonları, Rojava otonomilerinin açıları, dinamiklerin manevra kabiliyetleri yeni anlaşmaların hangi düzlemlere oturacağında belirleyici olacaktır.