Hefse Xanê inandığı ve uğruna mücadele ettiği değerlerden hiçbir zaman vazgeçmedi. Bir kadın olduğu için cesaretini hor görenlere şu sözlerle cevap verdi: “Erkekler ve kadınlar arasında hiçbir fark yok, bu yüzden devam edeceğim…”
Hicran Urun
Hefse Xanê Naqip’i bilir misiniz? diye bir başlık tercih ettim çünkü muhtemelen pek azınız haberdardır Hefse Xanê Naqip gibi Ortadoğu’da yetişmiş kadınlardan. Kadınların tarihin gölgesinde kaldığı aşikar da söz konusu öteki halkların kadınları ise durum biraz daha vahim.
O vakit tarihin gölgesine bakmak yerine dipsiz kuyularına inmeniz gerekir. Hiç kuşkusuz bunda yok sayılmanın ve sömürge bir halk olmanın etkisi büyük. Sömürgenin yanına bir de cinsiyet ayrımcılığını eklediğinizde, kendi toplumunuzun dahi sizden haberdar olması bir ‘lütuftur’. Gerçek şudur ki ne sömürgeci, ne de sömürge toplumlar cinsiyet ayrımcılığından azade değildir.
Dolayısıyla yok sayılan, sosyo-kültürel değerleri bastırılan, aynı zamanda içinde ataerkiyi de yaşatan her toplum gibi, Kürt toplumunun tarihinde de sayısız mücadeleci kadın vardır, tarihin dipsiz kuyularından çıkarılmayı bekleyen.
Her ne kadar son yıllarda dünyanın dikkatini çekmiş olsa da tarihi çok eskiye dayanan, köklü bir geçmişe sahip Kürt kadın mücadelesinde; Adîle Xanim’dan, Encûm Yamulki’ye, Meryem Xan’dan Bese’ye, birçok isimden söz etmek mümkün.
Ancak biz bugün ölümün 67. yılında Hefse Xanê Naqip (Hepse Xanî Neqîb) için ineceğiz tarihin dipsiz kuyularına…
Hefse Xanê, 1891 yılında Süleymaniye’de tanınmış bir Kürt ailenin (Şex Maruf Berzencî ve Salma Xanê) çocuğu olarak dünyaya geldi. Savaşın ve ataerkinin her dönem kendini yaşattığı Ortadoğu’da güçlü bir kadın ve kararlı bir reformcuydu. Yalnızca kararlılığı ve mücadeleci yönü ile değil aynı zamanda yardım severliği ile de büyük bir saygınlık kazandı.
Hikayesi -ya da hikayesi demeyelim de kız çocukları için olan idealleri- 1700’lü yılların sonlarına Liberal feminizmin teorisini oluşturan Mary Wollstonecraft ile biraz benzer. Hefse Xanê de tıpkı Mary Wollstonecraft gibi yaşamını kız çocuklarının eğitimine ve kadın haklarına adadı. Ancak bir farkla, Hefse Xanê’nin uğruna ‘varlık mücadelesi’ verdiği cinsiyetinin yanı sıra bir de toplumu vardı.
Evini kadınlar için okula dönüştürdü
Hefse Xanê, evini kadınlar için bir gece okuluna dönüştürdü. Bu ev çok geçmeden kadınlar için ulusal ve cins bilinci kazandıkları bir kadın hakları merkezi haline geldi. Eğittiği, okuma yazma öğrettiği yüzlerce kadın, daha sonra ulusal mücadelede aktif olarak yer aldı.
Kız çocukları için bir ilk
1926’da Süleymaniye’de kız çocukları için bir okul kurdu. Okul yalnızca Federe Kürdistan Bölgesi’nde değil Irak’ta da bilinen ilk kız okulu oldu. (Ortadoğu’nun başka ülkelerinde o dönemlerde kız çocuklarının gidebildiği bir okul var mıydı teyit edememekle birlikte, Hefse Xanê’nin açtığı okul, bazı kaynaklarda Ortadoğu’da kız çocukları için açılan ilk okul olarak geçiyor.)
Kız çocuklarını okula göndermeleri için neredeyse her ailenin kapısını çaldı ve yoksul ailelere kız çocuklarını okula gönderebilmeleri için maddi destek verdi. Birçok kız çocuğu onun sayesinde okula gitme şansı buldu. Açtığı okul, daha sonra İngilizler kuvvetleri ve Irak tarafından resmi olarak tanındı.
Ve Kürdistan Kadınlar Birliği kuruldu
Ayrıca 1930’da hem kadınların sorunlarını çözmek hem de onlara maddi destek sunabilmek için Yekiti Afretani Kürdistan’ı (Kürdistan Kadınlar Birliği) kurdu ve başkanlığını yaptı. Birlik, Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi’nde bilinen ilk kadın hakları örgütü olarak tarihe geçti.
Ulus mücadelesinde de aktifti
Hefse Xanê, siyasette ve Kürt ulusal mücadelesinde de aktif bir kadındı. İşgalci İngiliz kuvvetlerine karşı başlayan isyana destek verdi. Kız kardeşi Fatma Xanım ile birlikte İngiliz işgaline karşı çeşitli kampanyalar yürüttü ve protestolar düzenledi. Evi kadınlar kadar, isyancılar için de bir merkez haline geldi.
1920 yılında evlendiği Şex Qadir Hafid ve amcasının oğlu (bazı kaynaklar yakınlık derecesi farklı olarak geçiyor) Şex Mehmud Berzencî isyanın başını çekiyordu. Şex Mehmud Berzencî’ye verilen idam kararının durdurulup geri alınması için bir dizi etkinlik düzenledi ve ciddi bir kamuoyu oluşturdu. Oluşan kamuoyu sonucu Berzencî’nin idamı durdurulmak zorunda kaldı.
BM’ye Kürt halkının taleplerini yazdı
Siyasal çalışmaları nedeniyle takip edildi, gözaltına alındı, defalarca tutuklandı ve sürgüne gönderildi. Süleymaniye kenti, 1920’lerin başında İngilizler tarafından bombalandığında şehri terk etmeyi reddetti. Savaştan sağ çıktı ve 1930’da Birleşmiş Milletler’e (BM) Kürt halkının taleplerini içeren bir mektup gönderdi.
Daha sonra Qazi Mihemed, 1946’da Mahabad Cumhuriyeti’ni kurduğunda Cumhuriyet’e maddi ve manevi destek verdi. Qazi Mihemed, kendisine bir mektup göndererek emek ve çabalarından ötürü teşekkür etti.
12 Nisan 1953’te yaşamını yitirdiğinde, vasiyeti üzerine evi kız çocukları için bir okul haline getirildi. Alman fotoğrafçı Lotte Errell, ‘Tarihin Gölgesinde Kürdistan’ adlı kitabında Hefse Xanê’den şu sözlerle bahsetti: “Odaya girdiği zaman kocası ayağa kalkan kadın. Her öğleden sonra avlusuna kadınları alır, bilgeliği ile günün sorunlarını tartışırdı.”
Hiçbir zaman vazgeçmedi
Hefse Xanê inandığı ve uğruna mücadele ettiği değerlerden hiçbir zaman vazgeçmedi. Dini gerekçelerle kendisini eleştiren ve cesaretini hor görenlere ise şu sözler ile cevap verdi:
“Kadın olmaktan, özellikle de Kürt olmaktan gurur duyuyorum, erkekler ve kadınlar arasında hiçbir fark yok, bu yüzden devam edeceğim… ”
Anısına ve mücadelesine sonsuz saygı ile…