Gülcan Dereli / Kocaeli
Her yıl Mayıs ayının ikinci pazarı Anneler Günü olarak kutlanıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Kürt anneleri Anneler Günü’ne mücadele ve hüzünle giriyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevine başlayan Leyla Güven öncülüğünde binlerce kişi açlık grevinde. Çocukları açlık grevinde olan anneler ise onların seslerini ve taleplerini duyurmak için her gün cezaevleri önüne gidiyor. Beyaz tülbentli anneler gözaltına alındılar, yerlerde sürüklendiler, biber gazına maruz kaldılar ama ilerleyen yaşlarına rağmen bir an olsun geri adım atmadılar. Beyaz tülbentleriyle her gün aynı saatlerde Gebze ve Bakırköy cezaevlerinin önü ile Esenyurt Meydanı’nın yolunu tuttular. Tek bir şey istiyorlar; o da açlık grevlerinde olan çocuklarının talebinin kabul edilmesi. Oturma eyleminin ilk başladığı yer olan Gebze’deki anneler ilk günkü kararlılıkla eylemlerini sürdürüyor. Beyaz tülbentli anneler, cezaevleri önünde direnerek açlık grevindeki çocuklarının direnişine ses oluyor. Bugün Anneler Günü, biz de Yeni Yaşam gazetesi olarak annelerin bugüne dair düşüncelerini ve taleplerini sorduk.
Bizim için onurlu bir başlangıç
Sultan Ana, (Sultan Bozkurt), “Anneler Günü çocukları etrafında olan anneler için anneler günüdür” diye konuştu. Çocuğu Newroz Borkurt’un 1 Mart’tan bu yana açlık grevinde olduğunu söyleyen Sultan Ana, “Anne olarak ne hissettiğimi sorarsan bizim için onurlu bir eylemdir ve başlangıçtır. Fakat bir anneye sorarsan senin çocuğun hem cezaevinde hem açlık grevinde hem de süresiz dönüşümsüz açlık grevinde, ne hissediyorsun? Bizim için çok ağır bir şey. Talepleri brez Abdullah Öcalan içindir. Çocuklarımızın talebi yerinde ve hukuku bir taleptir. Onları talepleri bizim de talebimizdir” dedi. Direnişleriyle birlikte polis ile de mücadele ettiklerini dile getiren Sultan Ana, “Bizim çocuklarımız enternasyonal bir mücadele yürütüyor. Bütün ezilen halklar için bu eylemi yapıyor, sadece Kürt halkı için değil” sözlerini kaydetti.
‘Halk tecridi kırabilir’
Eylemlerine devam edeceklerinin altını çizen Sultan Ana sözlerine şöyle devam etti: “Gebze’de bizim üzerimizde de bir tecrit var ama sadece bizim değil tüm toplumun üzerinde bir tecrit var. Tecrit olmasaydı bu sessizlik olmazdı. 7 cenazemiz cezaevinden çıkmazdı. Hükümet milletin içinde korku yaratmış ama halk sokağa çıkarsa hem tecridi hem de korkuyu kıracak. Yazarlara, aydınlara, demokratlara sesleniyorum, sesinizi yükseltin. Açlık grevleri 7. ayına girdi,toplumun sessizliği ölüm getirecek. CPT ve Dünya Af Örgütü ve dünya medyası dahil herkese sesleniyorum; sessizliği bitirin. Herkes annelerin sesini duysun. Cezaevlerinden cenazeler çıkacak, ölüm orucu başladı, bir kelime de olsa cenazeler çıkmadan herkesin annelerin sesine ses vermesi gerekiyor. Havuz medyasına sesleniyorum, bir kelime bir şey söyleseler onlardan bir şey eksilmez .Korku zarardan başka bir şey getirmiyor. Korku ölümdür,tecrittir, yokluktur, korku her şeydir. Korkunun faydası yok. Herkesin bu taşın altına eline koyması gerekiyor. Toplum ancak, böyle kurtulur. Sadece Kürtlerin üzerinde tecrit ve zulüm varsa onlar bilsin ki onların üzerinde de vardır. Kürtler herkes için direniyor. Bunu herkes bilsin. Anneler Günü bizim için zor bir gündür. Tayip Erdoğan’a ve eşi Emine Erdoğan’a çağrımız ve AKP hükümetine, eğer gerçekten cennet annelerin ayaklarının altındadır diyorlarsa, biz de diyoruz ki annelerin dini, mezhebi, dili yoktur. Ana anadır. Ne olursa olsun. Bu anneler gününde bizim beklentimiz bu tecridin kalkmasıdır. Hediyemiz çocuklarımız ve sağlıklarıdır. Biz bunu istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz.”
Necla Ana (Necla Erdoğan): “Anneler başkana yönelik tecridin, çocuklarımıza yönelik tecridin kaldırılmasını istiyor. Anneler barış istiyor. Annelere baktığımızda yüreğimiz yanıyor. Evimizde duramıyoruz, dayanamıyoruz. Başladığı günden beri annelerin yanındayım. Evimize gidiyoruz, ev bize zindan oluyor. Biz Kürdüz diye mi bu tecrit ve zulüm bize uygulanıyor? Tecrit kalkarsan bizim için o gün anneler günü olur. Bize gül de, her şey de verilmiş olur.”
‘İnsan hakları için yaşar’
Halide Ana (HalideKaya): “Ben de bir anneyim ve annelere destek veriyorum. Ben barış, insan hakları ve demokrasi istiyorum. İnsanlar hakları için yaşar, insan haklarıyla var olur. Huzur olmalı, barış olmalı, beraberlik ve kardeşlik olmalı. O evlatları büyütenler biziz. Benim bir kızım şehit oldu, eşimi işkenceyle öldürdüler. Evimi yaktılar. Eve gelip çocuklarımın başına silah dayıyorlardı. Çocuklarım çığlık atınca da, ‘bakın teröristler nasıl çığlık atıyor’ diyorlardı. Kızımın bir mezarı bile yok. Artık bu zulüm bitsin, tecrit kalksın.
Aslıhan Ana (Aslıhan Özer): “Annelerin talebi bu tecrit kalksın. Bu açlık bitsin. Çocuklarımız açlıktan ölmesin. Biz barış istiyoruz. Öcalan ile görüşsünler, talebimiz budur.”
Besê Ana (Besê Özer): “Biz çocuklarımızın arkasındayız. Kanımızın son damlasına kadar onların arkasındayız. Eğer onlar da Müslümansa böyle bir zulüm yapmazlar. Ölümler olmadan tecridi kaldırırlar.”
Fazilet Ana (Faziletİlda): Çocuklarımıza yazıktır, hayatları cezaevinde geçti, şimdi de cezaevinde açlıktan mı ölsünler? Yani neden barış sağlanmıyor? Biz alanlara çıkıyoruz, barış olsun diyoruz ama dört bir tarafımızı sarıyorlar, sanki biz savaşa gidiyoruz! Biz savaşa gitmiyoruz, sadece çocuklarımızın bu açlık grevinden çıkmasını istiyoruz. Dün geldim, kızımı gördüm, telefonda bana “anne ben iyiyim” diyor. Ama iyi olmadığını biliyorum. Gece sabaha kadar kızımın derdinden uyuyamadım. Yine bugün gittik, yine dört bir tarafı tutmuşlar, kimsenin konuşmasına bile izin vermiyorlar. Biz savaşa gelmedik ki, siz 20-30 askerle etrafımızı çeviriyorsunuz. Bizim için Anneler Günü önemli değil, yeter ki çocuklarımız yaşasın, cezaevinden kurtulsun, yeter bize. Kim ki çocuklarını etrafına toplayabiliyorsa, onlar bizim Anneler Günümüz var desin. Bize ne Anneler Günü’nden.”
Hatice Ana (Hatice Söyler): ”Gebze’de eylemde olan anneler gibi görevimi yerine getiriyorum. Çocuklarımızın talebi bizim talebimiz. Çocuklarımızı destekliyoruz. Bir an önce tecridin kalkmasını, açlık grevlerinin sona ermesini ve İmralı yolunun açılmasını istiyoruz. Biz nasıl çocuklarımızla görüşebiliyorsak Öcalan’ın da ailesi ve avukatlarıyla düzenli görüşmesini istiyoruz. Fazla bir şey istemiyoruz. Öcalan’ın yasal haklarını istiyoruz. Hani yasa, hani devlet hani kanun nerede? Anneler Günü’nde çocuğumun sağlığından önemli hiçbir şey olamaz. Dini bayramlar olsun resmi bayramlar olsun çocuğum benden ayrı olduğundan beri anneler gününü hiç kutlamadım. Bir kere denk geldim. Annem hastaydı. Kalp hastasıydı hastanede, AKP’iler gül karanfil dağıtıyordu, tabii ki anneler aldı o zaman da çok duygulandım, annem bana teselli verdi, inşallah bir gün döner kavuşursun diye, diyorlar ya annem ağlar yavrusuna yavrum ağlar yavrusuna misali. Beklentimiz o dur ki bir an önce tecridin kalkması ve İmralı yolunun açılması. Bizim en mutlu günümüz o gün olacak. O gün bize gül olacak.”
Zeynep Ana (Zeynep Çalıhan): “Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, bizim tecridimiz ve çocuklarımızın tecridi. Biz o yüzden her gün eylemdeyiz. Bir ölüm orucu ve açlık grevleri var. 8 çocuğumuzun 7’sinin cenazesi cezaevinden çıktı biri de Avrupa’da yaşamına son verdi. Biz bir daha ölüm haberi almamak için çocuklarımızın yanındayız. Anneler tecridin kalkmasını istiyor. Öcalan’ın üzerindeki tecrit kalkarsa dünyanın üzerindeki tecrit kalkar diye düşünüyoruz ve öyle de olacak. Bu tecrit kalkmadığı sürece anneler evine gidip oturmayacak, yatmayı bırak evinde bir bardak su içemeyecek. Biz onların anneler gününü kabul etmiyoruz. Biz çocuklarımızı istiyoruz. Onlar çiçek dağıtıyorlar, karanfil dağıtıyorlar, biz çiçek istemiyoruz. Çocuklarımız ölüm orucundan, açlık grevinden çıksınlar, o bizim Anneler Günü hediyemiz olacak. Biz Anneler Günü’nü kutlamıyoruz, kutlamak da istemiyoruz. Benim çocuğum açlık grevinde ne anneler günü? Tüm annelere sesleniyorum sessizliğe son verin. Emine Erdoğan gerçekten anneyse, eğer şu kadar vicdanı varsa eşiyle konuşsun. Bu tecrit bitecek önderlikle görüşülsün, CPT mi olur İnsan Hakları Derneği mi olur, sanatçılar mı olur, hangisi olursa yeter ki görüşsünler.Kesinlikle bir çocuğumuz ölürse biz bilmiyoruz bir anne olarak aklıma gelmeyecek şeyler var. Tecridi kabul etmiyoruz.”
Zeynep Ana (Zeynep Bayar): “Barış ola, huzur ola, çocuklar ölmesin,tabutlar çıkmasın. En büyük Anneler Günü hediyesi tecridin kalması ve çocuklarımızın yaşaması. Bizim çiçeklerimiz çocuklarımızdır. Çiçeklerimiz içeride.”
Filiz Ana (Filiz Yıldız): “Ben de bir anne olarak annelere destek veriyorum. Bir anne olarak onların yerine kendimi koydum. Benim çocuğum bugün yemek yemezse? Bunu düşünüyoruz. Su içmese bile üzülüyoruz. Onların çocukları uzun süredir açlık grevinde, onların acı çekmesi bizi çok üzüyor. Annelerin üzülmesini istemiyoruz. Anneler Günü’nde inşallah güzel bir karar çıkar. Çocukları açlık grevinden çıkar. Bütün annelerin dileği bu zaten. Anneleri işkence yaparak durduracaklarını sanıyorlar ama yanılıyorlar çünkü anne olmak başka bir şey. Bir annenin evladı için yapamayacağı hiçbir şey yok. Tecrit kalkana kadar biz annelerin yanındayız.”