Gündemdeki gelişmelere dair basın toplantısı düzenleyen HEDEP Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, HDP’li siyasetçilere 4 Kasım 2016’da yapılan operasyonun üzerinden 7 yıl geçtiğini hatırlatarak, bugün DGM’lerin olmadığını ama uygulamaların aynı şekilde sürdüğünü ekledi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, gündemdeki gelişmelere dair, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi.
Önce halk iradesi gasp edildi
Konuşmasına 4 Kasım 2016’da HDP’li siyasetçilere yönelik operasyonu hatırlarak başlayan Doğan, “Önce halkların iradesi gasp edildi ve sonra bir dava kurgulandı. Sonra kurgulanmış bu dava HDP’nin kapatılmasına gerekçe yapıldı. Bu gayretin ve kurgulanmış bu dava üzerinden neden hala sürmekte olduğunu görüyoruz” dedi.
Kobanê Davası’na kumpas davasıdır
Birkaç gün önce HDP eski milletvekili Hüda Kaya’nın Kobanê soruşturması iddiasıyla gözaltına alındığını anımsatan Doğan, Hüda Kaya ile bir gazeteci olarak söyleşi yaptığında 28 Şubat’ta yaşadıklarını anlattığını hatırlattı. Doğan, “Ama bugün geldiğimiz noktada en son 28 Şubat darbecileri tarafından hapsedilen Hüda Kaya bugün o günleri değiştireceği iddiasıyla iktidar yolculuğuna çıkan iktidar tarafından tekrar hapsedildi. Bir partiyi yok etme, çökertme operasyonundan bahsediyoruz. Bu nedenle de Kobanê Davası’na kumpas davası diyoruz. Siyasetçilerimiz uzun tutukluluk sürelerine rağmen hala hapisteler. AİHM ve AYM kararları tanınmıyor. Bu artık yalnızca HDP’lilere ya da HDP’de siyaset yapmış ya da yapmak isteyenlere yönelik bir operasyon dalgası olmaktan da çıktı. Bir kartopu gibi büyüyor ve ülkenin her yerine yayılıyor” diye belirtti.
Baraj aşılınca operasyon yaptılar
4 Kasım 2016 tarihinde neler olduğunu aktaran Doğan, siyasi darbe öncesi 2013 çözüm süreci ve 7 Haziran 2015 seçimlerinin hatırlanmasında fayda olduğunu ifade ederek, “Yıllarca Kürtler ve demokrasi güçleri ile onların temsiliyeti parlamentoda yer almasın diye bu ülkede dünyanın en yüksek barajı uygulandı. Ve o baraj alaşağı edildi. Şimdi tam böyle bir iklimde iktidar çoğunluğu kaybedince ne oldu? 7 Haziran seçim sürecini ve seçim sonuçlarını tanımadı. Yeniden bir seçim yapıldı, çözüm süreci cumhurbaşkanının deyimiyle ‘buzdolabına kaldırıldı’, DBP’li 102 belediyeden 94’üne kayyım atandı, açık bir kayyım rejimine geçildi, kentlerde aylarca süren sokağa çıkma yasakları ilan edildi, yüzlerce parti çalışanı ve siyasetçi tutuklandı” sözlerini kullandı.
Herkes potansiyel hedef oldu
Yapılan ikinci seçimin ardından, ülkedeki bütün derneklerin, sivil toplum örgütlerinin potansiyel bir hedef haline geldiğini, çocuk ve kadın dernekleri olmak üzere gazetelerin, radyoların, televizyonların kapatıldığına değinen Doğan, “Seçilmişler başta olmak üzere yüzlerce arkadaşımızın hala rehin tutulduğu bu darbe bir yanıyla da yüz yıllık Kürt sorununun çözümünde ısrarın sembollerinden biri haline geldi” ifadelerini kullandı.
Doğan konuşmasından satır başları:
“Bakın 30 yılda 10 parti. Gelip geçen 42 başbakan, 12 cumhurbaşkanı var. Sadece 90’lardan bugünlere gelmeye çalışırsak, 94’te DEP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı ve zorla gözaltına alınarak parlamentodan hapishaneye gönderildiler. Ve bu hapsedilme hali halen aydınlatılamayan 90’lar karanlığını daha da koyulaştırdı, daha derinleştirdi. 2 Mart 1994 darbesi olarak hatırladığımız darbe de, o dönem bir çözüm arayışının akabinde gelişti. Burada 1993 ateşkesini tekrar hatırlatmak isterim. Ve ne oldu? O günkü çözüm arayışı da köy yakmalarla, faili meçhullerle, insanların zorla yerinden göç ettirilmesiyle ve daha başka karanlık pek çok olayla birlikte yeniden sekteye uğratıldı, sabote edildi ve hala aydınlatılamayan o karanlık başka bir pratiği daha ortaya çıkardı.
Seçilmişler hapis edildi
İlk defa Türkiye’de bugün aşikar gibi görünen ama tekrar ediyorum aşikar değil henüz mafya devlet ilişkisi işte bugün en çok konuştuğumuz konulardan biri olarak, o günlerde en sık kullanılan yöntemlerden biriydi. Akabinde ne oldu? Oslo sürecine gelelim. 2009’da bu sefer KCK tutuklamalarıyla karşı karşıya kaldık. Demokratik siyasetin büyümesine tahammül edemeyenler işte bu karanlıktan beslenmeyi tercih edenlerdir. HEP, DEP, ÖZDEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP, HDP, Yeşil Sol Parti ve son olarak da HEDEP. Tüm bu partiler niye kuruldu? Demokratik siyaset, diyalog, müzakere ve Kürt sorununda barışçıl çözüm istedikleri için. Bunlardan dolayı partilerimiz kapatıldı, halkların iradesi ile seçilmiş vekillerimiz hapsedildi, sürgün edildi.
Siyasetimizin özeti vazgeçmemektir
Bu ülkede neredeyse yarım asır boyunca Kürtler ve demokrasi güçleri işte bu parlamentoya giremesinler, seslerini büyütemesinler, çoğaltamasınlar diye umudumuzu, güvenimizi ve dayanışma duygumuzu çalmaya çalıştılar. Özcesi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi olarak siyasetimizin özeti vazgeçmemektir, inattır, kararlı mücadele ve duruştur.
İnadımız sürecek
4 Kasım 2016’nın yarın 7. yılını geride bırakacağız. Yıldönümü vesilesiyle bir kez daha vazgeçmeyeceğimizi, inadımızı sürdüreceğimize, bu kararlı mücadele ve duruşla geride bıraktığımız 30 yılda tüm engellere rağmen, kapatılan partilere, değişen iktidarlara, değişen savaş yöntemlerine rağmen bu vazgeçmeyişin hikayesini sizlerle paylaşmak istedik.
Kürt sorunu Türkiye’nin demokratikleşmeme sorunudur
Kürt siyasetinin barışa yönelik bütün çabalarını çıkmaza sürerek bununla da kalmayıp cezalandırarak bu seferberlik diline tutunarak ‘kendi bekasını korumaya çalıştığını’ iddia ediyor. Kürt sorunu Türkiye’de demokrasinin turnusol kağıdıdır ve 30 yıldır bize bunu çok açık ve net bir şekilde göstermiştir. Kürt sorunu çözülmediği sürece Türkiye’nin demokratikleşmesi imkansız bir hale gelmiştir artık. Yani esasında Kürt sorunu Türkiye’nin demokratikleşmeme sorunudur.
Bir 28 yıl daha mı bekleyelim
28 yıl önce 2 Mart 1994’te yaşananlara dair, Meclis Araştırma Komisyonu bir rapor hazırladı. Raporda 90’lı yıllarda terörle mücadelede, gayri nizami harp düzenine geçildiğine dikkat çekiliyor. Bundan daha açık bir tanımlama olamaz. Kürt sorununda çözüm umutlarının da tükenmesine yol açtığını söylüyor bu rapor. Meclisi Araştırma Komisyonu’nun raporuna rağmen bugün Kürt siyasetçiler, Türkiyeli siyasetçiler HDP’li siyasetçiler, seçilmişler, üyeler neden hala içeride? Bir 28 yıl daha mı beklemek için? Ya da raporlar yazıp bu tür itirafları yapmak için mi?
DGM uygulamaları bugün de sürüyor
Bir dönemler Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) vardı. O zamanlar, DGM’lerde DEP milletvekilleri yargılandı. Bugün DGM’lerin adı yok ama uygulamalar aynen olduğu gibi devam ediyor. İddianameleri yan yana koysanız yargılama süreçlerine baksanız o gün itirafçılar eliyle yapılanlar, korucular eliyle yapılmak istenenler bugün gizli tanık eliyle yapılmaya çalışılıyor ya da devletin neredeyse tüm kurumlarının davaya müdahil olmak istediği bir şekilde yapılmaya çalışılıyor. İşte tam da böyle bir günde bu tarihsel süreci ve vazgeçmeyişi yeniden hatırlatmak istedik.”
ANKARA