Sancar’ın seçim için adres olarak gösterdiği Yeşil Sol Parti Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, sorumluluk almaya hazır olduklarını belirterek, hedeflerinin en az 100 vekil ve yüzde 20’ye ulaşmak olduğunu söyledi
Selman Çiçek
14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimine 51 gün kaldı. Seçim takvimi işlemeye devam ederken, çalışmalar ile başladı. HDP’nin partileri hakkında açılan kapatma davasının seçim sonrasına ertelenme talebi ise reddedildi. Bunun üzerine HDP, Yeşil ve Sol Parti ile seçime girecek. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın seçimlere Yeşil Sol Partisi çatısı altında gireceğinin açıklamasının ardından gözlerin çevrildiği Yeşil Sol Partisi Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar gazetemizin sorularını yanıtladı.
- Türkiye ve Kurdistan’da milyonların buluştuğu bir Newroz’a daha tanıklık ettik. Siz de bu Newroz alanlarında bizzat bulundunuz. Bu yılki Newroz’da ne gibi mesajlar verildi?
Newroz tarihsel misyonunu yine en büyük coşku ile taşıdığı yeni bir Newroz dönemine tanıklık ettik. Hem Türkiye’de hem Kurdistan’da milyonların katılımı ile çok ciddi bir siyasi iradenin de göstergesi oldu. Amed Newroz’u açısından hem katılımın çok güçlü olması hem de coşkunun öne çıktığını söylemek yerinde olur. Özellikle Türkiye’deki kutuplaştırma siyasetine Amed’in her zaman bir sözü olmuştur. Amed’in bu duruşu Newroz’a yansıdı. Öncelikli olarak yakın dönemde siyasetçilerin ağzından “Amed diye bir yer yoktur, Kürtler yoktur” söylemine karşı, Amed halkı çok net bir cevap verdi. Amed halkı Newroz katılımıyla ve coşkusuyla, Amed’in direnişini ve özgürlüğü sahiplenişini göstermiş oldu.
Biz Newroz’u karşılarken iki önemli gündem daha vardı. Biri 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi, diğeri de yaklaşmakta olan seçimler. Deprem felaketi karşısında devlet ve toplum ilişkisi açısından çok yeni tartışmalar ortaya çıktı. Toplumun neredeyse bütünü, devletin böyle bir afet karşısında nasıl çözüm olamadığını, hatta Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bütün sorunlara çözüm olarak sunulan tek adam rejiminin çözüm yerine sorun yarattığına bir kez daha şahitlik etmiş olduk. Dolayısıyla seçime doğru giderken yükselen bir değişim talebi var. Bu değişim talebi de Amed Newrozu’nda kendisini gösterdi.
- 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimler açısından bu yılki Newroz’da nasıl bir mesaj verildi?
Toplumda ortaklaşan bir dayanışma ve mücadele ruhu var. Yaklaşık 20 yıldır iktidarda olan AKP karşısında toplumda da ciddi bir değişim talebi var. Bu iktidarı, suç iktidarı olarak tanımlamak çok mümkün. Neden suç iktidarı olarak tanımlıyorum? Çünkü Kurdistan’da yaşadığımız kayyum rejiminin kendisi, Türkiye’nin her yerinden karşılaştığımız adil olmayan yargılama, kadınlara yönelik şiddet, ekolojik kırımın derinleşmesi ve rant politikalarının karşısında toplumun bütün paydalarına aynı tutumla yaklaştı. Devlet ve iktidar karşısında bütün toplum ötekileşmiş oldu. Bu ötekileştirme ortak mücadeleyi zorunlu hale getirmiş oldu. Geldiğimiz aşama da devlet hukuk açısından bütün mekanizmalarıyla şiddet üretip, bir suç iktidarı haline geldi. Bundan dolayı toplumun bu iktidarın değişmesi noktasında çok ciddi bir talebi var. Bu direnç ve kararlığı da Newroz alanlarında gördük.
- Kapatılma gibi ciddi bir risk taşıyan HDP, Yeşil Sol Parti ile seçime gireceğini ifade etti. Bu konudaki tutumunuz nedir?
Newroz alanlarında suç iktidarı haline gelen iktidarın değişmesi konusunda ciddi bir talep vardı. Bu direnç ve kararlılığı Newroz alanlarında gördük. Toplumun ortaya koyduğu değişim talebinin emekçisi olacağız. Bu ruhu 14 Mayıs’a taşıyacağız
Yeşil Sol Parti, HDP’nin bir bileşeni olarak faaliyetini yürütmektedir. HDP’nin kapatılma süreci sadece bugünkü bir süreç olarak görmüyoruz. Bu süreci siyasal bir süreç olarak görüyoruz. HDP şahsında açığa çıkan toplumsallaşan demokratik siyasetin sınırlandırılması ve bir yansıması olarak görüyoruz. Dolayısıyla bu saldırı sadece HDP’ye değil, HDP’nin tüm bileşenlerine ve demokratik siyasetin zeminine yapılan bir saldırıdır. Kürt siyaseti özelinde HDP aslında devletin ve iktidarın bu saldırıları karşısında nasıl önlem alması gerektiği konusunda çok ciddi bir siyasal serüveni var. Bu dönemde kapatma davasıyla karşımıza çıkan bu hukuki olmayan siyasal süreç karşısında hem HDP hem de bileşenleri yeni yollara ihtiyaç olduğu konusunda ciddi tartışmalar yürüttü. Bu anlamda HDP’nin kapatılması durumunda 6 milyonun üzerindeki seçmen iradesinin yansımaması karşısında Yeşil Sol Parti’nin seçime hazır hale getirilmesiydi. Bir buçuk yıldır hem demokratik siyasetin yaygınlaştırılması hem de hukuk kumpaslarına karşı demokratik bir siyaset yürüttük. Dün itibariyle hem MYK hem de PM’den bu yönde eğilimli bir karar vardı. Eş Genel Başkanı Mithat Sancar adres olarak Yeşil Sol Parti’yi gösterdi. Biz Yeşil Sol Parti olarak yasal ve örgütleme boyutuyla bu seçimin sorumluluğunu almaya hazırız. Bundan sonraki süreçte HDP ve Emek ve Özgürlük İttifakı ile bu seçimi karşılayacağız. Toplumun ortaya koyduğu değişim talebinin emekçisi olacağız.
- Emek ve Özgürlük İttifakı önceki gün yaptığı bir açıklama ile Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacaklarını ifade etti. Yayınlanan deklarasyonu ve bu tutumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seçim dönemine yönelik indirgenen sadece bu görüşmenin yapılıyor olması da Türkiye’de ki demokratik, toplumsal taleplere yeterli bir cevaba dönüşmüyor. İstiyoruz ki siyaset kendi kapsamında sürekli hale gelsin devamlılaşsın. Orada kıymetli olan şeylerden birisi de şu: HDP Türkiye’nin demokratikleşme sorununu, Kürt sorununu, kayyum rejimini, kadına yönelik şiddet gibi birçok temel başlıkla söz söylerken yalnız bırakılan bir parti. İlk defa Kılıçdaroğlu ile birlikte farklı bir siyasi temsil tarafında da Türkiye’nin sorunu olduğuna dair tespit duyduk. Bu önemli. Toplumda da yansımasının önemli olduğunu düşünüyoruz.
HDP seçime hazırlanırken Emek ve Özgürlük İttifakı ile Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ile ilgili bir yol haritası belirlemişti. Bu kişi değil ilke tartışması yürütüldü. Özünde, Türkiye’nin bütün sorunlarını gören bu sorunlar konusunda sorumluluk alan bir sisteme, cumhurbaşkanı adayına ihtiyaç olduğu söylemiştik. Ama bu iki kutuplu siyasetin HDP’yi görmezden gelmesi meselesi ara bir dönemden aslında bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmak gündemi demekti. Emek ve Özgürlük İttifakı siyasetinin dışında ama geldiğimiz aşamada tek adama rejimini değiştirilmesi, devrilmesi konusunda alınan kararlaşmalar bir aday çıkartmak yerine mevcut ilkeler bağlamında bu rejimin değiştirmek konusunda ısrar siyasetini sürdürmek olarak gözüktü. Bunun toplumda da anlamlı bir karşılığının olduğunu söylemek mümkün.
- Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz gün HDP’yi ziyaret etti. Kürt sorununun çözümü için Meclis’i işaret etti. Gerek Kürt Sorunu gerekse de Türkiye’deki demokrasi sorunu açısından sarf ettiği sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz Kürt sorununun çözümü konusunda bir müzakere sürecini hep birlikte deneyimledik. Hem 2013 yılında Amed Newrozu’nda Sayın Öcalan tarafından gönderilen deklarasyonunun okunmasıyla birlikte toplumda çok ciddi bir karşılık bulmuştu ve toplum aslında bu çözüm konusunda bugüne kadar heba edilen zamanı yeniden heba etmemesi için sorumluluk almaya da hazır olduğunu da ifade etmişti. Ama çözüm sürecinin bugün geldiğimiz aşamada belki tek tek açıklayamayız ama almak istediği sonuca erişmek istediği noktaya erişemedi. Meclis bu anlamda Kürt sorununun çözülmesi için araçlardan birisidir. Sadece oraya işaret etmek doğru olmaz diye düşünüyorum. Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorunu bugün Türkiye’nin demokratikleşmesi yönünde büyük bir engelse Türkiye’de hem ilgili muhatapların hem halkların hem Meclis’in bu sorunun çözümü konusunda irade koyabilecek her türlü kesimin siyasi organın anlayışın bu sürecinin içinde yer alması gerekiyor. Bir önceki dönem açısından es geçilen başlık buydu. Yani çözümün toplumsallaşması toplum ile beraber yürütülmesi meselesi ciddi eksiklikler yaşandı. Ben Amed Newrozu’nda da bu sorumluluğu tekrardan gördüğümüzü ifade etmek istiyorum. Bu sorun toplumun bütün kesimleri ile birlikte tartışılmalı, yürütülmelidir. Meclis bunun araçlarından biri ama tüm Türkiye’ye mal olacak bir çözüm tüm halkların tüm siyasi iradenin yürütmesi gereken bir süreçtir. Sadece tek bir siyasi iradeye bırakılarak bu sorun çözülmez. Temel bir sorun olduğu için Meclis araçlarından birisi ama bunu diğer kesimlerle yürütmek gerekir.
- Partinizin seçimlerdeki hedefi nedir? En az kaç vekil iddianız var, yüzde kaç oy oranı hedefiniz var?
Bu seçim çok kritik. 14 Mayıs’taki seçimler aslında ikinci yüzyılının da başlangıcıdır. Dolayısıyla ikinci yüzyılda kurucu olan irade dönemin belirleyicisi olacak. 3’üncü yolun başarısı için herkesi siyaseti bizimle örmeye davet ediyorum
Yeşil Sol Parti seçim çalışmaları bileşen olduğu HDP’nin içinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı ile yürütecek. Dolayısıyla çok avantajlıyız. Sahada birçok güç ve ittifak ile birlikte güçlü bir seçim çalışması yürüteceğiz. HDP’nin 7 Haziran 2015 yılındaki seçim başarısı hala bir rehber niteliğinde. Demokratik siyaset zemini açısından onu aşan bir başarı bugün çok çok mümkün. Belki bir sayı ile ifade etmek çok doğru olmaz ama AKP siyasal sonuçların Türkiye’deki antidemokratik, antihukuksal sistem açısından çok ciddi veriler sunmak ile birlikte doğruluğu konusunda ne yazık ki sakıncalarımız var. Hem Newroz alanına yansıyan genç kesim hem de iktidar karşıtı öfkesini biriktirilen bir gençlik kesimi var. En belirleyici olanlardan birinin bu olduğunu düşünüyoruz. Yüzde 15 gibi bir aralık gözükse de oy oranımız yüzde 20’yi aşkın toplumsal bir kesime hitap ettiğimizi biliyoruz. Geldiğimiz aşamada parlamento seçim sonuçları aslında seçimin kendisinden sonra çok kıymetli bir yerde duruyor.
Yani yeni dönemin yeni yüzyılın aslında orada güçlü bir iradenin olması çok kıymetli 100’e aşkın milletvekili ve yüzde 15’i aşan bir seçim başarısı hiç uzak değil. Halk bu konuda iradesini koydu biz de bu sürecin emekçisi olarak yürütmek istiyoruz.
- Seçmeninize mesajınız nedir?
Bu seçim çok kritik. 14 Mayıs’taki seçimler aslında bir anlamda 2. yüzyılının da başlangıcıdır. Dolayısıyla 2. yüzyılda kurucu olan irade bu dönem de ikinci yüzyılı da belirleyecek durumda. O yüzden biz toplumun bütün talepleri ile birlikte yer alabileceği bir siyaset mekanizmasının sözünün verdik. 3’ncü yol olarak tarif ettik bunu da. Bütün seçmenlerin bütün zorluk ve sıkıntılara rağmen sandık başına gitmelerini seçim güvenliği için en önemli şeyin bu olduğunu düşünüyoruz. Verdikleri oya sahip çıkmalarını ve dolayısıyla kendilerinin etkin olduğu siyaseti bizimle beraber örmelerini istiyoruz.