Parti Sözcüsü Ebru Günay, HDP’nin ittifak güçleri ile birlikte aday gösterme sürecini gazetemize anlattı
Hüseyin Kalkan
Altılı Masa, AKP-MHP iktidarına bir alternatif oluşturamadı. Ne muhalefetin birliğini sağlayabildi, ne de etkili bir muhalefet yürüttü. Tam da bu noktada HDP’den ezberleri bozan bir karar geldi. HDP ve Emek ve Özgürlük İttifakı seçime kendi adayı ile girmeye karar verdi. Bu karar bütün siyasi hesapları altüst etti ve gündemi belirledi. HDP Sözcüsü Ebru Günay ile aday çıkarma kararı başta olmak üzere kapatma davası, Hazine yardımının kesilmesini konuştuk. Günay aday gösterme konusunda kesin konuşuyor. Günay’a göre HDP ve ittifak güçleri hem ayrı aday gösterecek, hem de adayı ikinci tura kalacak. Günay, “Desteklenecekse HDP’nin adayı desteklenmeli” diyor.
- Önümüzdeki seçim nasıl bir seçim olacak?
2023 seçimi Türkiye’nin kader seçimi. Ya demokratik bir Türkiye’den yana tavır koyup, cumhuriyetin ikinci yüz yılında demokratik hak ve özgürlüklerin tanındığı, korunduğu bir yerden yürünecek, ya da daha faşizan bir rejimle yönetilecek. Kader seçimi denmesinin nedeni, tarihi seçim denmesinin nedeni tam da burada yatıyor. Şunu da kuvvetle vurgulamak gerekir ki bu seçime giderken çok eşitsiz koşullarda gidiyoruz. Bir tarafta devletin bütün imkanlarını kullanan Cumhur İttifakı var. Diğer yanda devletin her türlü baskı ve zor yöntemleri ile engellemeye çalıştığı Emek ve Özgürlük İttifakı var. AKP-MHP faşist iktidarı siyaseten karşısında duramadığı, siyaseten cevap veremediği, siyaseten diş geçiremediği başta HDP olmak üzere bütün muhalefeti baskı, zor ve gözaltına almakla engellemeye çalışıyor. Böylesi bir atmosferde seçime gidiyoruz. HDP ile ilgili son gelişmelerin hepsi bununla ilgili. Kapatma davası da bu eşitsiz gidilmek istenen seçimlerin bir ürünü, yine Hazine yardımının gasp edilmesi de AKP iktidarının meşru olmayan yöntemlerle almak istediği bu seçimle ilgilidir. Bunu böyle görmek lazım. AİHM’in dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili aldığı karar zaten buna işaret ediyor. AİHM kararında Anayasa’nın muhalefeti siyaset dışına itme amacı ile kullanıldığı belirtiyor. Bizim detaylı olarak söylediğimiz, açıkladığımız gerçekleri artık uluslararası hukuk mekanizmaları söylüyor. Partimize açılan kapatma davasındaki niyet de budur, Hazine yardımının kesilmesindeki niyet de budur, Kobani kumpas davasındaki niyet de budur. İktidarın küçük ortağının Anayasa Mahkemesi’ne verdiği açık talimatları var. Hazine yardımının kesilmesine dair açık talimatları var. Bahçeli “Anayasa Mahkemesi HDP’yi kapatmazsa, Anayasa Mahkemesi kapatılmalı”ya kadar vardırdı talimat ve tehditlerini. Cumhurbaşkanı hukuk danışmanı Mehmet Uçum da yaptığı açıklama da kapatma davasının ve Hazine yardımının kesilme kararının nasıl alındığını açıkça gösteriyor. Cumhurbaşkanı danışmanı “HDP kapatılacak” diyor. Kendini Anayasa Mahkemesi’nin yerine koyuyor, ya da AYM’ye talimat veriyor. Bir zaman kendisi kapatılma ile yüz yüze olan AKP, şimdi siyaseten baş edemediği HDP’yi kapatmak ile tehdit ediyor. Çünkü HDP’nin ve Kürt seçmenin 2023 seçimlerinde belirleyici güç olacağının farkında.
- Bu noktada iki sorum var. Hazine yardımı kesildiği için HDP’nin kapatılmasına kesin gözüyle bakabilir miyiz? İkincisi dava ile ilgili kararın seçim sonuna bırakılması için başvuruda bulundunuz, bu konudaki beklentiniz ne?
Bahçeli, eğer AYM, HDP’yi kapatmasa AYM kapatılmalı demişti. İktidar anayasasız bir düzen hedefliyor. Hiç kimse bunun bir hukuk süreci, anayasal süreç olduğunu söylemesin. HDP’nin kapatılacağı gün AKP’nin kaybettiğini ilan edeceği gün olur
Hazine yardımının kesilmesi şunu gösterdi; AYM siyasi baskılara karşı duramadı. AKP’nin, MHP’nin ve AKP etrafından kümelenmiş milliyetçi grupların kamuya açık dile getirdikleri ‘Hazine yardımını kesin!’ talimatına karşı duramadı. Kapatma davası iki yıldır sürüyor, savcı iki kez Hazine yardımının kesilmesini talep etti ve reddedildi. O günden bugüne değişen hiçbir şey yok. Yeni bir iddia yok, yeni bir delil yok. Sadece seçim tarihi yaklaştı ve HDP’nin eşit koşullarda yarışmasını istemiyorlar. İktidarın talimatı ile bu kararı aldılar. Hazine yardımının kesilmesi ve kapatma kararı birbirinin yerine ikame edilebilen kararlardır, kapatma davalarında. Ben bir hukukçu olarak söyleyeyim. Hazine yardımının kesilmesi -üstelik nitelikli çoğunluk aranmadan bu karar verildi, usul-esaslar ayaklar altına alınarak bu karar verildi- bu durum bizim nazarımızda nihai kararın deklaresiydi. İhsası reyi de aşan, AYM’nin kendi kuruluş esaslarını ihlal eden bir karardı. Burada başka bir tehlike daha var. İktidar tarafından anayasal düzen tehdit ediliyor. Bahçeli, eğer AYM, HDP’yi kapatmasa AYM kapatılmalı demişti. İktidar anayasasız bir düzen hedefliyor. Türkiye toplumunu bekleyen en büyük tehlike bu ve bunu HDP üzerinde yapıyor. HDP’ye saldırarak yapıyor.
Biz pazartesi günü kapatılma davasının seçimden sonra bırakılması için talepte bulunduk. Madem demokrasiden söz ediyorlar, madem özgürlükten söz ediyorlar. Bizim ile seçim sandığında eşit bir şekilde yarışmayı göze alsınlar. Başvurduk çünkü biz her koşulda anayasal haklarımıza sahip çıkacağız. 7 Haziran 2015’te iktidarın oyununu bozan bir HDP gerçeği var. Yine 2019 seçimlerinde stratejik tavrı ile stratejik tutumu ile bu iktidara kaybettiren bir HDP stratejik aklı var. İşte bundan korkuyor. Bunun intikamını alıyor. Hiç kimse bunun bir hukuk süreci olduğunu söylemesin, hiç kimse bunun anayasal bir süreç olduğunu söylemesin. Bütçe görüşmelerinde AKP temsilcileri savaş bütçesini savundular. Bir İHA’nın fiyatı bu kadardır, bir operasyonun maliyeti şudur diye konuştular. HDP’den kestikleri Hazine yardımını halkın yararına değil, savaş geliştirmeye harcayacak. HDP’den kestikleri Hazine yardımını ÖSO’ya verecekler. Kendi Saraylarına harcayacaklar. Bizim, HDP’ye yönelik saldırı Türkiye toplumunda zarar veriyor dediğimiz nokta tam da burası.
HDP’den kestikleri Hazine yardımını savaşa, ÖSO’ya verecekler, Saraylarına harcayacaklar. 7 Haziran’da, 2019 seçimlerinde iktidara kaybettiren bir HDP stratejik aklı var. İşte bundan korkuyorlar. Türkiye’de gerçek muhalefet partisi HDP’dir
- Kapatmaya karşı bir hazırlığınız var mı?
Bizim devraldığımız bir gelenek var. 40 yıllık bir mücadele deneyimi var. Bir tarafında Kürt halkının özgürlük mücadelesi diğer tarafında sol-sosyalist güçlerini mücadelesi. Bunların ortaklaştırdığı bir mücadele hattı var. Ve dönüp baktığımızda HEP ile birlikte Meclis’e girme süreci, sonrasında sürekli kapatılan partiler ama her kapatma ile birlikte daha güçlü bir şekilde daha da büyüyen, daha da güçlenen, toplumsal karşılığı daha da artan bir hareket var. Dolayısıyla haydi kapandı bu iş bitti diyen bir hareket yok karşılarında. Bizim için mücadele yeni başlıyordur. Bizim için bu iktidara kaybettirme süreci yeni başlıyordur. HDP’nin kapatılacağı gün AKP’nin kaybettiğini ilan edeceği gündür. Bu önemli bir hakikat çünkü Türkiye toplumu, HDP ruhunun, HDP fikriyatının Türkiye halklarına kazandırdığının farkında. Kendimiz sahada olduğumuz için çok iyi biliyoruz Türkiye toplumu yolsuzluğun, kayırmacılığın, yıkım politikasının, talanın farkında. Herkesin tahmin ettiğinden daha fazla toplum bunun farkında. Kendi ilkelerimiz ve kendi mücadele hattımız, geçmişten aldığımız dersler ve deneyimlerle kendi seçmenimizi seçeneksiz bırakmayız. Biz ikinci yüzü yılında cumhuriyeti demokratikleştirme kararlılığındayız. Biz demokratik bir ülke yaratma kararlılığındayız. Biz bu iktidara, bu faşizme kaybettirme kararlılığındayız. Biz barajları yıkarak geldik; AKP’nin hileleri, baskısı, zoru bizi yıldırmaz. Aksine mücadele azmimizi, kazanma hırsımızı büyütür. Biz değişime öncülük edeceğiz. Barışı kurmaya öncülük edeceğiz. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın yaptığı Kartal mitingi, İstanbul halkının ilgisi, katılma düzeyi bence bunun en somut örneğiydi.
- HDP ve Emek ve Özgürlük İttifakı ayrı aday gösterme noktasına nasıl geldi?
Hatırlarsanız eylül ayında bir deklarasyon açıkladık. Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tavrımızı ortaya koyduk ve ilkelerimizi açıkladık. Parlamento seçimlerine yaklaşımımızı ortaya koyduk. Dönüp baktığımızda Türkiye’nin üçüncü büyük partisini sanki yokmuş gibi davranan bir Türkiye siyaset var. Bu parti, 7 Haziran 2015’te, 2010 referandumunda, 19 Haziran 2019’daki yerel seçimlerde strateji aklı ve tavrı ile Türkiye’de dengeleri değiştirmiş Türkiye’nin üçüncü partisinde söz ediyoruz. Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, kendi cumhurbaşkanı adayımız için sürecin başladığını açıklamıştı. Bu çalışmalar bir yere kadar geldi. Bizim seçmenimizin iradesini görmeyen ve bunu hesaba katmayan hiçbir iradeyi biz de görmeyiz. Türkiye’de iki kutuplu bir siyaset hali oluşmuş. Bir tarafta Cumhur İttifakı, bir tarafta Millet İttifakı ve bunun etrafındaki bir Altılı Masa öyküsü. Ama bu Atılı Masa’nın iktidardan sadece nüans farkı var. İktidarın kendilerine belirlediği hamaset sınırlarını aşmayan bir muhalefet gerçeği var Türkiye’de. Türkiye’nin ihtiyacı böyle bir muhalefet hattı mı?
Türkiye’nin sorunlarına böyle çözüm bulmak mümkün değil. Kürt seçmeni, demokratik kamuoyu cumhuriyetin ikinci yüz yılına girerken, bu kadar tarihi bir süreçte, birbirinden sadece nüans farkı olan iki ittifak arasında tercih yapmak zorunda değil. Biz kendi üçüncü yol seçeneğimiz, Türkiye’nin sorunlarına çare üreten seçeneği her vesile ile ifade ettik. Cumhurbaşkanlığı seçimine kendi adayımızla girme kararımız, bunun bir kere daha deklare edilmesidir. Şunu gördük, birbirinden sadece nüans farkı olan kutuplarla Kürt sorunu çözülmeyecek, Türkiye’nin ekonomik sorunları çözülmeyecek, iktidarın savaş politikalarına son verilemeyecek, kadın katliamları durmayacak, kadın sorunu çözülmeyecek. Gençlerin gelecek kaygısı giderilemeyecek. Ben hep söylüyorum, bir kere daha söyleyeceğim. HDP seçmeni Türkiye’deki en stratejik akla sahip seçmendir. Sen bu seçmenin iradesini görmediğin yerde bu seçmen ‘ben kendi yolumda yürürüm’ der. HDP hiçbir zaman başka bir siyasetin tavrına, tutumuna eklemlenmedi. Bundan sonra da eklemlenmeyecek. HDP kurulduğu günden bugüne, devraldığı mirasın siyasi aklı ile her zaman oyun kurucu oldu.
- Aday göstermekle seçimde nasıl bir sonuç hedefliyorsunuz?
Biz ikinci tura kalmayı hedefliyoruz. Kendi adımızla ikinci tura kalıp, demokratik bir siyasi yarışı yürütmeyi hedefliyoruz. Adayımızı açıkladığımız günden itibaren bütün çabamız ikinci tura kalmak için çalışmak olacaktır. Bizim hedefimiz kendi adayımızla sonuna kadar gitmek ve kazanmak üzerine kurgulanmıştır. Çünkü biz Türkiye’nin temel sorunlarının kalıcı çözümünden yanayız. 2023 seçimlerindeki mesele isimlerin değişmesi değil. Bizim hedefimiz demokrasiyi kalıcılaştırmaktır, temel hak ve özgürlükleri kalıcılaştırmaktır, bizim hedefimiz kadınların taleplerine kalıcı çözümler bulmak, gençler için umutlu bir gelecek yaratmaktır. Aday belirleme sürecine bu saiklerle gittik ve bu süreçteki çalışmalarımızı bunun üzerinde yürütmeye devam ediyoruz.
Desteklenmesi gerekiyorsa HDP adayı desteklenmeli. HDP seçmeni Türkiye’deki en stratejik akla sahip seçmendir. Sen bu iradeyi görmezsen bu seçmen ‘Kendi yolumda yürürüm’ der. Aday belirlemede sona yaklaştık. Bizi izlemeye devam edin!
- Aday olarak üzerinde durduğunuz isimler var mı? Bu aday bir kadın olabilir mi?
İlgili komisyonumuz bu konuda çalışmaları yürütüyor. Bu çalışmaların son yaklaştığını söyleyebilirim. Bizi izlemeye devam edin diyorum.
- Altılı Masa ile hala adaylık konusunda hala bir anlaşma ihtimali var mı?
Biz kendi adayımız ile yol yürüme kararlılığındayız. Şu anda partimizin gündemi güçlü bir aday belirleyip bunun etrafından, zaten başlattığımız seçim çalışmalarını daha güçlü bir şekilde yürütmek.
Aday göstermenin coşkusu
Ebru Günay, HDP’nin aday gösterme kararını eleştiren bazı çevrelerin tutumuna çok şaşırdığını söylüyor. Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin neden her zaman destekler konumda olması gerektiğini anlamadığını belirtiyor. AKP ile işbirliği iddialarına ‘Pes artık’ diyor.
Her gün HDP’ye karşı yürütülen operasyonlardan örnekler sayıyor. Günay’ın bu konuda söyledikleri şöyle: “Artık pes diyorum. HDP, AKP iktidarı ile bulunduğu her zeminde mücadele eden, AKP’ye kaybettirmeyi esas alan bir partidir. Bunu söylemek bile fazladır. Böyle bir partiye kalkıp bunu söyleyenlere söyleyecek bir söz bulamıyorum. Hazine yardımına bloke konulan biziz, katılma tehlikesi ile karşı karşıya olan biziz, eş başkanlarımız, yöneticilerimiz, milletvekillerimiz tutuklandı, her gün siyasi soykırım operasyonuna maruz kalan biziz. Bunun talimatını da AKP-MHP iktidarı veriyor. Her türlü saldırı konseptinin altında imzası olan bir iktidar var karşımızda. Ve bütün gücünü bu iktidara karşı mücadeleye göre konumlandırmış bir parti var karşınızda. Şunu sormak lazım, kendisine muhalefetim diyen partiler neden HDP ile yan yana gelmekten kaçınıyor. Mesela bizim adayımız ikinci tura kalırsa bu muhalefet ne yapacak. Türkiye’nin üçüncü büyük partisi neden sürekli destekleyen konumda olsun. Biz Türkiye’nin üçüncü büyük partisiyiz. Dolayısıyla kimsenin siyasetine eklemlenmeyiz. Kuruluş ruh ile, aklı ile, mücadele geleneği ile Türkiye’de gerçek muhalefet HDP’dir. Desteklenmesi gerekiyorsa HDP adayı desteklenmeli. HDP’nin gücünü görmezden gelen bir siyasi akla vereceğimiz bir kredi kalmadı artık. Ben iki gün önce Mardin’deydim. Herkes aday çıkardığımız için çok memnun. Bir sonraki gün Diyarbakır’da il kongremize katıldım. Herkes aday gösterme kararının coşkusu ve moralini yaşıyordu. Kimse bunu görmezden gelemez.”