HDP, kapatılma davasına karşı AYM’ye sunduğu 228 sayfalık savunmada, söz konusu iddianameye dayanarak kapatma kararı verilmesi halinde tüm Anayasal hükümlerin ihlalinin oluşacağını kaydetti
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ve “HDP’yi savunuyoruz” hukuk ekibi, partinin kapatılmasına yönelik açılan davaya karşı hazırladıkları esasa ilişkin savunmayı 19 Nisan’da AYM sundu. Yaklaşık 3 aylık çalışmanın ardından hazırlanan esasa ilişkin savunma 228 sayfadan oluştu. İddianamedeki suçlamalara karşı tek tek yanıtların yer aldığı savunma iki bölümden oluştu. Birinci bölümü “İddianamede HDP’ye Yöneltilen Gerçek Dışı İthamlara Yanıtlarımız”, ikinci bölüm ise “İddianamede Odak Olma İddiasının Dayandırıldığı Eylem Ve Davranışlar Hakkında Yanıtlarımız” başlığı altında sıralandı.
Belediyecilik anlayışı
Savunmanın birinci bölümünde, “DTK/BDP/DBP/HDK/HDP geçişkenliği ve paydaşlığı iddiaları hakkında verilen yanıtlarda tek tek partiler anlatıldı. HDP’nin belediyecilik anlayışına dair iddialara ilişkin yanıtların da yer aldığı savunmada, “Başsavcılığın HDP üyesi olmayan belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin fiillerini iddianame kapsamına alması hukuka aykırıdır. HDP’li belediye başkanları ve meclis üyeleri hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar hukuki değildir. HDP’li belediye başkanları ve meclis üyeleri 2019 yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’na kaybettirdiği için cezalandırılmaktadır. HDP’li belediye başkanlarına ve meclis üyelerine mazbatalarının verilmemesi hukuka aykırıdır. HDP’li belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmaları ve yerlerine kayyım atanması hukuka aykırıdır” denildi. HDP’nin yerel yönetim politikalarının demokrasinin gelişmesine hizmet ettiği vurgulanan savunmada, yerel yönetimlerin, ekoloji, toplumsal ekonomi, kadın, kentsel, sosyal yaşam, toplumsal sağlık ve kültürel çalışmaları tek tek sıralandı.
Kobanê eylemleri
Savunmanın geniş bir bölümü ise partinin kadın mücadelesi, eşbaşkanlık sistemine yönelik iddialara verilen yanıtlardan oluştu. Bu bölümde, “Kadınların mücadele tarihi, Kürt kadın hareketi, kadınların barış mücadelesi, IŞİD ve kadın katliamlarına karşı HDP kadın meclislerinin rolü ve önemi” anlatıldı. Savunmada, 6-8 Ekim 2014 yılında İŞİD’in Kobanê’ye saldırıları karşısında gerçekleştirilen eylemlere dair iddialara da yanıt verildi. Kobanê eylemlerinin arka planı anlatılarak HDP’nin o döneme dair verdiği araştırma ve soru önergeleri hatırlatıldı.
İtirafçı beyanları
Açık, gizli tanık ve itirafçılardan alınan beyanlara dair de değerlendirmenin yer aldığı savunmada, söz konusu beyanların tamamının HDP’ye tebliğ edilmediği ve bu durumun adil yargılama hakkını ihlal ettiğinin altı çizildi. İddianamede yer alan tanık ve itirafçı beyanlarının kolluk tarafından alındığı ve bilgi alma tutanağı mahiyetinde olduğu delil değerinin olmadığını aktarıldı. Ayrıca söz konusu beyanların doğruluğunun araştırılmadığı da belirtildi.
Siyaset yasağı
Savunmanın ikinci bölümünde ise siyaset yasağı istenen 451 siyasetçi hakkındaki iddialara dair yanıtlar yer aldı. Bu kısımda, “Siyaset yasağı istenen 451 kişi arasında hakkındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile mahkûmiyet kararları HDP üyesi olmadan veya HDP kurulmadan öncesine ait olanlar vardır. Siyaset yasağı istenen 451 siyasetçi hakkındaki fezlekeler ile devam eden soruşturma, kovuşturmalar ve HDP’nin tüzel kişiliği arasında bir bağ kurulmadığı/kurulamadığından bu iddialar HDP’nin kapatma gerekçesi yapılamaz” şeklinde belirtildi.
Dava reddedilmeli
Savunmanın devamında şöyle denildi: “HDP’nin kapatılması ya da farklı bir yaptırıma maruz bırakılması acil bir sosyal ihtiyaca dayanmadığı gibi demokratik bir toplumda gerekli, zorunlu ve orantılı bir tedbir olmayacaktır. Eğer Yüksek mahkeme bu iddianameye dayanarak HDP’yi kapatmaya karar verirse bunun, Türkiye’nin AİHM’den ve uluslararası hukuktan doğan sorumluluklarına aykırı olacağı, aynı zamanda ön ve esas savunma metinlerimizin tamamında anlattığımız gerekçelerle adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, ayrımcılık yasağı, serbest seçim hakkı dolayısıyla Sözleşmenin 6, 10, 11, 14, 18 ile Ek 1 Nolu Protokolün 3. maddelerinin ve sayılan hakları Anayasada koruma altına alan tüm Anayasal hükümlerin ihlalini oluşturacağı aşikârdır. Tüm bu nedenlerle davanın derhal ret edilmesi gerekmektedir.”
Zemo Ağgöz / Ankara – MA