Kimyasala karşı yapılan yürüyüş sırasında gözaltına alınıp, ev hapsi verilen HDP Kadıköy İlçe Eşbaşkanı Koray Türkay, HDP’nin söz söyleme gücünün kırılmak istendiğine vurgu yaptı
Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarında kimyasal silah kullanılmasına karşı 6 Kasım’da Taksim ve Silopi’de kitlesel yürüyüşler yapıldı.
HDP, DBP, HDK ve Birleşik Mücadele Güçleri’nin (BMG) öncülüğünde Taksim’de yapılan yürüyüşe saldırı olurken, 100’ü aşkın yurttaş gözaltına alındı. Onlardan biri de işkence gözaltına alınan HDP Kadıköy İlçe Eşbaşkanı Koray Türkay oldu. Türkay, 4 gün gözaltında tutulduktan sonra ev hapsi ile serbest bırakıldı.
Özel olarak hedef seçiyorlar
MA’dan Mehmet Aslan’a konuşan Türkay, iktidara ve uygulamalarına karşı en güçlü tepkiyi ise HDP’nin verdiğini işaret ederek bu yüzden kendileri ve partilerine dönük “özel” uygulamalar olduğuna dikkat çekti.
Kendilerine dönük şiddete başat rol oynayan aktörlerin olduğunu ifade eden Türkay, Kadıköy İlçe Emniyet Müdürü Ayhan Karaduman’ın ve Güvenlik Şube Müdürü Muhammet Hanifi Zengin’e işaret etti. Türkay, “Bu kişiler bütün demokratik eylemlere şiddetli bir şekilde saldırı uyguluyorlar. Sokaktan çekilmeyen HDP’yi ve diğer demokratik kitle örgütlerinin ısrarı karşısında şiddeti yükseltmeye çalışıyorlar. Emniyetin ve bu iktidarın da ortaya koymaya çalıştığı şey bu ısrarı kırmaya çalışmaktır. Bu ısrarı kırarak, hegemonyasını tam anlamıyla ortaya koymak istiyor” diye kaydetti.
Suç unsuru yaratmak istediler
HPG’nin kimyasal kullanımına dair yayınladığı görüntülere işaret eden Türkay, bu durumun araştırılması talebiyle 6 Kasım’da yaptıkları eylem öncesi gözaltına alındığını belirterek, iktidarın bu konuda söz söylemeyi dahi engellediğini dile getirdi. Bu durumun kimyasal silah kullanıldığının kanıtı olduğuna dikkat çeken Türkay gözaltına alınmasına dair ise, “Emniyete 4 polis tarafından gayri resmi sorguya tabi tutuldum. Bu bir ajanlaştırma faaliyetiydi. Bu başarılmadığı için suç unsuru yaratılmaya çalışıldı. Psikolojik bir savaş operasyonu durumu ile karşı karşıya kaldım” dedi.
Savaşın sürmesini istiyorlar
Dosyada gizlilik kararı olduğunu da paylaşan Türkay, katıldığı eylem ve etkinlikler yanı sıra özellikle sanal medyada kimyasal kullanımına dair yaptığı paylaşımlar üzerinden suçlandığını kaydetti. Türkay, aynı zamanda katıldığı TV’lerde sarf ettiği sözler ve verdiği röportajların da dosyada yer aldığını belirtti. Fikirleri nedeniyle emniyete “örgüte üye olmak” ile suçladığını belirten Türkay, daha sonra savcının “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklama talep ettiğini belirtti. Türkay, “Onları rahatsız eden şey Zap’ta askerlerin öldürülmesine dair videolardı. Videoyu, ‘TSK ve iktidar Zap’ta asker ölümlerini gizliyor’ şeklide açıklama ile yayınlamıştım. Dosyada ilk başta önüme bu konuldu. İki taraftan da ölümlerin sona ermesine yönelik bir çağrıydı. Bu savaşın devam etmesini isteyen kesim, bu paylaşımların yapılmasını istemiyor. Bu yönüyle barışı istemeyen tarafa bir şekliyle yüklenmemiz gerekiyor” dedi.
Savaşın ekonomiyle ilgisi var
İktidarın savaş politikaları dışında bir vaadinin olmadığını dile getiren Türkay, “En son bütçe görüşmelerinde savaşa milyarlarca ayrıldı. Savaş politikalarına ve baronlarına para aktarılıyor. 600 milyar TL’ye yakın para bu gün tarıma destek olarak aktarılsa gıda fiyatlarının bu hale gelmeyeceğini biliyoruz. Bu nedenle savaşın ekonomi ile alakası var” şeklinde konuştu.
Doğa ve insanların katledildiğini ve bu durumun SİHA, İHA ve çeşitli savaş araçları ile yapıldığını ayrıca bu araçların sürekli topluma gösterildiğini ve topluma bu durum ve araçlardan memnun olması gerektiğinin tembihlendiği ifade eden Türkay, kendisine işkence uygulayan polise seslenerek, “İktidarın sopasını salarken iki kere düşünün. Erdoğan’ın kaçarken ki uçağında size boş koltuk olmayabilir. Bunun onlarca örneği var. Ayrıca yargı düzleminde bu işkenceyi koruyan ve davam etmesini de sağlayan yargı mensuplarının da aynı eksende soruşturulacağını da bilmek gerekiyor” dedi.
İSTANBUL