TTB’de Onur Hamzaoğlu için düzenlenen toplantıda konuşan HDP milletvekili Ahmet Şık, otoriter rejimlerde yaşananların Türkiye’de de yaşandığını belirterek, “Yargı mensuplarını, medyayı ve siyaseti haysiyetli olmaya davet ediyorum” dedi. CHP’li İbrahim Kaboğlu ise “Barış talebi suç değil” diyerek Hamzaoğlu’nun serbest bırakılmasını istedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu’nun tutuklu yargılandığı davanın duruşması 19 Temmuz’da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, Türk Tabipler Birliği’nde (TTB) basın toplantısı düzenledi.
‘Barış halk sağlığı için gerekli’
TTB Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz yaptığı konuşmada, “Yaklaşık 6 aydır tutuklu olan Hamzaoğlu’nu sahiplendiğimizi bir kez daha ilan ediyor ve bu haftayı Onur Hamzaoğlu’na özgürlük haftası olarak ilan ediyoruz. Hamzaoğlu sıradan biri değil, halk sağlığını esas almış bir doktur. Onur Hamzaoğlu demokrasi mücadelesinin içerisinde ise bir tarafında mutlaka halk sağlığı söz konusudur. Eğer Onur Hamzaoğlu barış diyorsa savaşın halk sağlığı ile ilgili bir durumdur ve barış halk sağlığı için gereklidir” dedi.
‘Barış talebi suç değil’
Ardından söz alan CHP Milletvekili İbrahim Kaboğlu, şunları söyledi: “Üniversitede genç meslektaşlarım yakınırlardı, ‘Kimse bizi takdir etmiyor’ derlerdi. ‘Bilimsel araştırma takdir için yapılmaz’ derdim. Bilimsel araştırma yaptık diye birlilerinin bizi cezalandırmaması önemli derdim. Bu görüşüm zaman içerisinde farklı şekilde kanıtlandı. Bunun en tipik örneği sevgili Onur Hamzaoğlu’dur. Onur Hamzaoğlu dendiği zaman Dilovası akla gelir. Onur Hamzaoğlu Dilovası raporunu hazırlayarak, mesleğinin gereklerini yerine getiren kişi olarak karşımıza çıkıyor. Üniversitelerde görevini yapmamak soruşturma konusu oluşturmuyor ancak görevini yapmak soruşturma konusu oluyor. İlk Kocaeli’nde barış imzacıları gözaltına alınmıştı ve sonra bu olağanlaşmıştı. 15 Temmuz’a gelindi ve OHAL KHK’leri ilan edildi. 1 Eylül 2016’dan itibaren anayasal kavramlar çarpıtıldı. Üniversitelerde anayasal derslerinde MGK karar merci değildir. KHK’leri anayasaya aykırı bir biçimde çıkarmaya karar kılmış iseniz bunları yürürlüğe koymaktan da geri durmazsınız. Ben ve benim gibi binlerce insan anayasaya aykırı, hukuken yok hükmünde olan kararnamelere mahkûm edildik. Üniversiteden ihraç edilen, gözaltına alınan gibi deyimler bunların vahametini indirgeyen bir yaklaşımı sergiliyor. Barış talebi suç değil.”
‘Liyakat değil biat’
HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ise, Türkiye yargısı konusunda CHP’li Kaboğlu gibi düşünmediğini belirterek, şöyle devam etti: “Çünkü liyakatin değil biatın, hakikatin değil yalanın hüküm sürdüğü rejimlerde yani faşizmlerde, otoriter rejimlerde, diktatörlüklerde her ne yaşanıyorsa Türkiye’de yaşanan bundan ibarettir. Bugün Onur Hamzaoğlu ve diğer arkadaşlarımızın başına gelenler tekil bir örnek ama bugün bunu çok genişletmek mümkün. Seçilmiş vekillerin tutuklanıp, yargılanması arasında zerrece bir fark yok ya da Boğaziçi Üniversite’sinden ODTÜ’ye kadar uzanan her yerde kendi fikirlerini, rejiminin uygulamalarına itiraz eden muhalif söyleme sahip öğrenci kardeşlerimizin tutuklanması, gazetecilerin hapse atılması arasında hiçbir fark yok. Totalinde biat ve yalanla iktidarını sürdürmeye çalışan ağır bir otoriterliğin kendisini var kılmak için geliştirdiği bir mücadele ve doğal olarak da hedefine her zaman muhalifleri koyuyor. Bu geçmişte de böyleydi. Şimdi daha da ağırlaştığı bir gerçek”
‘Vicdanını kaybeden insanda haysiyet olmaz’
Hamzaoğlu’nun söyleşisine atıfta bulunan Şık, “Birileri diyor ki topluma, diğer kurum ve kuruluşlara had bildirmek için, korkuyu ve ibret dalgasını büyütmek için birilerinin tutuklanması gerekiyor. Bu bildiriden yola çıkarak da Onur Hamzaoğlu ve arkadaşları tutuklandı. Onur hocanın söyleşisinde haysiyet konusu benim için takıntı konusu. Bu insanlar aynaya hiç mi bakmıyor? O yargı mensuplarından bahsediyorum. Çocuklarına iyi insan olmayı nasıl öğretiyorlar? Kendiyle hiç mi yüzleşmiyorlar? Sadece kendileri gibi insanlarla mı bir araya geliyorlar? Sadece onlarla mı sosyalleşiyorlar? Gece ya da gündüz başını yastığa koyduğunda nasıl uyuyabiliyorlar? Ama en önemlisi haysiyetsiz bir biçimde nasıl yaşamaya devam ediyorlar? Bu ülkenin aklını kaybettiğinden emindim ama vicdanını da kaybetti. Vicdanını kaybeden insanda haysiyet olmaz. Ben yargı mensuplarını, medyayı ve elbette siyaseti haysiyetli olmaya davet ediyorum. Haysiyetli olursalar zaten bu berbat süreci daha kolay atlatacağız.”
Kaynak: MA