ABD’nin Suriye’den çekilme kararı vermesinin ardından yaşanan gelişmeleri değerlendiren HDP’li Özsoy, ABD ile Rusya arasında gidip gelen Türkiye’nin kafasındaki ‘güvenli bölge’ planının tutmayacağını belirterek, Kürtlerin diplomaside ellerini biraz daha hızlandırmaları gerektiğini vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın 20 Aralık’ta IŞİD’e karşı “zafer” ilan ederek Suriye’den çekileceğini söylemesi sonrası Türkiye de, ABD’nin boşaltacağı alanları doldurma arayışına girdi. ABD’nin söz konusu kararı sadece uluslararası alanda değil ABD iç kamuoyu ve siyaset çevrelerinde de önemli tepkilere neden oldu. Başta Cumhuriyetçiler olmak üzere önemli bir senato kesimi bu duruma tepki gösterirken, Savunma Bakanı James Mattis, istifa etti. Yine uluslararası basın, Türkiye’nin IŞİD ile mücadele etme görevini üstlenecek yeterlilikte olmadığı ve Türkiye’nin önceliğinin her zaman IŞİD karşıtı Kürt güçlerini hedef almak olduğunun altını çizdi. Trump’ın söz konusu kararından vazgeçmesi için yoğun baskı yapıldı.
Çekilme kararı, daha sonraki günlerde farklı boyut kazandı. Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın Ortadoğu ziyareti kapsamında geldiği İsrail’de “ABD askerleri, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtleri korumaya yönelik bir anlaşma olmadan çekilmeyecek” açıklaması yaptı. ABD’nin ”Kürtler korunacak” mesajının aksine başta Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidar kanadı YPG’yi kast ederek, “Terör gruplarına karşı” mücadelede uzlaşmaya gidilmeyeceği ve operasyon hazırlıklarının sürdüğü yönünde açıklama yaptı.
Trump’ın son olarak yine sosyal medya üzerinden “Biz Suriye’den çekildikten sonra Kürtlere saldırırlarsa, Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederiz. 20 millik (32 km) güvenli bölge kuracağız. Aynı şekilde Kürtlerin de Türkiye’yi provoke etmesini istemiyoruz” açıklaması tartışılmaya devam ediyor.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, ABD’nin çekilme kararı başta olmak üzere Suriye’ye dair yaşanan gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Selman Güzelyüz’e değerlendirdi.
Karardan sonra Trump’a baskı
ABD’nin Suriye’den çekilme kararının hesapsız alındığını ve hem Washington hem de diğer ülkelerin bu anlamda kaygılarını dile getirdiklerini söyleyen Özsoy, şunları dile getirdi: ”Bu kaygılardan bir tanesi de ‘Türkler Kürtlere saldırabilir’ şeklindeydi. İşin doğrusu batı kamuoyunda özellikle de ABD basınında Kürtlere karşı muazzam bir sempati durumu oluştu. Trump’a çok ciddi yüklendiler. Belli ki Trump daha önce hesaplamadan yaptığı kalkışmaya yönelik bir takım girişimler yapıyor. Biliyorsunuz Bolton, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile birlikte Türkiye’ye geldi. Beyaz Saray ve dış işlerinde bir takım görüşmeler var. Ama belli ki çekilme kararından hoşnut olmayan kesimler, Trump üzerinde önemli bir baskı kurmuş ve Trump bu baskılar sonucunda Türkiye’ye yönelik böylesi bir açıklama yaptı.”
‘Türkiye’nin planladığı güvenli bölge planı tutmayacak’
Suriye sınırında “Güvenli bölge” kurulacağı yönünde yapılan açıklamaları da hatırlatan Özsoy, ”Şimdi Türkiye eskiden beri ‘tampon bölge oluşturulsun’ diyordu. Ama Türkiye’nin tampon bölgeden kastı Afrin’den Irak sınırına kadar bütün Rojava ile Türkiye arasındaki sınıra 25-30 km içeri girerek, orayı komple işgal ederek bir tampon bölge oluşturma planıdır” dedi. ”Ancak görünen o ki, Türkiye’nin planladığı tampon bölge planı tutmayacak” diyen, Özsoy, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Çünkü ABD çekildiği zaman o sınır bölgelerine Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden kimi güvenlik güçlerinin oraya konuşlandırılması şeklinde bir öneri taslağı vardı. Doğrusu Türkiye’nin işgalindense bazı Arap güçlerin o bölgelere yerleşmesi konusuna Esad da olumlu baktı.”
‘Çamura batmış vaziyette’
Türkiye’nin Suriye’de uyguladığı çift başlı politikadan kaynaklı her iki küresel güç olan Rusya ve ABD’yi zorlayan bir noktaya geldiğini aktaran Özsoy’a göre, Türkiye Suriye’de çamura batmış vaziyette. Özsoy, Suriye’de tüm politikaları iflas eden Erdoğan’ın Moskova ile ABD arasındaki gerilimleri dengeleyerek mesafe almaya çalıştığını, Kuzey ve Doğu Suriye’ye operasyonun diplomatik çerçevesini oluşturmayı amaçladığını söyledi. Özsoy, gelinen vaziyete planlanan operasyonun çerçevesinin hala oluşturulamadığının da altını çizdi.
‘Çok sert müzakere dönemi’
Trump’ın verdiği ilk karardan sonraki boşluğu doldurmaya çalışan çok fazla güç olduğuna dikkat çeken Özsoy, “Bu sebeple Trump’ın aldığı kararın olduğu gibi uygulanacağı görünmüyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönem, çok sert müzakerelerin olacağı bir dönem olacak. Türkiye eğer karambolden de faydalanıp Rojava’ya girmeye çalışırsa, Suriye denklemini çok fazla karmaşıklaştıracak ve batının orada kalması için çok daha güçlü bir zemin olacak. Yani öyle bir durumda ABD’nin geri çekilmesi ve çıkıp gitmesi o kadar mümkün görünmeyecektir” diye konuştu.
Küreselleşen ‘Kürt sorunu’
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Biz hiçbir zaman dışarıda da içeride de Kürt düşmanlığı yapmıyoruz” söylemini hatırlatan Özsoy, “Devlet aklı Kürtleri yok etmek üzerine kodlandı” dedi. Özsoy, ”Artık kocaman bir Kürt meselesi var. Hem bölgede hem de dünyada Kürtler var. Düşünün ki artık ABD, Rusya Türkiye İran herkes Kürt sorunun içine girmiş. Ama asıl mesele; Türkiye’nin kendi sınırları içerisindeki kocaman bir Kürt meselesine ne yapacağını bilememe sorunu” sözlerini kaydetti.
‘Kürtler, diplomaside ellerini hızlandırmalı’
”Kürtlerinki bir varlık yokluk meselesidir” ifadesini kullanan Özsoy, bu kadar saldırı karşısında da Kürtlerin esnek bir takım taktiklerle yeni ittifaklar bularak Ortadoğu’da ilerleyeceklerini söyledi. Kürtlerin ellerini biraz hızlı tutmaları gerektiğini vurgulayan Özsoy, sözlerini şöyle tamamladı: ”Çünkü zaman çok önemlidir. Bunu Afrin meselesini referans alarak söylüyorum. O dönemde bazı müzakereler için geç kalınmıştı. Ama en seri şekilde müzakerelerini yürütüp ittifaklarını güçlendirip, hem yerelde hem diplomatik alanda hem de diğer Kürtler ile birlikte bu durumu bir fırsata dönüştürebilirler. Tehlikeler var kriz çok büyük ama Kürtler için fırsatlar da var. Sadece sahada olmak, savaşta başarılı olmak değil, aynı zamanda bu işin diplomasisinde de başarılı olmak lazım. Yani sahada kazandığınızı masada kaybetmemek için biraz daha çalışmaya ihtiyaç var.”