AKP-MHP iktidarına seslenen HDP Sözcüsü Günay, ‘Türkiye’yi soktuğunuz derin krizlere dair gerçekten bir çözüm yolu bulmak istiyorsanız erken seçim kararı alın’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, gündeme ilişkin partinin Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Partisinin Diyarbakır İl Örgütü ve Yenişehir İlçe Örgütü binalarına dün düzenlenen baskınlarıyla konuşmasına başlayan Günay, “İktidar demokratik siyasete karşı suç işlemeye devam ediyor. Eğer hala öğrenemedilerse biz yeniden dile getirelim, bu siyasi operasyonlarla, uydurma gerekçeler ve yalan yanlış beyanlarla aramızdan tek bir kişiyi mücadeleden geri bırakamayacaksınız. İktidarın ne siyasi komploları ne de faşizmi, HDP’nin sesini kesemeyecek, hakikatin sesinin halkımıza ulaşmasını engelleyemeyecektir” ifadelerini kullandı.
Dip krize doğru
Meclis’e gelen 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’ne ilişkin konuşan Günay, “Damat Bakan ‘pozitif ayrışıyoruz’ dedikçe, Türkiye ekonomisi dip krize doğru hızla yol alıyor. İşsizlik almış başını gidiyor. Her iki kişiden biri istihdam dışında. DİSK-AR’a göre, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 27,3 olarak gerçekleşmiştir. İstihdam bir yılda 1 milyon 254 bin kişi azalmıştır. İstihdam oranı yüzde 43,5’e gerilemiştir. İş başında olanların sayısı son bir yılda 1 milyon 333 bin kişi azalmıştır. Ümitsiz işsizlerin sayısı bir yılda 614 binden 1 milyon 335 bine yükselmiştir. Kadın iş gücü yüzde 7,5, kadın istihdamı yüzde 6,3 azalmıştır. Türkiye’de 18 milyon insan yoksulluk sınırı altında, 20 milyon insan yoksulluk tehdidi altında yaşamaktadır. Yani Türkiye’de yaşayan her iki kişiden birinin gündemi yoksulluktur” dedi.
İşsiz kalıyoruz, yoksullaşıyoruz
Esnafın halinin perişan olduğunu söyleyen Günay, şöyle devam etti: İşsizler ve yoksulları toplasak geriye bir tek Saray rejimi ve yandaşları kalıyor. Son bir buçuk yılda 161 bin esnaf kepenk indirdi. Her bir esnafı ailesi ile hesapladığımızda sırf esnaflar içinde beş milyona yakın insan açlık ve yoksulluk tehdidi altına girdi. İktidar her kapıya icra memurları gönderiyor. İşsiz kalıyoruz, yoksullaşıyoruz, kepenk indiriyoruz. Peki, iktidar ne yapıyor? İcra memurlarını kapımıza gönderiyor. Hem işsiz ve yoksul bırakıyorlar hem de icra takibi yapıyorlar. Son 5 yıl içinde bankalar tarafından takibe alınan ve halen borcu devam eden icralık vatandaş sayısı ağustos ayı itibarıyla 3 milyon 489 bin 933 kişi oldu.
Mermi fiyatlarını sordular
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin daha önceki açıklamalarını dair “açız diyenlere mermi fiyatlarını sordular” diyen, “Karşılığında tanzim kuyrukları ve askıda ekmek vermeye çalıştılar. Bize barışın ve demokrasinin filmini çekersiniz diyenler, bu halka yoksulluğun ve iflasların kan dolu senaryosunu dayattılar. Hukukun üstünlüğünü, barış arayışlarını ve demokrasiyi askıya alanlar, şimdi ekmeği askıya asarak kurtulmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
Günay, şunları söyledi: Geçen gün sosyal medyada ‘sen kimsin?’ diye soranlara buradan diyoruz ki. Bizler ekmeğe muhtaç olanlarız. Siftah yapmadığımız için evimize rızkımızı götüremeyenleriz. En iyi üniversitelerden mezun olup işsiz kalanlarız. Her gün emeği sömürülen ve işsizlik sorununu en derinden yaşayan kadınlarız. Ürünü tarlada kalan çiftçileriz. Maaşı bir haftada tükenen emeklileriz. Ama biz aynı zamanda Türkiye’nin demokratik geleceğiyiz. Türkiye halklarını bu felaket tablosundan kurtaracak, hakça dağıtım ve eşitlikçi-adaletli bir ekonomiyi hep birlikte var edeceğiz.
Ya istifa edin ya da
AKP/MHP iktidarının ülkeyi yönetemediğini ifade eden Günay, “Pandemi ile birlikte çöken eğitim sistemleri, eğitimdeki fırsat eşitsizliği ve bir çok sorunun ayyuka çıkması ile birlikte bir ‘suni gündem’ yaratması gerekiyor. Yaratırken de bir taşla birkaç kuş vurmayı hedefliyor. Kendi plan projelerini hayata geçirmek bunlardan biri. 18 yıllık iktidarlarında eğitimde denemedikleri sistem ve reform kalmadı ama hala topyekûn bir reformdan bahsediyorlar. Eğitim sistemi istediğiniz zaman üzerinde bir şeyler deneyeceğiniz bir kobay değildir. Yaptığınız değişiklikler milyonlarca gencin hayatını etkiliyor. Eğitim sistemi dahil bir çok alanda Türkiye’yi soktuğunuz derin krizlere dair gerçekten bir çözüm yolu bulmak istiyorsanız eğer, ya istifa edin ya da yönetemediğinizi kabullenip erken seçim kararı alın. Türkiye halkları sizden bunu bekliyor ve istiyor” dedi.
Günay’ın değindiği diğer başlıklar şöyle:
Askıda ekmek olayı
Hukukun üstünlüğünü, barış arayışlarını ve demokrasiyi askıya alanlar, şimdi ekmeği askıya asarak kurtulmaya çalışıyorlar. Geçen gün sosyal medyada ‘sen kimsin?’ diye soranlara biz de buradan diyoruz ki. Bizler ekmeğe muhtaç olanlarız. Siftah yapmadığımız için evimize rızkımızı götüremeyenleriz. En iyi üniversitelerden mezun olup işsiz kalanlarız. Her gün emeği sömürülen ve işsizlik sorununu en derinden yaşayan kadınlarız. Ürünü tarlada kalan çiftçileriz. Maaşı bir haftada tükenen emeklileriz. Ama biz aynı zamanda Türkiye’nin demokratik geleceğiyiz. Türkiye halklarını bu felaket tablosundan kurtaracak, hakça dağıtım ve eşitlikçi-adaletli bir ekonomiyi hep birlikte var edeceğiz.
Bütçe açığı 240 Milyar TL
AKP iktidarının sunmuş olduğu bütçenin fonksiyonel bütçeleme sistemini ortadan kaldırıp program esaslı bütçeleme sistemi olduğunu ifade eden Günay, bununla iktidarın bütçe hakkını alenen yok sayıp, gasp edip harcama kalemlerini izlemeyi ortadan kaldıran bu ucube sistem ile denetilmeden, hesap vermeden, sorumlu ilan edilmeden yönetme arzusu taşıdığına dikkat çekti. 2020 yılı Bütçe Kanun Teklifinin noktası, virgülü değiştirilmeden 2021 yılı Bütçe Kanun Teklifi olarak sunulmasının akıl tutulması olduğuna işaret eden Günay, “Değişen tek bir bölüm var; 2020 yılı bütçesi için 140 Milyar TL ek borçlanma istemiştiler. 9 aylık süreçte bu rakamı aştılar bildiğiniz gibi. 2021 yılı için ise öngörülen bütçe açığı miktarı tam 240 Milyar TL.
Yüzde 1’e çalışan bir bütçe
HDP olarak saraya, savaşa ve sermayeye sunulan bir bütçe değil; emeğe, kadına ve doğaya ayrılmış bir bütçeyi savunuyoruz. Gelin kaynakları çiftçilere, emekçilere, geçimini sağlayamayan bütün kesimlere, EYT’lilere, KYK borçlarını ödeyemeyen öğrencilere ayıralım. Bütçe hakkının siyasi saiklerle çiğnenmesine karşı halkın bütçesini yapalım. Yüzde 1’in değil yüzde 100’ün bütçesini planlayalım ve hayata geçirelim. Bütçe yurttaşa verilen sözdür. Saray, 2021 yılı bütçesinde yaptığı tercihlerle, kimlerden vergi toplayacağına, toplanan vergileri kimlere ve nerelere aktaracağına karar verdi. AKP-MHP ittifakı 2021 bütçesinde de tercihini; Saraydan, Savaştan ve Yandaştan yana kullandı. Saray, hepimize değil, yüzde 1’e çalışan bir bütçe hazırladı. Saray’ın bütçesi; israfın, yolsuzluğun, talanın, rantın bütçesidir.
Halkın bütçesi
2021 yılı bütçe tercihlerini değiştirerek; tüm vatandaşların temel ihtiyaçlarını güvence altına alan, gelir adaletsizliğini ve bölgesel eşitsizliği azaltan, doğayı koruyan, halk sağlığını önceleyen, cinsiyet eşitlikçi, barıştan ve emekten yana bir bütçe yapabiliriz. Bunun için, Halkın Bütçesini öneriyoruz. Savunma harcamaları azaltılarak, Saray’daki israfa son verilerek, yandaşlara verilen kamu ihaleleri iptal edilerek, bütçe dışı fonlar, bütçeye dahil edilerek, yandaş derneklere, vakıflara yapılan ödemeler durdurularak her soruna kaynak bulabilecek bir çözüm sunuyoruz. Bu sebeple tekrar belirtmek gerekir ki HDP halkın bütçesini yapmakta mahirdir bunun için de mücadele etmeye devam edecektir.
Yolsuzlukların haddi var hesabı yok
Biz; ‘halka hizmet’ dedikçe, Saray; ‘yandaşa peşkeş’ demeye devam ediyor. Belediyelerimiz yandaşları zengin etmek ve Kürt halkının iradesini ortadan kaldırmak için gasp ediliyor. 48 belediyemize kayyım atayarak halkın seçme ve seçilme hakkını yok sayan AKP/MHP iktidarı, belediyelerimiz üzerinden yolsuzluğa, talana ve hırsızlığa devam ediyor. Fakat artık mızrak çuvala sığmıyor ve hırsızlıklarını daha fazla örtemiyorlar. Bu yüzden de her türlü yalana ve iftiraya başvurmaktan da kendilerini geri tutmuyorlar. Açıkça söylemek istiyoruz ki belediyelerimizin tüm kaynaklarını sizin yaptığınızın aksine halka hizmet için kullanıldı. Fakat 31 Mart’ta size kaybettirdiğimiz belediyelerde sizler neler yapmıştınız? Biz söyleyelim ve tek tek hatırlatalım size. Yandaş kurumlar olan KADEM’e, Ensar’a, Okçular Vakfına, TÜRGEV’e ve TÜGVA’ya belediye kaynaklarından milyonlarca lira parayı aktardığınız somut belgelerle ortaya konulmuştu. Yaptığınız yolsuzlukların haddi var hesabı yok.
Kurullarımız illegal gösteriliyor
Partimizin resmi kurullarında, resmi görevlendirme ile yer alan çalışanlarımızı, illegal bir çalışma yürütüyormuş gibi iddianamelere konu edip kamuoyunda algı oluşturmaya çalışıyorsunuz. İktidarın, yandaş basının, yargının ve kolluğun seçilmişlerimize dönük illegalize etme uğraşlarının bir ayağını da partimizin Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu’na yöneliktir. Yargı mensupları tarafından kurulumuzun çalışmaları kriminalize edilmeye ve çalışmaları da suç olarak sunulmaya çalışılıyor. Atadığınız kayyımları halkın gözünde meşru kılamadığınız için bu defa da seçilmişlerimizi ve parti çalışanı arkadaşlarımızı hedef gösteriyorsunuz. Kurulumuzun oluşumu ve işleyişi, Parti Meclisimiz tarafından onaylanan ‘Demokratik Yerel Yönetimler Çalışma Yönetmeliğinde’ belirtilmiş olup çalışmalarını da bu yönetmelik ekseninde yürütmektedir. Ayrıca Yerel Yönetimlere dair yönetmelik hazırlayıp bunu Yargıtay’a sunan tek parti olduğumuzu da buradan ifade etmek isterim. Sadece partimizin değil diğer tüm siyasi partilerin yerel yönetimler komisyonu/birimi bulunmaktadır. Partimizin Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, diğer siyasi partilerin Yerel Yönetimler alanında oluşturulan birim/komisyonlarından farksız değildir.
Kayyuma bakın
Yerel Yönetimler alanında suç bulmak istiyorsanız eğer, kayyım atadığınız belediyelere bakabilirsiniz. Seçilmiş belediye eş başkanlarımızın yerine atadığınız gasp memurlarının yarattıkları tahribatları ve yolsuzlukları incelerseniz eğer yeterince suç unsuru göreceksiniz. Sadece Mardin Büyükşehir Belediyesinde görevlendirilen Mustafa Yaman’ın yaptıklarına dahi bakarsanız ne demek istediğimizi çok iyi anlayacaksınız.
Faşizan yönetimler
Atadıkları her yargı mensubunun ilk hedeflerinden biri HDP’yi ve temsilcilerini iktidarın sözleri doğrultusunda kriminalize etmek ve buradan suç unsuru ortaya çıkarmak. Ama unutmayın ki hukuk hepimize eşit derecede lazım. Bugünün gücüne güvenerek yarınlarınızı heba ediyorsunuz. AKP Genel Başkanı Erdoğan, 18 yıllık iktidar döneminin muhasebesini yaparak, eğitim-öğretimde topyekûn reform gerektiğini ve fikrî iktidarlarını hâlâ tesis edemediklerini itiraf ederek medyaya da eleştiride bulundu. Doğrusu bu denli tekdüze olmuş bir medyanın memnun etmeme hali ise faşizan yönetimlerin doyumsuzluklarıyla izah edilebilir.
Mülteci gerçeği
İktidarın da söylemlerine yansıyan ötekileştirici ve yabancı düşmanlığını arttıran ifadeler, toplum genelinde de nefret söylemine dönüşmektedir. Saray rejiminin ahlak dışı biçimde AB’ye karşı bir koz gibi kullandığı sığınmacıların uluslararası hukuktaki statüsünün ‘mültecilik’ olduğu gerçeğinden bile kaçarak, 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyonu aşkın insanın Türkiye’de yaşam güvencesi kalmamıştır. Sığınmacılara karşı işlenen suçlar büyük oranda cezasızlıkla sonuçlanmakta ve bu durum sığınmacılara karşı daha fazla suiistimale ve fiziki şiddete dönüşmektedir.
İHD’nin geçen ay yayımladığı nefret suçları raporuna göre 2020 yılı içinde bu suç kapsamında tespit edilebildiği kadarıyla Türkiye’de 7 insan katledilmiştir. Raporun detaylarına bakıldığında Suriyeli mülteciler ve batı illerinde çalışan Kürt işçiler çok sayıda ırkçı linç saldırılarına maruz kaldıkları ve sorumluların büyük oranda serbest bırakıldıkları görülecektir. Saray Rejimi’nin sebep olduğu bu cezasızlık politikası ve ayrımcılığı körükleyen nefret söylemlerinin anayasal suç ve BM İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı tutumlar olduğu kamuoyundan saklansa da, bu ucube rejim çöktüğünde gerçek hukuk tarafından elbet bir gün yargılanacaklardır.
Şengal halkının iradesini tanıyın
Bu anlaşma her şeyden önce Şengal halkının iradesini tanımıyor. Bu anlaşma Êzidî ve Şengal halkından habersiz imzalanmıştır. Bu anlaşmaya Şengal halkının kendini korumak için oluşturduğu özsavunma mekanizmasını ortadan kaldırmak için imzalanmıştır. Şengal halkı yeniden bir fermanla yüz yüze bırakılmak isteniyor. 6 yıl önce Şengal halkı DAİŞ tarafından katledildi. Êzidî ve Kürt kadınları köle pazarlarında satıldı. Bu kirli saldırılar tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşti. Bu perde arkasında masada imzalanan anlaşma Êzidî halkının iradesini tanımadığı gibi başarılı da olamaz. Êzidî halkı kendi kendini yönetmek istiyor” dedi. Anlaşmayı imzalayan taraflara da seslenen Günay, “Şengal halkının iradesini tanıyın, Êzidî halkının özerk yönetimini tanıyın ve kabul edin. Bu anlaşmayla Êzidî halkını yeniden fermanlarla karşı karşıya bırakmayın. Şengal’in güvenliği Süleymaniye’nin de, Hevler’inde güvenliğidir. Bu gerçeklik unutulmasın.
ANKARA