İktidarın darbe girişimini fırsata çevirdiğini vurgulayan HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “15 Temmuz ile iyice demokrasi ve hukuktan uzaklaşıldı. OHAL ilan edildi ve ülkenin tablosu tamamen bir felaket halini aldı. Herkes bir korku ikliminin esiri oldu” dedi.
Temeli 1982 Anayasası ile atılan ve 1983’te yasalaşan OHAL kanunu, 1987 yılından 2002 yılına kadar süresi 46 kez Meclis kararıyla uzatılarak Kürt illerinde uygulandı. OHAL, son olarak “15 Temmuz darbe girişimi”yle yeniden ilan edildi. 18 Temmuz’dan itibaren resmi olarak sonlanması beklenen OHAL son iki yılda ağır bir tabloya yol açtı.
OHAL döneminde yayınlanan 36 KHK ile yaklaşık 140 bin kamu personeli görevinden ihraç edilirken, bunlardan sadece 3 bin 752 kişi, görevine iade edildi. Hakkında adli işlem yapılan 169 bin 13 kişiden, 50 bin 510 kişi darbe soruşturmaları kapsamında tutuklandı. Akademi hayatını da olumsuz etkileyen KHK’ler ile 6 bin 383 akademisyenin yanı sıra kapatılan üniversitelerden dolayı 5 bin 295 akademisyen de işsiz kaldı. 166 medya organı, bin 431 dernek-vakıf kapatıldı. 140 bin pasaport iptal edildi. OHAL komisyonuna yapılan 108 bin 905 başvuruda sadece bin 300 dosyada karar verildi.
‘Bu denli kötü bir dönem yaşanmadı’
Kendisi de KHK ile ihraç edilen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, resmi olarak sonlandırılması beklenen OHAL sürecini “bir trajedi ve dram dönemi” olarak tanımladı. Gergerlioğlu, “Yüzbinlerce kişinin yaşadıklarıyla Türkiye demokrasisinin yaşadığı en trajik dönemdi. Belki de vicdanen bu olaylara bakarak en çok ağlamamız gereken bir dönemdi diyebiliriz. Türkiye çok ağır, kötü dönemler yaşadı ama bu denli kötü bir dönem asla yaşanmamıştı” diyerek süreci özetledi.
‘Hukuktan uzaklaşıldı’
OHAL öncesinde AKP iktidarıyla birlikte Türkiye’nin demokrasi ve hukuk normlarından uzaklaştığını vurgulayan Gergerlioğlu, şöyle devam etti: “15 Temmuz ile iyice demokrasi ve hukuktan uzaklaşıldı. OHAL ilan edildi ve ülkenin tablosu tamamen bir felaket halini aldı. Var olan demokrasi ve hukuk da ortadan kalktı. KHK’lerle açığa çıkan tabloda tüm muhalifleri sindirilmeyi hedefleyen bir durum var. OHAL’in ilk ilan edildiği günlerde insan hakları alanındaki olumsuz gelişmeleri görerek, uyarılarda bulunmuştuk. O günlerde ilk gözaltındaki işkenceler yoğun bir şekilde gündeme geldi. Bununla birlikte önümüzdeki dönemin son derece zor bir dönem olacağını görmüş ve hemen o günden itibaren eleştirmeye başlamıştık. Aynı zamanda darbeyi de ilk günden ilk dakikadan itibaren eleştirmiştik. Türkiye’de değişim, halkın eliyle olur. Kesinlikle silahla bir çözüm olmaz. Ama darbe girişimi sonrası Erdoğan iktidarı beyaz bir sayfa açmak yerine bunu bir fırsata çevirdi. OHAL ilan edilerek ve iki yıla yakın sürdürerek ülkeyi demokrasi dışı bir şekilde yönetmeye başladı.”
OHAL KHK’lerin kapsamının anayasada belirlendiğini ancak bu dönemde tamamen bu sınırların dışında kalındığını vurgulayan Gergerlioğlu, “KHK’lerin içerdiği maddeleri bir tarafa bırakıyorum, KHK’ler anayasal sınırların dışına çıkarak yayımlandı. OHAL dışındaki konuların KHK’lere konulması bunların AYM tarafından iptalini gerektiriyordu” diyerek, keyfi uygulamalara dikkat çekti.
‘Demokrasiden ayrılmamamız gerekir’
Milletvekilliği öncesinde olduğu gibi bundan sonrada yaşanan hak ihlallerini gündeme getirip çözüme kavuşturulması için mücadele edeceğini dile getiren Gergerlioğlu, şunları söyledi: “Biz ne kadar baskılara uğrasak da kesinlikle haktan, hukuktan, adaletten demokrasiden ayrılmamamız gerekir. Bu toplumun artık bu acı tecrübelerle bunu anlaması, görmesi lazım. Biz hepimiz bu acı tecrübeleri yaşadık. Meclis önceki dönemde de gerekli tepkiyi yeterince çıkaramadı, bu tablo karşısında suskun kaldı. Çok az kişi bu konuda net tavır aldı. Partiler maalesef net tavır alamadı. Herkes bir korku ikliminin esiri oldu. HDP bu noktada elinden geleni yapmaya çalıştı ancak o da büyük bir baskının mağduru oldu.”
MA / Hayri Demir