Plan Bütçe görüşmelerinde konuşan HDP Milletvekili Oya Ersoy, 2B düzenlemesi ve ormanlara verilen enerji, maden, turizm, yol gibi tahsislerle beraber yıllık ortalama 37 bin 869 hektar orman kaybedildiğini söyledi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Plan Bütçe Komisyonu’nda devam eden görüşmelerinde konuştu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a, “20 yıllık AKP iktidarının en fazla mesai yaptığı alanların başında sizin alanınız geliyor” diyerek sözlerine başlayan Ersoy, “Çevreyi korumak ve kirlenmesini önlemek devletin anayasal yükümlülüğüdür. 20 yıllık çevre politikasının en önemli özelliği çevrenin ve doğa varlıklarının korunmasının istisna korunmamasının da kural haline getirilmesi oldu. Bu konuda iktidara gelir gelmez ilk yaptığınız şey çevreyi koruyan ne kadar yasa varsa tek tek değiştirdiniz” dedi.
Sermayenin önündeki yargı engeli kalktı
En büyük darbenin bu alanda 2010 referandumu ile yapıldığının altını çizen Ersoy, Danıştay’ın kamu yararına denetim yetkisi kaldırıldığı için doğanın sermaye tarafından yağmalamasının önünün açıldığını belirtti. Ersoy, “halkın yararlandığı kent meydanları, koyular, kıyılar, şirketlerin, zeytinlikler ve araziler maden şirketlerinin, meralar, yaylalar inşaat, turizm enerji şirketlerinin tamamen yağmasına açıldı. Doğusundan batısına memleketin her tarafında doğa, tarihi yapı, kültürel varlıkların hepsi işgal altında. Doğa alanların yüzde 64’üne, milli parkların yüzde 51’ine, korunan alanları ise yüzde 59’una maden alanı ruhsatı verildi. Orman varlığımız azaldı, tarım alanları küçüldü ve tesisleşmeyle yıkıma uğradı” bilgilerini paylaştı.
37 bin 869 hektar orman kaybedildi
Yangınlarla yıllık ortalama 9 bin 705 hektarlık ormanın kaybedildiğini dile getiren Ersoy, ancak 2B düzenlemesi ve ormanlara verilen enerji, maden, turizm, yol gibi tahsislerle beraber yıllık ortalama 37 bin 869 hektar orman kaybedildiğini söyledi. Ersoy, orman yangınları şirketlere tahsis edilen ormanları örnekleriyle sıraladı.
Ormanlık alanlar yapılaşmaya açıldı
Ağaçlandırma rakamlarına dair de bilgi veren Ersoy, şunları söyledi: “1992’den bu yana çok azaldı. Son 20 yılda ancak tüm ormanların yüzde 3’ü kadar orman ağaçlandırmayla kazandırıldı. Orman yönetmeliğinde yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılan yapılaşmaya uygun tüm ormanlık alanlar orman alanı dışına çıkarıldı. Bu maddeyle beraber bugüne kadar yaklaşık 7 milyon metrekare orman alanı orman sınırı dışına çıkarıldı.”
Orman sınırı dışına çıkarılan alanları sıralayan Ersoy, “Halk, her şeye rağmen ormanları korumaya çalışıyor. Dünyada koruma altına alınan vadilerden biri olan İşkence Dere Vadisi’nde taş ocağı yapımına izin verdiniz ve bölgede ekolojik yıkım devam ediyor” diye aktardı.
‘Hasankeyf sulara gömüldü’
Yıkımın sadece ormanlardan ibaret olmadığına vurgu yapan Ersoy, 20 yılda göllerin, derelerin, sulak alanların ya betonlarla zincire vurulduğunu ya da izin verilen şirketlerin talanına açıldığını belirtti. Henüz kurumayan nehirlerin de atıklar nedeniyle zehir aktığını ve denizlerin oksijensiz bırakıldığını kaydeden Ersoy, şunları belirtti: “Tarihi Hasankeyf sulara gömüldü. Türkiye 2021’de Avrupa Birliği’nin en fazla katı atık gönderdiği ülke oldu. Türkiye atık ithalatında üç yıldır üst üste birinci sırada yer alırken, geri dönüşüm konusunda ise Avrupa’da son sırada. Tüm bu projelerin hepsi büyüme ve kalkınma adı altında yapıldı. Gerçekten kimin büyümesi ve kimin kalkınması?
10 miyon üzerinde kaçak yapıya ruhsat
Isınan dünyamızda ucundan gördüğümüz iklim felaketinin çok daha fazlasını görmemek için öncelikle tüm fosil yakıt kullanımını sona ermesi gerekiyor. Türkiye deprem tehdidi altında ve 2020 içerisinde meydana gelen depremlerde en fazla can kaybının Türkiye’de yaşandığı da raporlarda belirtiliyor. Bırakın yapı denetim sistemini kurmayı, Mayıs 2018’de çıkan imar affı ile gerekli kontroller yapılmadan birçok ruhsatsız yapı para karşılığında yasal statüye kavuşturuldu. 10 milyonun üzerinde kaçak yapı ruhsatlandırıldı. Bahsettiğiniz konutların hepsini İstanbul’da yapsanız İstanbul depremi 2028 yılını beklemez.
Kentsel dönüşüm değil…
1999 depreminin ardından deprem vergileri özel iletişim vergisine dönüştürüldü, kalıcı hale getirildi. 1999 ile 2022 Temmuz döneminde tahsil edilen tutar 83 milyar 621 milyon 941 bin lira. Vergi Uzmanı Ozan Bingöl bu konuda bir araştırma yapıyor ve 99 yılından beri tahsil edilen ve yıllık ortalama 38.2 milyar dolara tekabül eden özel iletişim vergisinin tahsilatıyla tanesi 50 bin dolarlık 763 bin 934 konut inşa edilebileceğini dile getiriyor. Bugün kentsel dönüşüm adı altında yapılanlar depreme karşı halkı korumaktan öte yoksul halkı evlerinden zorla çıkarıp barınmak istiyorlarsa da karşılığında borç senetleriyle, uzun vadede borçlandırılarak ev sahibi olabilirsin anlayışı maalesef.”
Ersoy, Tozkoparan ve Fetihtepe halkına kentsel dönüşüm adı altında yaşatılanları anlattı.
Kira artışı en fazla Türkiye’de
Barınma sorununa da değinen Ersoy, “Siz ‘dünyada ekonomik kriz var’ dediniz ve buna bağladınız. Evet, dünyada ekonomik kriz var; bu, kapitalizmin krizidir ama aynı zamanda baktığımızda 2021 yılında dünyadaki kira artışının en fazla olduğu ilk 5 şehirden 3’ünün Türkiye’de, bu memlekette olduğunu görüyoruz. Evet, son bir yılda ekonomik krizle birlikte kiralar aldı başını gitti ve yurttaşlar ciddi bir barınma sorunuyla karşı karşıya. O yüzden, seçime ramak kala siz bu konuda özellikle reklam amaçlı projeler geliştirmeye başladınız çünkü halkın barınma sorunu olduğunun gayet farkındasınız. TÜKİ verilerine göre, 2002-2020 yılları arasında ülke genelinde 12,5 milyon yeni konut üretildi, yani aynı dönemde toplam haneye yaklaşık 4 milyon yeni hane eklendi; her yeni hane için en az 3 yeni konut üretildi. Burada bir konut sıkıntısı yoktur, konut stoku problem değildir. Dolayısıyla sorun, rant için bu projelere bakmaktır diyorum” şeklinde konuştu.