Diyarbakır’da düzenledikleri eyleme yönelik polis müdahalesinde Diyarbakır milletvekili Remziye Tosun’un yaralanmasına ilişkin HDP açıklama yaptı. Açıklamada ‘Vekillerimizin canına kast edenlere ilişkin suç duyurusunda bulunacağız’ dendi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), partinin Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’nda yapmak istediği eyleme polis müdahalesinde milletvekillerinin yaralanmasına dair yazılı açıklama yaptı. Polislerin milletvekillerini hedef alarak yaşamlarına kast ettiğini belirtildiği açıklamada, Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun’un sedye ile hastaneye kaldırıldığı esnada polislerin saldırısının devam ettiği vurgulandı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Milletvekillerimize yönelik polis saldırısını en sert şekilde kınıyoruz. Diyarbakır il örgütümüz tarafından ‘tecrit ve açlık grevlerine sessiz kalınmasına ve YSK’nin KHK kararına karşı’ yapılmak istenen, milletvekillerimizin de yer aldığı basın açıklamasına polis saldırmıştır. TEM Müdürü’nün talimatı ile başlayan müdahalede milletvekilimiz Remziye Tosun sert şekilde yere düşerek darbe almış ve bayılmış, milletvekilimiz Musa Farisoğulları da darp edilerek gözünden yaralanmıştır.
‘Vekillerimiz hedef alındı’
Polis saldırısında milletvekillerimiz hedef alınarak, yaşamlarına kast edilmiştir. Milletvekilimiz Remziye Tosun sedye ile hastaneye kaldırıldığı sırada dahi polis saldırısı devam etmiştir. Milletvekilimizin canına kast eden kolluk güçlerine ilişkin hukuki süreçleri başlatacak, suç duyurularını yapacak; cezai, hukuki ve idari başvurularımızın takipçisi olacağız.
‘Diyarbakır 3 yıldır polis kuşatması altında’
Diyarbakır şehri, üç yıldır polis kuşatması altındadır. Bir kısım devlet gücü, Diyarbakır’da adeta hukuk tanımayan çete gibi davranmaktadır. Ama bizler bu filmi çok kez izledik. Başta Diyarbakır olmak üzere tüm bölgede vatandaşı ve partililerimizi zapturapt altına alma çabaları bunca yıldır başarılamamıştır ve bundan sonra da başarılamayacaktır.
Ülkenin YSK’si vatandaşların seçim iradesini gasp etmekte; ilin valisi keyfi şekilde vatandaşın yürüyüş ve basın açıklaması yapma hakkını engellemekte; İçişleri Bakanlığı’na bağlı devletin kolluk gücü de vatandaşa ve iradesine saldırmaktadır.
Siyasi iktidarın Anayasa’ya, yasalara ve uluslararası sözleşmelere aykırı şekilde fiilen uyguladığı mutlak tecride karşı milletvekillerimizin ve tutsakların başlattığı açlık grevi anayasal bir hak olan direnme hakkı kapsamındadır. Bu açlık grevindeki talebi desteklemek amaçlı ve yine anayasal olan açıklama yapma hakkı da zor kullanılarak ve şiddetle bastırılmaya çalışılmaktadır.
‘Nefret politikası tutmamıştır’
Siyasi iktidar, emir eri olarak gördüğü kolluk aracılığı ile bir şehri kuşatmıştır. Kuşatma altındaki Diyarbakır’da, halkımız ve milletvekillerimiz kötü muamele, şiddet ve tehdide maruz kalmaktadır. Siyasi iktidarın hiçbir demokratik eyleme tahammülü yoktur. Diyarbakır’da bir kez daha anlaşılmıştır ki, siyasi iktidarın ne ablukası ve kötü muamelesi ne de kutuplaştırıcı nefret politikası tutmamıştır, tutmayacaktır.
Milletvekillerimize acil şifa diliyoruz. Siyasi iktidara da milletin hafızasında yer edecek bu çirkin, keyfi ve hukuksuz uygulamalara son vermesi çağrısında bulunuyoruz.
Bilinmelidir ki, tüm baskı ve yıldırma politikalarına rağmen, bizler ve milletvekillerimiz halkımızın bu haklı ve onurlu direnişi ile dayanışmayı sürdürecek, tecrit hukuksuzluğunun sonlandırılması ve yaşamın devamı için her türlü çaba ve destek içerisinde olmaya devam edeceğiz.”