HDP’de kadına şiddet ve tecavüz olur mu?
HDP’li kadınlar bu soruyu hemen, saniye bile geçmeden yanıtlarlar: “Erkeğin olduğu her yerde kadına şiddet ve tecavüz olur; HDP’nin de içi erkek doludur. Şimdi sözü edilenleri geçelim, HDP’li erkeklerin tümü, ister sıradan üye olsun, ister parti başkanı olsun, kadına karşı potansiyel olarak suçludur. O nedenle HDP’de kadınlar erkeklerin dokunamadığı, kapısından bile giremediği bağımsız örgütlenmeler, meclisler kurmuşlardır ve en küçük bir duyum ve kuşku durumunda, hiç kimsenin değiştiremeyeceği, müdahale edemeyeceği önlemleri erkeklere karşı almaktadırlar. HDP’de hiçbir organda erkekler kadınlar hakkında herhangi bir karar alamaz.”
HDP’li kadınların yanıtı beş aşağı beş yukarı böyle…
Şimdi AKP’li kadınlara soralım, “aralarında Erdoğan’ın da yer aldığı AKP’li tüm erkekleri potansiyel olarak kadına karşı suçlu” ilan edebiliyorlar mı?
Edemezler.
AKP içinde AKP’li kadınlar erkeklerden bağımsız, parti organlarına “paralel” örgütler kurabilirler mi?
Kuramazlar.
Örneğin Nadira Kadirova’nın ölümünü AKP’li kadınlar parti içinde soruşturabildi mi? Eski general AKP’li vekil Şirin Ünal’ı AKP’li kadınlar, çoğunluğu erkek olan parti organlarından ve bu partiye bağımlı yargıdan bağımsız, bizzat sorguladılar mı? Konu açıklığa kavuşana kadar onu partiden ihraç ettiler mi?
Ne gezer? Cinayetten şüpheli bu tür nice erkek AKP’li kadınların arasında bir tehdit öznesi olarak serbestçe dolaşmakta.
Böyle bir “serbestlik” HDP’de olamaz. Yakasına böyle bir şüphe bulaşan bir erkek parti binasının kapısından bile içeriye giremez. Kadınlarla tokalaşmak şöyle dursun, onların gözlerinin içine bile bakamaz.
Evet, erkeğin olduğu her yerde HDP’de, AKP’de, CHP’de, bırakalım partileri Diyanet’te, Diyanet’in çocuk yurtlarında, camilerde kadına şiddet ve tecavüz ve cinayet olur, olmaktadır, olacaktır da…
O nedenle şimdi “erkek oğlu erkeklerin” kirli ellerinden çıkan manşetlerde “Kadın özgürlüğünden söz eden HDP’de erkek şiddeti ve tecavüzü” diye yırtınanlar bir yandan da altında “erkek” Erdoğan’ın imzası olan İstanbul Sözleşmesi’ni, tıpkı “çözüm sürecinde Dolmabahçe Mutabakatını” yırttıkları gibi yırtmaya hazırlanıyorlar.
“Erkek yargı”, bir kadının kalçasına el atan “erkek oğlu erkeği” kadının şikayetine aldırmadan “babacanlık yapmış” diyerek beraat ettirdiğinde, AKP’li kadınlar kendilerini bu “babacan erkeklerin” tacizinden nasıl koruyacaklarını düşünüyorlar mı? HDP’de böyle “babacan” bir erkeği anasından doğduğuna pişman ederler.
Kadına karşı şiddet ve tecavüz nerede yaşanıyorsa yaşansın, bir kere daha tekrar edelim, “erkeğin olduğu her yerde kadına karşı şiddet ve tecavüz yaşanır”, asıl mesele tüm erkekleri potansiyel suçlu saymak, o nedenle kadınlar olarak bağımsız mücadele örgütleri kurmak ve erkeklerin “içlerindeki erkeği öldürmeleri” için onları caydırıcı önlemleri almaktır. HDP’de kadınlar bu önlemleri alıyor ve erkekler bu eğitim sürecinde binlerce yıllık eril iç güdülerini “öldürme” yolunda adım atmak zorunda kalıyor.
AKP’de ne oluyor?
AKP’de ne olup bittiğini yavaş yavaş öğrenen kadınlar “erkek” Erdoğan’a, yani “Erkek olarak Doğan”a desteklerini çekmeye başlıyorlar. Buyurun okuyalım:
“Gezici Araştırma’ya göre AKP’nin yüzde 53’lerde olan “50-64 yaş arası kadın seçmen desteği” yüzde 45.5 e geriledi. Genel olarak her yaş grubundan yüzde 10-15 civarında kopuşlar olduğu belirlendi.”
Daha da olacak…
Özellikle Kürt özgür kadın hareketinin öncülüğünde erkek egemen sistemin en üst biçimi faşizme karşı mücadele sürecinde kadınlar adım adım özgürleşecek.
O zaman bu kadınlar, kadına karşı şiddetle mücadelede “önce kendi evlerinin önünü erkek egemenliğinden arındıracak.”
AKP’li kadınlar, diğer yüzlerce suçun yanı sıra, Nadira Kadirova cinayetini yalnızca kadınlardan oluşan parti içi bağımsız bir organda ele almalı, soruşturma tamamlanana, yani paşa kadınlar tarafından aklanana ya da suçlanana kadar bu “erkek paşayı” her erkek gibi potansiyel olarak tehlikeli olduğu için tecrit etmeli… HDP’li kadınlar bu soruşturmada AKP’li kadınların yanında yer almalı.
Sonra da HDP’de yaşanan her erkek şiddeti ve tecavüz olayında HDP’li kadınların buna karşı mücadelesine AKP’li kadınlar destek vermeli…
Yapabilirler mi? İstanbul Sözleşmesi’ni Erdoğan’a rağmen savunan AKP’li kadınların varlığını unutmamak gerekir…