HDP’nin “Demokratik Mücadele Programı” kapsamında ilan ettiği kampanyanın yeni aşaması yakında başlatılacak. Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü olarak planlanan ve tamamlanan ilk aşamanın yarattığı siyasal ve toplumsal atmosferin etki gücü tartışmasız bir başarıydı.
HDP başta olmak üzere, herkese iyi geldi bu siyasal hamle. Özgüven tazeledi. Savunmacı düşünüş ve davranış hattından çıkışın pratik politik-psikolojik eylemiydi çünkü. Bu anlamıyla kritik eşik aşılmış oldu. Bir anlamda, “şimdi devlet düşünsün” denmiş oldu geliştirilen öncü inisiyatifle. Öyle ya, uzun zamandır faşist iktidar blokunun bin bir kanaldan ve çok sistematik olarak yürüttüğü gündem belirleme, gündemi toplumsal mücadele güçlerine kaptırmama ve daha ötesi, peşinden sürükleme stratejisi ve taktiklerine vurulmuş karşı bir darbe oldu.
Faşist iktidar bloğuna ve sistem güçlerine sahte bir özgüven ama gerçek bir kibir kazandıran bu gündem belirleme yeteneğinin, HDP yürüyüşünün iyi planlanmış, inançlı, iradeli ve kararlı yönetilme gücü karşısında “şok” hali yaşadığını “hep birlikte” gördük. Ezberleri bozuldu.
Yürüyüşün, şiarından taleplerine, amaçlarından biçimine kadar bütünlüklü olarak taşıdığı toplumsal meşruiyet zemini, sahiplenilme, savunulma ve desteklenme gücü karşısında acz içinde kaldılar. Ve gördük ki, hücrelerine kadar korktukları şey; mücadele güçlerinin birleşik eyleminin büyümesi, sistem güçlerinin belirlediği gündemin ve davranış biçimlerinin dışına çıkma iradesi, kontrol edemeyecekleri potansiyellerin hareket haline geçmesidir.
Yürüyüşün Hakkari ve Edirne kollarının tüm seyri boyunca, ve bu potansiyelin fiiliyata dönüşme olasılığını tetikleyen her gelişme karşısındaki tutumlarının biçiminde ve bunun yansıtan psikolojilerinde görünür haldeydi. Binlerce militarist aparatın tam tekmil silahlanmış halleriyle ve akla gelebilecek her türlü ince hukuksuzluğu, tezgahı devreye sokarak yürüyüşün karşısına dikme ve kuşatmaya alma gayretlerinin arkasındaki şey, beka korkularından başkası değildir. Meşru değiller ve bunu en iyi kendileri biliyorlar ve yaşıyorlar. Haklı değiller ve ama bu umurlarında olabilecek bir şey değil. Silahları güçlü ve fakat toplumsal bir ahlakın savunucusu hiç değiller, moral-manevi olarak güçlü olamıyorlar. İşte yürüyüş, bunlara dokundu ve görünür kıldı.
*
HDP kampanyasının sonraki aşamaları için nelere dikkat çekilebilir ve neler ön görülebilir?
Yürüyüşle birlikte kazanılan politik-psikolojik inisiyatif ve hamle gücünü kaybetmemenin sürecin kritik eşiği olacağı aşikar. Bu koşul, çok anlaşılır nesnel nedenlerle risk altında olacaktır. Yani, faşizmin genel karakteri ve yürüyüş hamlesi karşısındaki pozisyon kaybetmiş olmasının yarattığı özel durum nedeniyle intikamcı tarzda yönelmeyle karşı karşıya kalacaktır sürecin sonraki aşamaları. Nitekim, bu hemen devreye sokulmuş da bulunuyor, iktidar elini çabuk tutuyor. DTK’ya, TJA aktivistlerine ve gençlik güçlerine yönelik kapsamlı ve göstere göstere işkenceli baskın, gözaltı ve tutuklamalar tam da bunun ilk elden görünümleri. Durmayacakları kesin, çünkü ön almak istiyorlar. İrade kırmaya dönük olarak, en kirli provokasyonlara ve yöntemlere başvurma hadlerinde sınırlarının olmadığı deneyimle sabit.
Dolayısıyla, bunların tümünü göğüslemeyi, boşa çıkartmayı ve terse döndürmeyi kolaylaştıracak temel faktör, temelde HDP’nin halk vekilleri ve örgütsel yönetim düzeyindeki kadrolarına dayalı bir plan olarak geliştirilen ve kazanılan hamlenin, cephe genişliğine doğru yayılmasıdır. En somut anlamıyla bu cephenin fiili öznesi, tabii ki HDP’nin siyasi çizgisi etrafında birleşmiş halk güçleridir. Ve onlar zaten kampanyanın yürüyüş aşaması boyunca her türlü baskı ve zorluğa rağmen partilerinin iradesine ortak olmanın yolunu bulmuşlardır. Onların bu boyun eğmez ve engel tanımaz girişkenliğin ruhu ve heyecanı yürüyüş kollarına taşınmasaydı, hamlenin kazanımları bu kadar güçlü olamazdı. Halkın, mücadelenin görevleri bakımından hazır oldukları motivasyonun düzeyini ölçmek için, bundan daha güncel ve somut veri yoktur.
Haliyle, halk güçlerini sürecin bu aşamasına katılımı daha dolaysız biçimler altında devreye sokmak, daha açık bir ifadeyle, inisiyatif ve yaratıcılığı kitleselleştirmek zorunludur. Hamlenin bu boyuta doğru genişlemesi, aynı zamanda HDP tabanındaki yerel örgütsel/örgütlülük boşluğunun maddi olarak doldurulmaya başlamasının da hareket noktası olacaktır. Parti yönetici kadroları inisiyatifi ve öncülüğünü, parti tabanının/kitlesinin öncülüğüne doğru bir yöneltecek cephesel ilerleyiş ve gelişim, örgütlenme sorunlarının kalıcı ve istikrarlı çözümün de güvencesidir. Çünkü ikincisi, birincisini de sağlamlaştıran gerçek zemindir.
Tabii ki, HDP’nin kapsamlı örgütlenme sorunlarının, bu kampanya çerçevesinde çözüme kavuşturulabilmesi gibi bir olanaktan söz etmiyoruz. Bu, gerçek dışı bir beklenti olur. Üstelik, kampanyanın başlı başına böyle öne çekilmiş bir hedefi de yok. Mesele, kampanyanın, böyle kapsamlı bir örgütsel atılım için gerekli olan politik enerjiyi, özgüveni, başarma duygusunu, kurucu cesareti ve yaratıcı eylem deneyimini biriktirme potası olarak işlev görebileceği ve tetikleyici zemini hazırlama olanağı sağlayabileceğidir.
Baştan ilan edildiği gibi, yürüyüş uzun soluklu oluğuna göre, üç aydan sonra örgütsel toparlanış ve atağa geçiş için yapılacak daha çok iş olacaktır.
Hep birlikte başaracağız.