HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, partisinin yerel seçim hedefini “Kürt illerinde büyük kazanmak, batı illerinde AKP-MHP ittifakına kaybettirmek” olarak açıkladı. Oluç, adaylarını seçimle belirleyeceklerini ve yerel kimi isterse onu göstereceklerini söyledi.
Yerel seçim tarihinin 31 Mart olarak belirlenmesiyle birlikte Türkiye’de seçim ve ittifak tartışmaları gündeme gelmeye başladı. AKP ve MHP, seçimlerde ittifaka gideceklerini açıklarken, muhalefet partileri de ittifak çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’nin seçimlerde kilit partisi olarak görülen Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) ne yapacağı merak konusu. Kayyum atanan 96 belediyesini geri almak ve üzerine en az 30 belediye katmayı hedefleyen HDP, batıda iktidarı geriletecek işbirliği ve ittifaklara açık olduğunu belirterek, seçimlerde başarı sağlamayı amaçlıyor.
HDP Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Saruhan Oluç, seçim hazırlıkları ve ittifak tartışmalarına ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güleryüz’ün sorularını yanıtladı.
31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan yerel seçimlerle başlayalım. Tüm siyasi partilerde olduğu gibi sizin de temel gündemlerinizden biri yerel seçimler. 31 Mart’ta HDP neyi hedefliyor?
Bizim HDP olarak yerel seçimlerdeki hedefimiz, iki ayaktır. Bir tanesi Kürt illerindeki kayyım atanmış tüm belediyeleri tekrardan geri almak. Çünkü bizim toplamda 102 belediyemiz vardı ve bunların 96 tanesine kayyım atanmış durumda. Bu anlamda 105 belediyemizin tamamını tekrar kazanma ve üzerine en az 30 belediye eklemektir hedefimiz. Bu, Kürt illerindeki hedefimiz. İkincisi ise, AKP ile MHP koalisyonunu iktidar alanını daraltacak, bu iktidarı geriletecek adımların atılmasını sağlamak ve bu sonuçları elde etmektir. Bildiğiniz üzere Türkiye’nin batısında HDP’nin önemli bir oy oranı vardır. Özellikle İstanbul, İzmir, Antalya, Bursa, Kocaeli, Manisa, Aydın, Mersin, Adana ve Hatay gibi yerlerde ciddi bir oy potansiyelimiz vardır. Dolayısıyla buralarda oy potansiyelimizi esas itibari ile bu doğrultuda değerlendirmeyi düşünüyoruz. Yani AKP-MHP iktidarının gerileteceği ve durdurulacağı bir sonucun ortaya çıkması, büyük önem taşımaktadır. Özellikle İstanbul, Mersin, Adana gibi yerlerde alınacak sonuçlar aynı zamanda genel siyaset açısından da değişim yaratacak olan sonuçlar olacaktır. Çünkü İktidarın egemenlik alanının daralması, iktidarın geleceği açısında da önemli bir sonuç yaratacaktır. Yerel seçimlerindeki esas hedeflerimiz bunlar.
Kürt illerinde kayyum atanan belediyelerin yanı sıra artı 30 belediyeden bahsediyorsunuz. Bu verileri neye dayanarak söylüyorsunuz?
Bu konuda kamuoyu araştırmaları yaptık. Ama en önemli kamuoyu araştırması olan 24 Haziran seçimlerinin üzerinde analizler yaptık. 24 Haziran seçimlerindeki sonuçlar, bizim 2014 yerel seçimlerinde kazandığımız 102 belediyenin daha fazlasını elde etme şansının olduğunu bize gösteriyor. Bu rakamı bu çalışmalar doğrultusunda ortaya çıkardık. Bunun için de beldeler, ilçeler ve iller var. Tabi ki büyükşehirler de var. Hepsini toplamda değerlendirdiğimizde bu sonucu görüyoruz.
AKP-MHP iktidarını gerileteceğinizi söylüyorsunuz. HDP bunu tek başına yapabilir mi?
Batı açısından baktığımızda mümkün olduğu kadar geniş demokrasi güçlerinin ortaklaşması önemlidir. Bunun ortaya çıkıp çıkmayacağını bilemiyoruz elbette, ama bunun için çalışmalar özellikle de yerellerde sürdürülüyor. 16 Nisan Referandumu’nda görüldüğü gibi geniş bir kesimi kapsayan bir ortaklık ortaya çıkarsa, yerel seçimlerde son derece iyi bir sonuç alınacaktır. Kürt illerindeki Kürdi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler sürmektedir. Orada da geniş bir ittifak hedefimiz var ki, bu konudaki çalışmalarımızda da olumlu gelişmeler yaşanmaktadır. Dolayısıyla her iki tarafta da güçlü ortaklıklarla elde edilecek sonuçlar, demokratik ve toplumsal muhalefet açısından son derece olumlu sonuçlar olacaktır.
HDP olarak yerel seçim hazırlıklarınızı aşamalı bir şekilde yürütüyorsunuz. Birinci aşamayı bitirdiniz, şu an ikinci aşamadasınız. Birinci aşamada ne yaptınız ve ikinci aşamada ne yapacaksınız?
Birinci aşamada fizibilite çalışmaları yaptık. 24 Haziran sonuçlarını değerlendirdik ve oradaki eksik ve yanlışlarımız var mı onlara baktık. Yine sandık sonuçlarını oldukça detaylı değerlendirdik ve fizibilite çalışmalarıyla yereldeki halkın, seçmenlerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın görüşlerini aldık. Çok yaygın çalışmalarımız oldu. 500 üzerinde ilçede bu çalışmalarımız gerçekleşti ve yüzlerce sivil toplum kuruluşu, yerel dernekler, demokratik kitle örgütleri, siyasi partilerle görüşmeler yaptık. Nasıl bir adım atarsak daha iyi bir sonuç elde ederiz diye. Bunu gözlemledik. Raporları değerlendirdik ve o raporlar sonucunda da genel olarak hem politikaları, hem adayların şekillenmesi açısında önemli veriler elde ettik.
İkinci aşamasında ise adaylık başvurularını açtık. Adaylık başvuruları 5 Aralık’a kadar devam edecek ve 5 Aralık’ta başvurular büyük ihtimalle sonuçlanır. Bazen birkaç gün uzatılabilir. Bu, her seçimde uzatılabilir; ama bu süre uzatması çok uzun olmayacaktır. Aralık ayı içerisinde de adayların belirlenmesi aşaması tamamlanacaktır. Hedefimiz Aralık ayı içerisinde riskli olmayan bölgeler ve bazı büyükşehirler dışında adayların belirlenmesi aşamasının tamamlanmasıdır. Bundan sonraki aşama üçüncü aşama olacaktır. Üçüncü aşamada da kampanya çalışmalarımıza başlayacağız. Adaylarımız yerellerde halkın önünde çıkarak, kendi proje ve politikalarını anlatacaklar. O yereli halkla birlikte oradaki sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, HDP’nin bileşenleriyle bütün kurum ve kuruluşlarıyla en iyi şekilde nasıl yönetebileceklerini tartışacaklar. Halk meclisleri ve kent konseyleri ile nasıl iyi sonuçlar alacaklarını konuşup tartışacaklar. Ve halkın desteğini en yüksek düzeye çıkması için gereken çalışmayı yapacaklar. O da üçüncü aşamamız olacaktır. Genel olarak siyasi kampanya çalışmalarımız olacak.
Partinize adaylık için başvurular 20 Kasım’da başladı, başvuruların bitmesine 3 gün kaldı. Adaylık başvuruları nasıl gidiyor, başvuran adaylar arasında farklı ve renkli isimler var mı?
Genel seçimlerde başvurular genel merkeze yapılır ve dolayısıyla başvuruları anında takip etme imkanımız vardı. Ancak şimdi yerel seçimler olduğu için başvurular yerellerden alınıyor. Aday başvuruları artık il örgütlerimize yapılıyor. Dolayısıyla henüz bize bu listeler yansıtılmadığı için şu anda bir şey söylemek durumunda değiliz. Zaten kararı biz genel merkezden vermeyeceğiz. Aday belirleme seçimleriyle adaylar seçilecek.
Aday belirleme seçimlerini biraz açar mısınız?
Aday belirleme seçimi dediğimiz şey, aslında mümkün olduğu kadar yaygın bir şekilde adayların belirlenmesine halkın katılmasını sağlamaktır. Gerçekten mahallelerde çalışma yürütenlerin, sandık kurullarımızda görev almış olanları, müşahitleri kapsayacak. Elbette ki yine bizim il ve ilçe yöneticilerimizi kapsayacak. Bizim tüm bileşenlerimiz ve kurumlarımızı kapsayacak bir aday belirleme seçimi düşünüyoruz. O yerellerdeki sivil toplum kuruluşları, değer aileleri ve çeşitli demokratik kitle örgütlerinin delegeleri adayları kendileri belirlesin istiyoruz. Bizim mahallede çalışma yapacak olan arkadaşlarımız, yönetici arkadaşlarımız belli oranlarda belirlenecek. Bu arkadaşlarımızın hepsi ile birlikte bir aday belirleme seçimi yapacağız. Bunun sonucunda bir sıralama yapılacak. Özellikle belediye eşbaşkanlıkları ve belediye meclisi üyelikleri için bu sıralama yapılacak. Bu sıralama yapıldıktan sonra da bizler o sıralamaya uygun olarak adayları açıklama noktasına geleceğiz. Burada kritik olan birkaç konu var o da birincisi yapılacak olan sıralamaya uygun davranılacak.
Aday belirleme sürecinde istisnalar olacak mı?
Elbette istisnalar olacaktır. İstisnalar bizim ittifak görüşmelerini sürdürdüğümüz yerlerde olacak. Yani ittifaklarımızın aday olacağı yerlerde, bileşenlerimizin aday olacağı yerlerde aday belirleme seçimlerinde istisnalar uygulanacaktır. Çünkü ittifak yapacağınız bir yerde ittifak gücünün adayını bir seçime sokmamız doğru bir şey olmaz. Dolayısıyla o istisnaları dışında tutarsak, adaylarımız genel olarak hem belediye eşbaşkanlıklarında hem de belediye meclis üyeliklerinde büyük oranda aday belirleme seçimlerinde netleşecektir.
Burada kadın temsiliyeti bizim için çok önemlidir. Dolaysıyla en az yüzde 50 temsilin sağlanacağı bir adımı mutlaka atacağız. Listelerdeki sıralamalar fermuar sistemine göre yapılacaktır. Fermuar sistemi derken, bir kadın bir erkek sıralamasına bazı istisnalar dışında gene ittifaklar ile ilgili istisnalar dışında özel bir hassasiyet gösterilecektir. Tüm bunlar tamamlandıktan sonra listelerimiz tamamlanacaktır.
Yerel seçimlerde “Cumhur İttifakı”na karşı muhalefetin ittifak arayışları sürüyor. CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi arasında görüşmeler var. HDP bu görüşmelerin neresinde duruyor ve nasıl bakıyor? Muhalefetin ittifak kurması mümkün mü?
Şimdi Cumhur İttifakı adıyla anılan aslında AKP ile MHP’nin kurmuş olduğu bir koalisyon. Yaptıkları açıklamalarda da gördüğümüz gibi onların da hedefi esas itibariyle özellikle HDP’nin seçimlerde başarısız olması ve tasfiye edilmesinin sağlanmasıdır. Biz bunun karşısında elbette ki siyasi ve idari önlemlerimizi alıp, o yönde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu, hem Kürt illeri açısından da böyledir hem de batı açısından. Batı için hep mümkün olduğu kadar geniş bir demokrasi güçleri ortaklığını vurguluyoruz. İlla da bir ittifak demek gerekmeyebilir. Bir ortak davranış ve adayların hem belediye başkanlıklarında hem belediye meclis üyeliklerinde mümkün olduğu kadar geniş bir demokrasi güçlerinin birlikte davranmanın sağlanması… Aslında AKP-MHP koalisyonu karşısında çok güçlü bir cevap olacaktır. Buna sadece yerel seçimler açısından bakmamak gerekir. Yerel seçimler elbette ki önemlidir ama yerel seçim sonrasında da bu iktidar karşısında ki bu mücadelenin daha güçlü ve demokrasi güçlerinin hedefledikleri sonuçlara ulaşmasını sağlayacak örgütlülükte olması için de yerel seçimleri bir vesile olarak değerlendirmek gerekir. Burada alınacak iyi sonuçlar, daha sonra bu mücadelenin daha sağlıklı ve kalıcı halde sürdürülmesinin imkânlarını da yaratacaktır. Biz o konuda atılacak adımları çok değerli buluyoruz. Dolayısıyla hem kadınların, hem gençlerin, hem emekçilerin yani tüm herkesin yer alabileceği türden örgütlenmelerin yaratılması, hem seçimler için hem de seçimler sonrası için önemli bir adımdır. Bu ikisini de gözeten şekilde demokrasi güçlerinin de ortaklığını sağlayacak genişlikte ve rahatlıkta davranmamız lazım. Biz HDP olarak bu kararlıktayız. Tüm bileşenlerimiz, kurumlarımız ve yapılarımız bu kararlıkta davranacak. Elbette ki sadece bizim böyle davranmamız yetmez. Diğer güçlerin de bu doğrultuda adım atması gerekir. Onlara çağrımız her zaman bu doğrultuda olmaktadır. Bu sağlanabilirse, AKP-MHP koalisyonu karşısında güçlü bir cevap verilmiş olacaktır.
İttifak konusunda diğer partilerin sizinle ya da sizin diğer partilerle bir temasınız oldu mu? Olduysa diğer partilerin ittifaka dair yaklaşımı nasıl?
Bizim resmi anlamda merkezi olarak sürdürdüğümüz bir temas yok. Ama yerellerde bize gelen bilgilere göre ilçelerde ve illerde bulunan yerel dinamikler birbirleriyle görüşüyor ve konuşuyorlar. O yerelin daha iyi yönetimi için, hangi adımların atılması, hangi adayların olmasının önemli olduğuna dair görüşmeler yapıyorlar. Biz bu tür adımların değerli olduğunu söylüyoruz. Çünkü yerel seçimler merkezi seçimlerden farklı olarak, yerel bir takım dinamiklerin çok önemli olduğu seçimlerdir. Zaten bu seçim sonuçlarına da her zaman yansımıştır. Bu kez de öyle olacaktır. Dolayısıyla biz HDP olarak yereldeki bu tür çalışmaların karşısında olmadık. Bundan sonra da olmayacağız. Hatta bu tür çalışmaları teşvik ediyoruz. İnsanların birbirleriyle görüşmesi, konuşması, ortaklıkları geliştirmesi, yerel kent sözleşmelerinin hazırlanması, o kentin sorunlarına ilişkin yerel demokrasi perspektifi ile atılabilecek hangi adımların olduğunu konuşulup tartışılmasını ve bunların birer belge haline getirilmesi son derece önemli adımlardır. Bunların hepsi teşvik ettiğimiz adımlardır.
Muhalefetin yerel seçimlerde bir ittifak yapamaması ne tür sonuçlar doğurur?
Bu mesele, aslında matematik meselesidir. Sadece politik mesele değil. 24 Haziran seçimleri sonuçları da göstermiştir ki, eğer iyi güçlü ortaklıklar sağlanabilirse; AKP-MHP ortaklığının alanını daraltmak zor bir şey değil. Dolayısıyla bu matematik hesabına uygun davranılmasının uygun olduğu kanaatindeyiz. Herkese de bunu anlatıyoruz. Bu doğrultuda sonuçlar alınırsa iyi gelişmeler olur. Ama adımlar atılmaz ve sonuçlar iyi olmazsa, o zaman AKP-MHP koalisyonu bir kez daha kendi iktidar alanın pekiştirecektir. Onun için bu yerel seçimler artık sadece bir yerel seçim olmaktan çıkmıştır. AKP-MHP koalisyonu kurdukları yeni sistemde bir adım daha ileri gitmesini sağlayacaktır. Biz bu konudaki tutumumuzu herkesle çok açık paylaştık. Dolayısıyla 31 Mart seçimlerine sadece yerel bir seçim gözüyle bakmıyoruz, aynı zamanda Türkiye’nin geleceği açısından da, Türkiye’de yaşayan tüm farkı halkların, kültürlerin, kimliklerin, anadillerin, inançların geleceği açısından da son derece önemli bir seçim olduğunu düşünüyoruz. Ya AKP-MHP koalisyonunun savaşçı, ırkçı, milliyetçi ve Kürt halkının karşısında çok ağır saldırıları sürdüren politikalar doğrultusunda bir gelecek çizilecektir ya da buna dur denilecektir.
Olası bir konsensüs sağlanırsa ve diğer muhalefet patileri size büyükşehirlerde aday çıkartmama yönünde bir teklifle gelirse, bu teklifi nasıl karşılarsınız?
Bu tartıştığımız ve konuştuğumuz bir konu değil. Ne yerellerdeki çalışmalar bu tartışmayı şu an için mümkün kılıyor ne de bizim yaptığımız çalışmalar. Ama böyle bir durum olursa işte kimi yerellerde bu tür ihtiyaçlar ortaya çıkar ve yerel yönetimlerimiz bu tür taleplerini bizlere iletirlerse elbette ki kurullarımız bunu oturup tartışırız. Böyle bir tartışma bugüne kadar yok. Ama kimi yerellerden bazı talepler önümüze gelirse, bunları kurullarımızla değerlendiririz.
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 yılı aşkındır tutuklu bulunan ve AİHM’in “tahliye edilmeli” dediği HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “tutukluluğunun devamına” karar verdi. HDP olarak bu karara karşı neler yapacaksınız?
Tamamen politik bir karardır. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin toplanarak, AİHM kararını değerlendirerek almış olduğu karar tamamen politiktir. Bu konuda zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Bizim de hamlelerimiz olacak, biz bu işi bitiririz’ demiştir. Karar bu hamlelerin sonucudur. Erdoğan’ın yargı üzerindeki baskısı ve etkisinin teşhiridir. Aslında yargı tamamen siyasi amaçlarla hareket ettiğini bir kez daha göstermiştir. Bu karar Anayasa’nın 90’ıncı maddesine aykırıdır. Çünkü 90’ıncı madde, sözleşmelere amir hüküm olarak bakmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin imzaladığı AİHM’in de 46’ncı maddesine aykırıdır. Orada da AİHM’nin kararlarının bağlayıcı olduğu ifade edilmiştir. Aynen tüm vekillerimizin, belediye eşbaşkanlarımızın, eş genel başkanlarımızın tutuklanmalarında olduğu gibi, tamamen politik bir karardır. Yerel mahkemenin bu kararını esefle karşıladık. Bu kara karşı her türlü hukuki mücadeleyi sürdüreceğiz.
Ne tür bir programla hukuki mücadele vereceksiniz?
Biz bu kararın nasıl bir ihlal olduğunu, ulusal ve uluslararası her alanda anlatacağız. Çünkü bu aynı zamanda AİHM kararının tanınmaması anlamına gelmektedir. Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması maddesi çok açık ve nettir. Yerel seçimleri etkilemek için alınmış bir karardır.
Son olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridi protesto etmek için açlık grevine başlayan DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in durumuna ilişkin Adalet Bakanlığı ya da hükümet üyeleriyle bir temasınız oldu mu?
Herhangi bir temasımız olmadı. Leyla Güven, Hakkâri halkının iradesidir ve hala cezaevinde tutulması başlı başına bir hukuksuzluktur. Seçildikten sonra dokunulmazlığından kaynaklı serbest bırakılması gerekiyordu. Bu konuda hukuki çabalarımız zaten devam ediyor ve devam da edecek. Leyla Güven’in sürdürdüğü dönüşümsüz açlık grevinin temel hedefi kendisiyle ilgili olan bir durum değildir. Bu esas itibariyle İmralı’da Sayın Öcalan’a uygulanan insanlık dışı tecridin sonra ermesi doğrultusunda bir eylemdir. Kendi kararıyla başlattığı bir açlık grevidir. Biz elbette kendisiyle koşulsuz bir şekilde her türlü desteği ve dayanışmayı sunmaktayız ve bir an evvel hem Sayın Öcalan üzerindeki insanlık dışı tecridin sona ermesini vurguluyoruz, hem de Leyla Güven’in bir an önce cezaevinde çıkmasını belirtiyoruz. Çünkü Hakkari’nin seçilmiş vekilidir ve yeri Meclis’tir. Meclis Başkanı’na bu konudaki taleplerimizi açıkça ilan ettik. Keza mahkemeler nezdindeki hukuki mücadelemizi de sürdürüyoruz. AİHM’in Demirtaş hakkında aldığı karar, aynen Leyla Güven için de geçerlidir. Bunun için de mücadelemizi sürdüreceğiz.