HDP PM’nin iki gün süren toplantının sonuç bildirgesinde, büyük bir inanç ve güçle yeni dönem için çalıştıklarını belirterek, “Örgütleniyor, emek veriyor, güçleniyoruz” denildi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi, 27-28 Nisan’da online gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, “Aşımıza, ekmeğimize ve alın terimize göz koyanlara karşı ezilenlerin mücadelelerinden güç alarak yürüyoruz. 1 Mayıs İşçi Bayramı arifesinde gerçekleştirdiğimiz Parti Meclisi toplantımızı bütün işçilere, emekçilere, ezilenlere ve dışlananlara adıyoruz” denildi. Bildirgede, AKP’nin yönetememe krizi, koronavirüs konusunda gelişmelere, mezarlıklarına saldırı, kadına yönelik artan şiddet, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, toplumsal barış ve demokrasi ittifakına dair başlıklar yer aldı.
‘HDP her kesimin yanında olmaya devam edecek’
Toplantısı Sonuç Bildirgesi’nde şu ifadeler yer aldı:
“* Türkiye’de uzun zamandır iktisadi, siyasi ve bölgesel düzeyde süregiden krizlere, savaşlara, işgallere; bugün virüs (Kovid-19) krizi eşlik ediyor. Salgın krizi bir yandan insanlığın geleceğini tehdit ederken; diğer yandan insanlığı eşit, özgür ve güvenli bir gelecekten yoksun bırakan kapitalizmin ürettiği kötülükler bütün çıplaklığıyla açığa çıkıyor. Küresel düzeyde büyük bir korku ve paniğe neden olan Kovid-19 salgınının birincil sorumlusu, aşırı kar hırsıyla doğayı yağmalayan ve ekolojik dengeleri alt üst eden kapitalist sistemdir. Salgın; eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi temel kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin olumsuz sonuçlarını ortaya sermiş, mevcut sağlık sisteminin, insanları koruyamadığını göstermiştir.
* Bu zamana kadar saray rejimi, salgının halkta yarattığı ölüm korkusu, panik ve izolasyon ortamını, iktidarını sürdürmek ve rejimini tahkim etmek için bir fırsat olarak değerlendirmiştir. İşçiler, emekçiler açlıktan ölmekle salgından ölmek arasında bir seçeneksizliğe mahkûm edilmiştir. Bu süreçte çok sayıda işçi ve emekçi, güvenli çalışma koşulları sağlanmadığı ve ücretli izin hakkından yararlanamadığı için hayatını kaybetmiştir. Salgının İstanbul, Kocaeli, Bursa gibi üretim merkezlerinde yoğunlaşmış olması rastlantı değildir. Bu, salgına rağmen işçilerin çalışmaya zorlanmasının doğal bir sonucudur. Salgın AKP-MHP iktidarı açısından ikinci bir ‘Allah’ın lütfu’ olarak değerlendirilmekte, süreç açıklık içinde yürütülmemektedir. AKP, halka ücretsiz maske dağıtabilecek bir organizasyon yeteneğinden dahi yoksundur.
* En son İçişleri Bakanının istifa girişiminde de görüldüğü gibi, AKP iktidarı yönetme zaafı içerisindedir ve büyük bir iç hesaplaşma sürecine girmiştir. Dünya kaosta ve Türkiye yangının içerisindeyken, iktidar, Saray entrikalarıyla meşguldür. Emekçiler ve ezilenler ise büyük riskleri ve fırsatları içeren tarihsel bir kavşak noktasında bulunmaktadır. HDP, böyle bir kritik kavşak noktasında işçi sınıfının, ezilenlerin, yoksulların, çiftçilerin, köylülerin yanında olmaya devam edecek, omuz omuza yürümeyi sürdürecektir.”
‘Toplumsal dayanışma ağları yok edilmek isteniyor’
AKP’nin salgınla mücadelede muhalefeti susturmayı hedeflendiğine dikkat çekilen bildirgede, “Yerel dayanışma ağlarını büyüten belediyelerimize kayyım atamaya, yardımları engellemeye, toplumsal dayanışma ağlarını yok etmeye ve Kürt halkının iradesini gasp etmeye devam etmektedir” ifadeleri yer aldı. İnfaz düzenlemesinin yandaşlara “özel af” olduğu belirtilen bildirgede, “Topluma karşı suç işleyenleri cezaevinden salmıştır. ‘Düşman Hukuku’ uygulayarak tutsak ettiği devrimci, demokrat, aydın, yazar, siyasetçi, gazeteci ve hak savunucuları başta olmak üzere 200 bin insanı ise cezaevlerinde ölüme terk etmiştir. HDP bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da siyasi iktidarın cezaevlerindeki mahpuslara dönük ayrımcı ve baskıcı politikalarına karşı duracaktır” diye belirtildi.
Mezarlıklara saldırı
Bildirgede, Van’da başlayan ve Kürt kentlerine yayılan mezarlıkların tahrip edilmesine dair, “Geçtiğimiz hafta 40 yıllık savaşta yaşamını yitirenlerin mezarları tahrip edilmiştir. Mezarların tahrip edilmesi ve böylesi talimatın verilmesi birer utanç vesikası olarak tarihe geçmiştir. Herkesin, ölümünden sonra, rahatsız edilmeden, mezarında yatma hakkı vardır. Ramazan Ayı’na girerken mezarlıkların tahrip edilmiş olması insanlık suçudur. Parti Meclisimiz bu saldırıları lanetlemektedir” denildi.
AKP’nin kurumları vesayet altına alma sürecinin devam ettiğine değinilen bildirgede, şunlar yer aldı:
“* İktidar salgını aynı zamanda akademik özgürlükleri de yerle bir etmek için kullanmış, salgını fırsat bilip YÖK yasasında değişiklik yaparak üniversiteleri siyasi ve dini olarak tümden AKP vesayeti altına almıştır. Aynı zamanda salgın döneminde hayata geçirilen uzaktan eğitimde yoksul öğrenciler, teknolojik donanıma ulaşamadıkları için hak ihlaline uğramaktadır.
* Ne yazık ki Cumhurbaşkanı, Diyanet İşleri Başkanı ve AKP sözcüleri, Ramazan Ayı’nı salgınla mücadele için bir dayanışma zemini olarak görmemektedir. Tam aksi, bu kutsal ayda ekonomik ve siyasal eşitsizlikleri derinleştirmekte, kültürel ve inançsal kutuplaşmayı yeniden üretmektedir. Barolara, siyasi partilere ve farklı cinsel yönelimlere saldırı için bir fırsat yaratılması, Ankara ve Diyarbakır baroları hakkında soruşturma başlatılması bunun son örneğidir. Halkların Demokratik Partisi olarak, kutsal ayların ve günlerin hiçbir devlet organı veya görevlisine; yurttaşlarımıza ve toplumsal muhalefet dinamiklerine ayrımcılık uygulama hakkı ve yetkisi vermediğini hatırlatmayı görev biliyoruz.
* Türkiye toplumunun barındırdığı inanç, din, din yorumu, siyasi kanaat, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, ulusal topluluk, dil, kültür ve yaşam tarzı çoğulluğu en baskıcı yönetimler altında dahi ortadan kaldırılamayacak kadar köklü, canlı ve güçlüdür. HDP bu çokluğu bir özgürlük ve dayanışma dinamiği olarak benimser. Partimiz, hem bu çokluğu bir zenginlik ve barış imkânı olarak güçlendirmek ve çoğulcu bir siyaset zemini olarak korumak için hem de iktidarın tekçi ve baskıcı uygulamaları ile hakları, onurları, öz saygınlıkları, yaşam tarzları, inançları ve kutsalları çiğnenen herkesin hakkı için mücadeleye devam edecektir.”
Ölüm orucu eylemleri
Grup Yorum ve avukatlar tarafından sürdürülen ölüm orucu eylemlerine dikkat çekilen bildirgede, “Açlık grevi direnişinde hayatını kaybeden Mustafa Koçak ile Grup Yorum üyesi Helin Böke’yi anıyoruz. Daha fazla acının yaşanmaması için, ölüm orucu eylemleri devam eden İbrahim Göçek, Didem Akman, Özgür Karakaya, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın talepleri derhal kabul edilmelidir” çağrısı yapıldı.
Kardeş aile kampanyası
Bildirgenin devamında şunlar ifade edildi:
* Çalışmalarımızın temel amacı halklar arası ve topluluklar arası dayanışmayı örgütlemek ve ihtiyaç sahibi ailelerimize aktif bir destek sunmaktır. Başlatmış olduğumuz Kardeş Aile Kampanyasında amaç, sadece maddi bir paylaşım değildir, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı da büyütmektir. Salgın döneminde işsiz kalanlar, yoksullar, mülteciler ve iktidarın mağdur ettiği kesimlerle, dayanışma ağlarını büyüterek, geleceğe daha örgütlü yürüyeceğiz.
* Bütün İslam aleminin Ramazan Ayı’nın halklarımız arasında yoksulluk, yoksunluk, hastalık ve açlığa karşı dayanışmaya ve barışa vesile olmasını diliyoruz. Toplumu, Ramazan Ayı’nın anlam ve önemine uygun olarak Kardeş Aile Kampanyasına en güçlü bir şekilde katılmaya, dayanışma ve paylaşma ağlarını, alternatif yaşam alanlarını oluşturmaya çağırıyoruz.
Savaş ve şiddet politikaları
* Kadın düşmanı AKP-MHP iktidarı, bu salgın sürecinde de savaş ve şiddet politikalarında ısrar etmektedir. Virüsü fırsata çeviren iktidar, belediyelerimize atadığı kayyımlar eliyle Eşbaşkanlık sistemimizi hedef almış ya kadın kurumlarını kapatmış ya da başına erkek atayarak, kadın düşmanı politikalarını sistematik ve sürekli bir şekilde devam ettireceğini bir kez daha göstermiştir. Pandemi sürecinde kadına yönelik şiddet ve ayrımcı tutumlar artarken bunları önleyici mekanizmaların işlevsiz hale getirilmesi ile kadınları şiddetle yüz yüze bırakmıştır. 1 Mayıs’a doğru giderken, kadın yoksulluğunun arttığı bu salgın döneminde görünmez kılınan ve sömürülen yine kadın emeği olmuştur. Bizler savaşa karşı barış siyasetini savunmaya devam edecek, oluşturduğumuz kadın dayanışma ağlarıyla kadına yönelik şiddete, kadın emeğinin sömürülmesine karşı kadın ittifakıyla mücadelemizi yürütecek, kadın kazanımlarımızı koruyacağız.
Tecrit
* Sayın Öcalan’ın tüm barışçıl çağrılarına ve bu amaçla yıllar içerisinde aldığı sorumluluğa rağmen kendisine dayatılan mutlak tecrit uygulamaları kabul edilemez. İktidar, Kovid-19 günlerinde Sayın Öcalan’ın sağlık koşullarının sağlandığını düzenli ve ikna edici bir şekilde kamuoyuna açıklamak zorundadır. Acilen mutlak tecrit koşulları ortadan kaldırılmalı, salgın karşısında gerekli tıbbi önlemler alınarak avukat ve aile görüşü ivedilikle yapılmalıdır.
* Kürt halkına yönelik saldırıların boyutlanarak sürmesi, Mahmur Kampı’na yapılan saldırılar, Demokratik Kürt Ulusal Birliği’nin ne kadar zaruri olduğunu bir kez daha açığa çıkarmıştır. HDP olarak bütün tarafları sorumlu bir siyaset izlemeye davet ediyor, bölgesel bir çatışmanın zemini olabilecek adımlardan uzak durmaya ve Demokratik Kürt Ulusal Birliği’nin inşası için yapıcı adımlar atmaya çağırıyoruz.
Acil önlem
* Sağlık hizmetleri kamu-özel ayrımı yapılmaksızın tüm halka ücretsiz olarak verilmelidir. Evde temaslı veya COVİD-19 hasta izlemi yapılıyorsa, buna uygun yakın takip ve bilgilendirme yapılmalı ve ihtiyaç sahiplerine ekonomik destek ve izolasyon koşulları sağlanmalıdır. Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilmiş sağlık emekçileri derhal işlerine iade edilmeli, deneyimli ve nitelikli emek gücü olarak salgın mücadelesinde görev yapmaları sağlanmalıdır. TBMM, KHK’li sağlık emekçilerinin göreve dönüşü için yasal düzenlemeleri ivedilikle başlatmalıdır. Sağlık emekçilerinin sağlığı için tüm hastanelere gerekli kişisel koruyucu ekipman (maske, gözlük, eldiven ve önlük) yeterli miktarda sağlanmalıdır. Sağlık çalışanları salgından en çok etkilenen toplum kesimidir. Çalışma koşulları, dinlenmelerine izin verecek, kendileri ve aileleri ile ilgili taşıdıkları kaygı ve endişelerini rehabilite edecek şekilde düzenlenmelidir.
* İşsizlik Sigortası Fonu’nun, işveren destek fonuna dönüştürülmesine son verilmelidir. Fondan yararlanma koşulları yeniden düzenlenmeli, yararlanamayan işçilerin yararlanması sağlanmalıdır. Fondan yapılan ödemeler, asgari ücretin altında kalmamalıdır. Ücretsiz izni yasalaştırma girişiminden vazgeçilmelidir. Tüm göçmen işçilerin pandemi süresince işsizlik fonundan, sosyal ve finansal destek fonlarından; elektrik, su ve ısınma gibi temel ihtiyaçlardan faydalanmaları sağlanmalıdır.
* Sermayeye karşı halkın birikimlerinin daha fazla peşkeş çekildiği, iş cinayetlerinin arttığı, alın terinin görmezden gelindiği, işçilerin sigortasız çalıştırıldığı, grevlerin yasaklandığı bir dönemde; HDP olarak üretimin devam etmesi için işçilerin feda edilmeye çalışılmasına 1 Mayıs’ın devrimci ruhu ile dur diyeceğiz. Pandemi nedeniyle iptal etmek zorunda kaldığımız kitlesel Newroz kutlamalarından sonra, 1 Mayıs’ta da halkın sağlığını gözeterek, öfkemizi saray iktidarına ve onun yandaşlarına göstereceğiz.
‘Halklar kazanacak’
* Türkiye demokrasisini eşitlik, adalet ve özgürlük değerleri ile ayağa kaldırabilecek yegane güç HDP’dir. HDP’nin güçlü rol oynadığı ve toplumun demokratik, ilerici, devrimci güçlerinin bir araya geldiği Üçüncü Yol/Çizgi esasında oluşturulacak demokrasi cephesinin tarihi rolünü oynaması için güçlü bir zemin bulunmaktadır. Bu zeminde demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlüğü esas alan her yaklaşım dalga dalga büyüyecektir. Büyük bir inanç ve güçle yeni dönem için çalışıyoruz. Örgütleniyor, emek veriyor, güçleniyoruz. Çözümün tek adresinin yeni yaşamın inşası için mücadele olduğuna inanıyoruz. Bir araya gelerek örgütlendikçe biz kazanacağız, halklar kazanacak. Mutlaka başaracağız.”
HABER MERKEZİ