HDP PM, seçimlerle ilgili MYK’ya ‘tam yetkilendirme’ yapıldığını ve milletvekilliği ile ilgili ‘Tek bir oyun heba olmaması perspektifiyle en çok milletvekili çıkarma hedefini gözeterek hareket edileceğini’ açıkladı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi 12 Mart’ta gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildigesini açıkladı. Kürt sorunundan, depreme ve yaklaşan Newroz’a kadar birçok başlıkta değerlendirmenin yapıldığı sonuç bildirgesinde, “Milletvekili seçimlerinde, tek bir oyumuzun heba olmaması perspektifiyle en çok milletvekili çıkarma hedefini gözeterek hareket edeceğiz” denildi.
Depremde yakınlarını kaybedenlere başsağlığı ve 12 Mart’ın Gazi ve Qamişlo katliamlarının kınandığı bildirgede özetle şu ifadelere yer verildi:
Afet komisyonu kuruldu
“Partimizin depremin ilk gününden itibaren seferberlik ruhuyla hızlı bir biçimde bölgeye ulaşarak halkla güçlü bir dayanışmayı geliştirebilmiş olmasında, etik ve politik zemine dayandırdığı yerel demokrasi ilkesinin etkisine ve önemine işaret edilmiştir. Hayatiyet arz eden bu etkili dayanışma çabalarının sürdürüleceği hususunda da kararlılığını ifade etmiştir. Bu kapsamda; Parti Meclisimiz merkezi düzeyde Afet ve Acil Durumlar Komisyonu’nun kurulmasını karar altına almıştır.
Erkek egemen iktidarı göndereceğiz
Afet sonrası halklarla geliştirdiğimiz ve büyüteceğimiz dayanışma çalışmalarımızın ve ardından 8 Mart’ta ortaya konulan iradenin değerlendirildiği toplantımızda, Newroz’un özellikle bu süreçteki anlam ve önemi ile birlikte seçim süreci ve ittifak politikamız birçok yönüyle tartışılmıştır.
Rantı, ayrımcılığı, cinsiyetçiliği, tekçiliği biz kadınlara gösterdiler. Afet zamanı hakkımız olanı bizden çalarak bize satmaya çalışan bu iktidara karşı öfkemiz büyük.
Kadın Meclisi olarak, isyanımızla sokağa çıktığımız ve mücadeleyi büyüttüğümüz 8 Mart’ta bu yıl, iktidara karşı öfkemizle ve acımızla hesap sormak için alanlardaydık. Erkek egemen, tekçi, rantçı, talancı bu iktidarı göndereceğiz. Mücadelemiz ve kararlılığımız büyük, yeni yaşamı kadınlarla birlikte kuracağız.
Eylemsizlik kararına rağmen savaşta ısrar
Depremin felaket halini almasında hükümetin rant politikalarının, liyakatsizlik ve tedbirsizliğinin, kamunun olanaklarını kurtarma ve yardım için kullanmamasının sorumluluğu karşısında toplumda biriken öfkenin “yağmacılık” ve “hırsızlık” suçlamasıyla mültecilere yönlendirilmiş olması; yine KCK’nin afet sebebiyle eylemsizlik kararı almış olmasına rağmen kara operasyonları ve hava saldırılarının sürdürülmüş olması, AKP-MHP iktidarının dayanışma değil ötekileştirmeyi, yaşamı değil ölümü öncelediği ve çözümde değil savaşta ısrarcı olduğunu ortaya koymuştur.
Kürt sorunu: Barış tecridin kırılması ile mümkün
Türkiye’nin deprem felaketiyle birlikte çok daha kapsamlı bir boyut kazanmış olan çoklu kriz koşullarında olduğu, yaşanan yapısal-sistemik krizin aşılabilmesinin Kürt sorununun demokratik bir çözüme kavuşmasıyla mümkün olduğu tespiti yapılmıştır. Tüm halkların barış, adalet ve demokrasi içinde yaşayabilmesi, tecrit politikalarının sona ermesiyle ve Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıyla mümkündür. Savaşta ısrar eden AKP-MHP ittifakı, depremde ve sonrasında da savaştan vazgeçmeyerek rejimini ölümler üzerine inşa etmeye devam etmektedir.
Kayyum politikasının ağır sonuçları depremde görüldü
Bir önceki dönemde olduğu gibi son yerel seçimlerde de kazanmış olduğumuz belediyelerin tamamına yakınına AKP-MHP hükümeti tarafından kayyım atanmış olmasının en ağır sonuçlarını, deprem bölgesindeki halklarımız yaşamıştır. Aynı kayyımcı tutumun -Pazarcık örneğinde görüldüğü üzere- sürdürülmesi de kayyım atamanın bir önlem değil rejim haline geldiğinin somut kanıtı olmuştur.
Hükümet tarafından gasp edilen belediyelerimize şayet kayyım atanmamış olsaydı, çok daha kapsamlı bir dayanışma ağının örülebileceğini elimizde bulunan sınırlı sayıdaki belediyenin kısıtlı imkânlara rağmen sergiledikleri performans açıkça ortaya koymuştur. Bu vesileyle kayyım uygulamalarının yalnızca halkın politik iradesine değil yaşama hakkına da bir müdahale olduğu gerçeği kendisini kanıtlamıştır. Halklarımızla birlikte tanıklık ettiğimiz üzere; iflas etmiş olan otoriter merkeziyetçi kayyım rejimine son verilmesinin, yerel demokrasinin ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin yaşamsal bir zorunluluk olduğunun altı önemle çizilmiştir.
Newroz ateşiyle özgürlüğe!
Depremde yaşamını yitiren yurttaşlarımıza adanan önümüzdeki Newroz’u, acılarımızı ve yaralarımızı birlikte sararak halklarımızın barış ve dayanışma içinde olacağı özgür ve demokratik bir yeni yaşam baharının ön günü olarak karşılayacağız. Bugüne kadar direnişte ve acıda bir araya geldiğimiz halklarımızla bu Newroz’da da umutta yan yana, omuz omuza duracağız. Yaşanan afetin derinden acılara sebebiyet vermiş olmasından ötürü coşkulu kutlanmayacak olması yeni yaşam iddiamızı zayıflatmayacak, aksine mücadele azmimizi bileyecektir. Halklarımızla dayanışmayı büyütmeye, zalimlerden hesap sormaya ve Newroz ateşiyle özgürlüğe yürüyeceğiz.
Milletvekilliği seçimleri
Parti Meclisimiz, ülkenin içinde bulunduğu çoklu kriz koşullarında çözümün ilkesel düzeyde ele alınması gerektiğini bir kez daha ifade etmiştir. Bu kapsamda partimizin 2021 Eylül ayında ilan etmiş olduğu Demokrasiye, Adalete, Barışa Çağrı Deklarasyonu’nun temel çerçeve olduğu bir kez daha vurgulanmıştır. Bu minvalde Üçüncü Yol stratejimizin, partimizin tarihsel ve ilkesel pozisyonu olduğu da hassasiyetle vurgulanmıştır. Seçim tarihinin netleşmesiyle birlikte partimizin ve geliştirdiğimiz ittifakların önemi daha belirgin bir şekilde görünür hale gelmiştir. Milletvekili seçimlerinde, tek bir oyumuzun heba olmaması perspektifiyle en çok milletvekili çıkarma hedefini gözeterek hareket edeceğiz.
HDP olarak; 14 Mayıs’ta kadınların, gençlerin, halkların, inançların, engellilerin, çocukların, emekçilerin, cinsiyet kimliklerinin ve tüm toplumsal kesimlerin yeni yaşamı birlikte örmesinde güvence olacağız.
Parti Meclisimiz, bu inanç ve iradeyle, 15 Mayıs sabahını; son halkasını AKP-MHP faşizminin temsil ettiği yüzyıllık merkeziyetçi, otoriter ve baskıcı rejim karşısında Cumhuriyetin ikinci yüzyılında halkların demokrasisinin miladı ve yeni yaşamın inşasının ilk günü olarak işaretlemiştir.
MYK yetkilendirme
Parti Meclisimiz seçim sürecinde yürütülecek çalışmalarda ve alınacak kararlarda Merkez Yürütme Kurulu’na tam yetki vermiştir.”
ANKARA