HDP, Diyarbakır İl Örgütü’nde yaptığı basın açıklaması ile Öcalan’a yönelik tecrite dikkat çekti. Açıklamayı yapan HDP’li Semra Güzel, ‘Konuşan bir Öcalan barışın yolunu açan bir Öcalan’dır! Susturulmak istenen bir Öcalan, çözümsüzlüktür, savaştır’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Örgütü, PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecride ve güncel konulara ilişkin basın açıklaması yaptı. İl binasındaki Vedat Aydın Konferans Salonu’nda yapılan açıklamaya, HDP milletvekilleri Semra Güzel, Musa Farisoğulları ve Dersim Dağ, HDP Diyarbakır İl eşbaşkanları Zeyyat Ceylan ve Hülya Alökmen Uyanık, yerlerine kayyım atanan belediye eşbaşkanları, meclis üyeleri ve partililer katıldı.
Açıklamayı yapan, Diyarbakır Milletvekili Güzel, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in 8 Kasım 2018 tarihinde başlattığı, ardından cezaevlerine ve kamu alanına yayılan açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri sonucu tecridin kırıldığını hatırlattı. Tecridin kırılmasıyla birlikte Öcalan’ın verdiği barış mesajları doğrultusunda toplumda barış ve çözüm umudunun yaratıldığını vurgulayan Güzel, Öcalan’ın avukatları aracılığıyla gönderdiği “Önümüzdeki 30-40 günlük süreç belirleyici olacak” sözlerini anımsatarak, Öcalan’ın barış talebine hükümetin savaş politikalarıyla karşılık verdiğini söyledi.
Tecridin hala devam ettiğinin altını çizen Güzel, “Tecrit, zamana yayılmış bir işkence yöntemidir. Hukuki değildir. Barışını yolunu açacak olan İmralı kapısı ve Sayın Öcalan’dır. Tecrit son bulununcaya kadar mücadelemiz devam edecek” dedi.
Sistem krizin çıkışını savaşta arıyor
Türkiye’de ve Kürdistan’da dengelerin değiştiğini, kapitalist sistemin bir kriz halinde kendisine çıkış yolları aradığını ve bu çıkış yollarını savaş taşlarıyla döşediği bir süreçten geçildiğini ifade eden Güzel, “Bu krizli sürecin göbeğinde bulunan Ortadoğu coğrafyasında da devletler toplumsal barış ve adalet kavramına değil, savaş ve hukuksuzluk politikalarına sığınıyor. Sayın Öcalan ortaya koyduğu tespitler ve duruşu ile sadece Kürt halkına değil başta Ortadoğu halklarına olmak üzere bütün dünyaya bir çözüm perspektifi ortaya koymuş ve her koşulda bunun savunucusu olmuştur. Bu çözüm perspektifi savaşlara değil barışa, hukuksuzluğa değil toplumsal yaşam ilkelerine dayanan bir demokratik ulus perspektifidir” diye konuştu.
Demokratik ulus-perspektifinin öteki alternatif bir model olarak başta Ortadoğu olmak üzere bütün dünya halklarına bir çözüm ve çıkış yolu olduğunu dile getiren Güzel’in açıklamasından bazı satır başları şöyle:
Öcalan’a yönelik tecrit
“Ve bugün çözümsüzlükte ısrar eden devletlerin bu çıkış yolunun önünü kapatabilmek amacı ile ağır bir tecrit süreci işlettiğini ve tam bir hukuksuzluk durumu sergilediğini İmralı örneğinde çok net bir şekilde görmekteyiz. İmralı Sisteminin yaratıcıları yüzyıllardır her türlü suça bulaşmış küresel egemenler ve gelişen bütün demokratik ve eşitlikçi mücadeleleri boğmaya çalışan statükocu ulus devletlerdir. Bu insanlık dışı uygulama sadece Sayın Öcalan’a uygulanan ve fiziki bir karakteri olan bir tecrit değildir. Sayın Öcalan şahsında toplumlara, kadınlara, kültürlere uygulanmak istenen bir tecridin boyutlandırılmış halidir. Konuşan bir Öcalan çözümün ve barışın yolunu açan bir Öcalan’dır! Susturulmak istenen bir Öcalan, derinleşen bir çözümsüzlüktür, savaş, eşitsizlik ve yükselen faşizmdir!”
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyon
“Bu süreçte bizler çok iyi gördük ki beraber yaşama umudu ve iradesi sadece Kürtlerin değil bütün dünya halklarının talebidir. Dünyanın her yerinden halklar Türkiye’nin bu savaş politikalarına karşı ayağa kalkmış, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının yanında yer almıştır. Savaş kararı verenler bunun bedelini ekonomik krizi ağırlaştırarak ve dış politikada kaybederek ödemeye mahkum kalmıştır.”
Libya meselesi
“Türkiye’nin Libya’daki çatışmalara dair tek pozisyonu halklara barış getirecek ve çatışmaların durmasının sağlayacak politikalara destek vermesi olmalıdır. Fakat hükümet Doğu ve Kuzey Suriye savaşı esnasında olduğu gibi bu maceracı ve müdahaleci dış politikalar ile Türkiye’yi içine soktuğu risklerin karşılığında iç siyaseti dizayn etmenin ne kadar kolay olduğunun da farkına varmış ve bu politikalar ile dış siyaseti kullanarak iç siyasetteki tükenmiş pozisyonunu gündemden çıkarmak istemektedir.”
HDP’ye yönelik baskılar
“Son bir yılda gözaltına alınan 4 bin 567 partilinden 797 kişinin tutuklandı. Rehin alınan arkadaşlarımız sürgün politikaları ile, çıplak arama işkencesi ile ve fiziksel şiddet de dahil her türlü şiddet politikasıyla sindirilmeye çalışılmakta insanlık dışı muamelelerle karşı karşıya kalmaktadır.”
“3. Yolun temsilcileri olarak, ne statükocu ulus-devlet aklının ne de emperyalist küresel güçlerin halklara savaş ve zulüm getiren politikalarını kabul etmiyoruz. Ve bu politikaların İmralı tecridinin varlığının bir sonucu olarak, faşizmin ortaya çıkardığı bir siyasi konjonktür olduğunu, bu konjonktürde ısrar edildiği sürece de hükümetin önce kendi sonunu getireceğini çok iyi biliyoruz. Savaş politikaları, hukuksuzluklar, Şark ıslahattan beri devreye konulan ve güncel hali kayyum atamaları olan işgal politikaları, gözaltı ve tutuklamalar Türkiye’nin bir demokrasi sorunudur ve bu sorunun çözüm anahtarı İmralı’dadır. İmralı tecridi kırılmadan ülkenin nefes alması mümkün değildir. Savaşın kazananı olmaz fakat barış herkese kazandırır. Halklarımız açısından geç olmadan savaş politikalarından vazgeçilmeli tecrit politikaları derhal son bulmalıdır.”
Kaynak: MA