HDP Diyarbakır İl binasına bu sabah 3’üncü defa baskın yapıldı. Yapılan baskında polis, geçen gün gözaltına alınıp serbest bırakılan 3 kişiyi tekrardan gözaltına alındı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl binasında PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle milletvekili Dersim Dağ, Tayip Temel ve Murat Sarısaç ile parti üyesi Sevican Yaşar, Salih Cansever, İsmet Yıldız, Salih Tekin, Bilal Özgezer, Abdulhalik Kurt ve Yusuf Ateş’in başlattığı süresiz dönüşümsüz eylemi sırasında gözaltına alınan 7 kişiden 4’ü çıkarıldıkları mahkemede tutuklamıştı.
8 Mart’taki baskından sonra sevk edildikleri adliyede savcılık tarafından ifadeleri alınan Abdulhalik Kurt, Yusuf Ateş ve Salih Cansever serbest bırakılmış ve açlık grevi eylemine il binasında devam etmişlerdi.
1 haftada 3 defa
HDP Diyarbakır İl binasına iki hafta içerisinde bugün sabah saat 07.20 sıralarında yapılan baskınla birlikte 3 kez baskın düzenledi. Baskında milletvekillerinin yanında açlık grevinde bulunan Abdulhalik Kurt, Yusuf Ateş ve Salih Cansever, gözaltına alındı. 3 kişi Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
‘Karar savcı ve hakimlere ait değil’
Geçen gün yapılan 2’nci gözaltı operasyonunda “Örgüt üyeliği” iddiasıyla Sevican Yaşar, İsmet Yıldız, Salih Tekin ve Bilal Özgezer adlı açlık grevi eylemcileri tutuklandı. Tutuklanankarın avukatı Mehmet Öner, daha önce eylemlere ilişkin aynı gerekçeyle hazırlanan iddianamelerin mahkeme tarafından iade edildiğini belirterek, kararın sadece savcı ve hakimler tarafından alınmadığına işaret etti. Öner, “Bugün aynı suçlamalarla tutuklanmaların yapılmasının tek amacı olabilir: O da eylemcilerin direnişlerini kırmak” diye konuştu.
‘Devam ettikleri için tutuklandılar’
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açlık grevcilerinin gözaltına alınması için talimat verdiği yönündeki beyanına işaret eden Öner,”Yaşananlar işin sadece hukuki olmadığını, sadece savcı ve hakimlerin kararı olmadığını aşikar bir şekilde gösteriyor. Çünkü aynı suçlamalara yönelik siz daha önce aynı şeyleri yapmışsanız ve bu kişileri beraat ettirmişseniz, bir soruşturma yürütseniz bile tutuklanma mantıksızdır. İkinci bir durum şu şekilde yaklaşılıyor: 7 kişi gözaltına alınmıştı, 2 kişi direkt TEM’den serbest bırakıldı. Bu 5 kişiden 4’ü tutuklandı. Şimdi bu 5 kişinin adliyeye sevk edilmesi, ‘Biz size de daha önce bir şans vermiştik, ama siz devam ettiniz. O zaman biz sizi tutuklarız’. Tutuklanma gerekçeleri budur” ifadesini kullandı.
‘Greve girmek suç değil’
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) açlık grevlerinin suç olarak tanımlayan hiçbir yasal düzenlemenin yer almadığının altını çizen Öner, şöyle konuştu: “Açlık grevleri tamamen sivil itaatsizlik eylemidir. Kişinin kendinden başka ne kamuoyuna ne de başka kişilere zararı vardır. Bu da TCK’da suç olarak verilmemiştir. Ama buna gerekçe olarak; ‘Açlık grevlerinin kendi hür iradenizle yapmıyorsunuz, bunu başkalarının verdiği talimatla yapıyorsunuz’ gösteriliyor. Tek başına örgüte yakın olduğu belirtilen internet sitesinde yer alan bu yazı, bunların örgüt talimatıyla bu eylemi gerçekleştirdiğine delil olarak gösterilemez. Bu nedenle tutuklanmaları hukuk dışıdır. İşin tuhafı bu kişiler ilk gözaltına alındığında yöneltilen suçlama propagandaydı. İkinci gözaltına alınışlarında emniyette yöneltilen suçlama yine propaganda yapmaktır. Ama adliyeye çıkarıldıklarında örgüt üyeliği suçlaması yöneltildi. Şimdi burada süreklilik olduğu söyleniyor, ama bir süreklilik yok. Devam eden ve süren tek bir eylem söz konusudur. Çünkü bunlar eylemi hiç bırakmadılar, başladıkları ve devam eden tek bir eylemden söz edebiliriz. Bu nedenle süreklilik unsurunun oluştuğuna dair bir değerlendirme yapmak da yanlıştır.”
Kaynak: MA