Yaklaşık 5-6 haftadır ‘HDP iktidarı’ soruları yazıyorum. Bunun nedeni eleştirmek değil. Bunun temelinde hep ‘yoksullar ideoloji değil ihtiyaçlar üzerinden örgütlenir’ düşüncesi var. Bu yüzden yapılanları değil, yapılmayanlar üzerinden yazıyorum. Bunun manası HDP iktidarları üzerine yapılan saldırılar, baskılar, tamamiyle hukuk dışı -ki kendi hukukları bu- uygulamaları bilmiyor ya da hiçe sayıyor değilim, tam tersi bu duruma karşı ancak, çok daha fazla yaygın, temel ihtiyaçlar üzerinden, cüretli şeyler ile durulabileceğini savunuyorum. Yani merkezi iktidarın bu fütursuz salvoları karşısında ancak temel ihtiyaçların doğrudan çözümünü öneren, uygulayan politikalar ile durulabilir.
Siyasal hareketinin başarısı, bu günlere gelebilmesinin nedeni de zaten böyle temel bir ihtiyacın, ‘dilin’, ‘kimliğin’ karlar içinden çıkartıp, herkese kabul ettirmesidir. Bu yüzden ‘Ekolojik Demokrasi’, ‘İhtiyaçlar üzerinden örgütlenme’, merkezi iktidarların saldırısı karşısında tam anlamıyla gerçekleştirilemeyebilir ama onun ‘hayaleti’ bile yerel yönetimlerde, koloniyel kayyumlarının tepesinde beladır.
Bu yüzden bana sokakların öğrettiği, -batıda filan değil, doğuda, güneyde ve her yerde- basit ve doğrudan ihtiyaçları çözerek ancak hegemonyanın kırılabildiğidir. O zaman bundan sonra basit sorular ve cevaplar ile devam edelim.
-İnsanların bu hayatta en çok istediği şey nedir? Özellikle bizim topraklarımızda en çok neyi isterler?
-Bir evinin olması. Herkesin ilk istediği şey bir ev sahibi olmasıdır. -Dünyada mekan!
-‘Barınma hakkı’ diyoruz biz buna.
-O zaman ev alıp, sanki kira öder gibi ödesinler.
-Zaten alamıyoruz mesele bu. Pehlivana kolunu al diye bağırıyorlar, alabilsem canını alacam diyor.
-Herkese nasıl ev verebilirsin ki?
-Kent topraklarını evsizlere dağıtabiliriz. Aynı toprak reformu gibi ‘Kent reformu’ gerçekleştirerek.
-Evsizler kim?
-Öncelikle kadınlar. Erkek mülkiyeti Türkiye’de ilk sırada Hakkari yüzde 93, sonra Siirt ve Mardin. O zaman ilk başta kadınlar geliyor evsizler olarak.
Çılgınlık bu ama dünyada bu şekilde topraklar sadece kamulaştırılmış olmayacak, ‘toplumsallaştırılıcak’ ve aynı zamanda ‘kadınsallaştırılıcak’
Nasıl mı? Gelecek hafta devam etmek üzere…