HDP’li Özsoy, Biden’ın 8 ay önceki konuşmasının gündeme sokulmasının planlı bir seçim hesabı olduğunu söyleyerek, ‘Erdoğan tabanını bir arada tutmak için batı ile gerilimler oluşturmak isteyecektir’ dedi
Erdoğan önümüzdeki dönemde içerideki milliyetçiliği diri tutmak, kendi tabanını bir arada tutmak için batı ile birtakım gerilimler oluşturmak isteyecektir
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüsü Hişyar Özsoy, ABD Başkan adayı Joe Biden’ın 8 ay önce verdiği röportajın gündeme gelmesini değerlendirdi. Özsoy, Biden’ın “Erdoğan karşıtı muhalefeti desteklememiz ve darbe ile değil demokratik yöntemlerle bu sistemin değişmesi gerekiyor” dediğini aktaran Özsoy, Biden’ın sözlerinin 8 ay sonra gündeme getirilmesinin farklı nedenlerinin olduğunu söyledi.
Düşman yaratılıyor
Özsoy, bu nedenleri şöyle vurguladı: “Bir tanesi Türkiye’nin içte ve dışta ciddi bir sıkışmışlık içerisine girmiş olması. Hal böyleyken, siyasi iktidar krizlerin sebebi olarak AB ile ABD’yi gösteriyor. Yani gündem saptırma, sorunların sebebini dışarıya bağlama eğilimidir. ‘Dünya bize düşman’ söyleminin bir parçası olarak tedavüle sokuluyor.”
‘Batı ile gerilimler oluşturmak’
HDP’li Özsoy, Türkiye’nin 2019 seçimlerine kadar Erdoğan’ın herkesi “terörist” ilan ettiği bir siyasal iklime mahkûm olduğunu ancak “terörist yaratma” politikasının artık tutmadığını ifade etti. Özsoy, şunları söyledi: “Bir dönem sadece HDP ‘terörist’ olarak ifade ediliyordu ancak daha sonra yelpazeyi genişleterek, CHP, İyi Parti, sivil toplum örgütleri, sendikaları ve hatta halde soğan satan komisyonculara kadar gitti. Şimdi bu ülke içerisinde böyle bir kutuplaştırma yaratarak, iktidar olamadığını geçen yerel seçimlerde gördü. Ve büyük bir hezimet yaşadı. Demek ki herkese ‘terörist’ söylemi işlemiyor. 3-4 yıl bunu yaptı ama geldiğimiz noktada hem içte hem dışta sıkışmış durumda. Ekonomide darmadağın olmuş hatta kendi partisi bile üçe bölünmüş. Bir noktada dış mihrak, iç mihraktan daha avantajlı bir söylem alanı yaratabiliyor. Öyle görünüyor ki Erdoğan önümüzdeki dönemde içerideki milliyetçiliği diri tutmak, kendi tabanını bir arada tutmak için batı ile birtakım gerilimler oluşturmak isteyecektir.”
‘Milliyetçi popülist söylem’
HDP Dış İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüsü Hişyar Özsoy, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: 2009 yılında ‘one minute’ meselesi vardı. Erdoğan bunu 4-5 yıl kullandı. O söylemin etkisi bitince bu sefer Sisi’ye karşı Rabia işareti geldi. Böyle bir karşıtlık üzerinden bir süre gitti. Şimdi de başka söylemlerle bunu deniyorlar. Öyle görünüyor ki önümüzdeki seçimlerde muhtemelen batı ile karşı karşıya gelerek, hem İslamcıları hem milliyetçileri popülist bir söylemle etrafında tutmaya çalışacaktır. Bu açıdan bakıldığı zaman Erdoğan’ın Ayasofya çıkışı ve batılı ülkelerle didişmesi öyle çok rastlantısal değildir. Bunlar çok planlı şekilde tasarlanıyor.
‘İki tarafı keskin bıçak gibi’
“Batı ile karşı karşıya gelmenin, dış mihraklar söylemi üzerinden içerideki milliyetçiliği devam ettirmeye çalışmanın ekonomiye çok büyük tahribatları olacaktır” diyen Özsoy, şunları kaydetti: Nihayetinde Türkiye ekonomisi batı ile önemli oranda entegre olmuş. Ekonominin yüzde 50’sinden fazlası AB ülkeleriyle yapılıyor. Türkiye’ye gelen yabancı yatırımcıların yüzde 65’inden fazlası Avrupa ülkelerinden geliyor. ABD karşıtlığı, AB karşıtlığı belki Erdoğan için bir noktaya kadar yarayabilir fakat bunun dozu kaçtığı zaman Türkiye’nin geneline çok ciddi ekonomik sonuçları olacaktır. İki tarafı keskin bıçak gibi. Batı karşıtlığı iç siyasette toplumu bir noktaya kadar tatmin edebilir fakat bu toplum aç. Yani ucuz, milliyetçi yabancı düşmanlığı Türkiye’de çok fazla işe yarar durumu kalmamıştır; bu yoksulluk, açlık durumunda.
ANKARA