Yaklaşan yerel seçimler HDP’nin ülke siyasetinde kilit parti konumunu yeniden görünür hale getirmeye başladı. 7 Haziran seçimlerinden sonra organize edilen saldırılar ve imha konsepti bütün bileşenleri ile HDP’yi bitirmeye, esamesi okunumaz hale getirmeye yönelikti. Oysa şimdi muhalefeti ve iktidarıyla herkes HDP ile ya birbirini ilişkilendirme ya da ilişkilenme yarışına girmiş durumdadır. HDP’nin Türkiye siyasetindeki gücü aldığı yüzde 12-13’lük oyun çok üzerindedir. Etki alanı nedeniyle Kürt demokrasi dinamiği Türkiye siyasetinde en az yüzde 50’lilik bir ağırlığa sahiptir.
HDP’nin siyasetteki etkisi de barındırdığı Kürt demokrasi dinamiğinden ve üzerinde şekillendiği projeden kaynaklıdır. HDP’nin pozisyonu, yeri ve konumu Türkiye demokrasisi açısından turnusol görevi görmektedir. HDP’nin yanında yer almak ya da karşısında olmak demokrasiye yaklaşımla ilgilidir. Tersi de doğrudur, HDP’nin varlığı demokrasi mücadelesinin gelişmesi, ilerlemesi ile doğrudan ilintilidir. HDP, bu açıdan Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin destekleyeni değil, sahibi, öncüsü ve belirleyenidir.
Bu açıdan 31 Mart seçimlerinde HDP’nin nasıl bir pozisyon alacağı, seçim sonuçlarının belirlenmesi açısından son derece kritiktir. HDP’nin pozisyonu ve rolü bellidir; belirsiz ve flu olan diğer muhalefet partileri ile iktidar kliğinin demokrasi ile kurduğu menfaat ilişkisidir. Bu partilerin demokrasiye dolayısıyla HDP’ye yaklaşımları kendi handikaplarıdır. AKP’nin Türkiye demokrasisini tasfiye etmek amacıyla ilk olarak HDP’ye saldırması tesadüfi değildir. Buna mukabil seçmenin kritik dönemlerde demokrasinin gelişmesi, korunması ve büyütülmesi için her türlü algı yönetimine rağmen HDP etrafında kenetlenmesi ve HDP ile ittifak kurması da siyasi ferasetinin büyüklüğünü göstermektedir ve çok statejik bir hamledir. Bu da HDP’ye durduğu yerin ötesinde seçmen ve toplum tarafından kendisine verilen demokrasiyi geliştirme, koruma misyonunu yüklemektedir.
7 Haziran seçimlerinden sonra her türlü saldırıya rağmen HDP’yi tasfiye etmeyi başaramayan AKP’nin seçimlerden yerel seçimlerden önce HDP’ye yaklaşımı çok yönlüdür. AKP’nin HDP’yi tasfiye etme, seçim başarısını engelleme arayışı artarak devam etmektedir. Bununla birlikte AKP, hali hazırda muhalefetin HDP ile ilişkilenme ihtimalini bile suçlama konusu yaparken eşzamanlı olarak demokrasiye döneceğinin beklentisini yaratmak için HDP ile birlikte görünmek için 40 takla atmaktadır. AKP manşetlerinin “HDP ile CHP ve İyi Parti’nin Kirli İttifakı” yazdığı günlerde, Abdulkadir Selvi’nin HDP ile AKP görüştü bilgisini servis etmesi bu arayışın dışavurumudur. AKP her kritik dönemde, özellikle Kürt seçmende “yeni bir süreç mi başlıyor, bir yumuşama mı olacak” beklentisi yaratmak için “Öcalan ile görüşmeler yapılıyor, HDP ile görüşüldü” gibi haberler servis edilir. İlginç olan AKP’nin nefret ve karşıtlık üzerinden oluşturduğu algı ile birbiriyle çelişkili iki durumu da aynı anda yürütebiliyor olmasıdır.
Hazin ki muhalefetin bunu idrak edecek mecali bile yok. AKP’nin “demokrat olmanın, demokrat görünmenin tek yolu Kürtlerle ilişkilenmektir” şeklinde tespit ettiği gerçeğe CHP başta olmak üzere muhalefet odakları yabancıdır. Sadece yabancı değiller, aynı zamanda Kürt sorunu ve demokrasi meselesinde AKP’den farksızlar.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Iğdır’da HDP kazanmasın diye AKP ve MHP’yi destekleyeceklerini açıklaması Türkiye’de kimin hangi saiklerle nerede konumlandığını göstermesi açısından ibretlik bir açıklamadır. Birincisi, Iğdır daha önce Cemil Çiçek’in açıklamasından hatırlanacağı gibi müesses nizamın kırmızı çizgisidir. İkincisi bir süre önce EYT konusunda HDP’yi AKP ve MHP’ye destek vermekle suçlayan “yavru MHP”, ilk fırsatta ait olduğu yerde soluğu aldı. Bu durum MHP’nin 7 Haziran seçimleri öncesinde “AKP bölücülerle iş birliği yaparak başkanlık sistemini getirmeye çalışıyor” diyerek 7 Haziran sonrasında AKP’ye başkanlık sistemini hediye etmesi ve Türkiye’yi demokrasiden uzaklaştırma tutumunun devamıdır. HDP’ye dil uzatan, HDP’yi iktidarla ilişkilendirmeye çalışan her siyasi oluşum iktidarın ortağıdır ve kendi durumunu örtmek için HDP’ye saldırmaktadır.
Bu açıdan HDP’nin yerel seçim hamlelerini A partisine ya da B oluşumuna destek olarak okumak büyük haksızlıktır. HDP’nin hamleleri demokrasiyi kurumsallaştırmaya, hakim kılmaya yöneliktir ve bu konuda tutumu nettir. Birinci öncelik iktidarın toplumun üzerinden silindir gibi geçen nobran gücünü sınırlandırmaktır. Fakat bunu gerçekleştirmek için adım atılırken, ilkeler, kriterler önemlidir ve HDP’de şimdiye kadar kılı kırk yararak buna dikkat etmeye çalıştı.