HDP’li Sait Dede, ülkenin değişik cezaevlerinden gelen kötü muamele haberleri üzerine Adalet Bakanlığı’nın ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun cevaplaması için meclise üç ayrı önerge sundu
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Sait Dede son haftalarda basında da sıkça gündeme gelen cezaevlerindeki hak ihlalleri ve kötü muameleyi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıdı.
Konu ile ilgili Adalet Bakanı Abulhamit Gül’ün cevaplaması için sunulan üç önerge ile ilgili açıklamalarda bulunan HDP’li Dede “Son yıllarda cezaevinde hak ihlalleri hakkında her gün tarafıma cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlüler veya aileleri ve yakınları tarafından şikayetler iletilmektedir. Tutuklular ve hükümlülerin cezaevlerinde onur ve haysiyet kırıcı tutum ile karşı karşıya kaldıkları gerçeği yıllardır süregelen bir adalet/hukuk girdabı olarak karşımıza çıkmaktadır. Son olarak Van F Tipi Cezaevinde darp edilen Yüksekova HDP eski ilçe eşbaşkanımız Fikret Turgut’un uğramış olduğu saldırı ve yine Trabzon Beşikdüzü cezaevinde Dilgeş Yaşar’a uygulanan hukuksuzluklar tüm kamuoyunca da bilinmektedir. Keza Konya Seydişehir cezaevindeki tutuklular da yine çeşitli baskılara maruz kalmaktadır. Unutulmamalıdır ki; cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlüler devletin koruması altındadırlar. Dolayısıyla bir hukuk devletinde bu tür vakaların olması kabul edilemez. Adalet bakanlığı ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu ivedilikle bu konuları araştırmalı ve ciddiyetle yaklaşarak gerekli denetimleri yapmalıdır” dedi.
Yaşanan hak ihlallerinin takipçisi olacaklarını da belirten Dede şöyle devam etti: “Bizler de Halkların Demokratik Partisi olarak hak ihlallerinin yaşandığı her mekân ve zamanda insan onuruyla bağdaşır bir yaşam için müdahale edeceğiz bu kapsamda cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin takipçisi olacağız.”
HDP’li vekil Sait Dede tarafından Adalet Bakanlığı’na ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na sunulan önergeler şöyle:
“*Türkiye’nin taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmeler ve yine yürürlükte bulunan Anayasa ve yasalar koşullara ve mağdurun davranışına bakılmaksızın mutlak olarak işkence ve insanlık dışı veya onur kırıcı muameleyi yasaklamaktadır. 5275 sayılı CGTİHK Kanunun 6’ncı maddesinde; “b) Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir.’’ amir ifadesine rağmen, uygulamada Türkiye’deki hapishaneler, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı mekânlar haline gelmiştir. Bu bağlamda ceza infazında adalet esaslarına uygun hareket edilmemekte, sorumlular hakkında etkin bir soruşturma yapılmayıp suçlular cezasızlık zırhıyla korunarak ödüllendirilmektedir. Gerek tarafımıza ve gerekse Barolara, İnsan Hakları Derneğine ve Türkiye İnsan Hakları Vakfına gelen başvurular ve kamuoyuna yansıyan iddialar ve iddialar karşısında adli makamların sükûtu sistematik olarak cezaevlerinde işkence ve kötü muamelenin yapıldığı duygusunu kamuoyunda oluşturmaktadır. Ceza infaz memurları ve hapishane idarelerinin olumsuz ve hatta suç teşkil eden eylemlerinden bir tanesi de yakın zamanda Van Cezaevinde yaşanmıştır. Van F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu olan Fikret Turgut cezaevinde darp edilmiş ve vücuduna aldığı darbelerden dolayı Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilerek tedavi altına alınmıştır.
Bu bağlamda; Van F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda Fikret Turgut’un infaz koruma memurları tarafından darp edilmesi konusunda bakanlığınız tarafından başlatılmış bir soruşturma var mıdır? Soruşturma başlatılmışsa; Fikret Turgut’u cezaevinde darp eden infaz koruma memurları halen görevde midir?
Van F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda darp edilen Fikret Turgut’un hastaneden aldığı darp raporuna istinaden sorumlular hakkında öncelikli olarak nasıl bir tedbir almayı düşünüyorsunuz?
* Basında yer alan haberler ve tarafınıza da ulaşan bilgiler değerlendirildiğinde; Türkiye’deki Ceza İnfaz Kurumlarında, tutuklu ve hükümlülere yönelik insanlık onuruyla bağdaşmayacak sistematik bir takım uygulamaların yapıldığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Cezaevi İdaresi’nin ve gardiyanların/memurların insanlık onuruna aykırı işlemlerinden yoğunlukla şikâyet edilmektedir. Yine bu kapsamda Trabzon Beşikdüzü T Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan siyasi tutukluların maruz kaldığı uygulamalar tutuklu Dilgeş Yaşar tarafından kamuoyuyla paylaşılmıştır. Tutukluların sürekli cezaevi yönetimi ve gardiyanlar tarafından tahrik edilmeye çalışıldığı, kendilerine karşı baskı uygulandığı, onur kırıcı ve ağza alınmayacak hakaretlere maruz kaldıkları yönündeki Dilgeş Yaşar’ın beyanından sonra cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin; başta ailesi olmak üzere kamuoyunda derin bir endişe oluşmuştur.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, T.C. Anayasası ve yasalar; kötü muameleyi, işkenceyi, insan onuruyla bağdaşmayan uygulamaları ve ayırımcılığı yasaklamıştır. AİHS ile Ek protokolleri ve Anayasa; temel hak ve hürriyetlerin korunması noktasında adli ve idari makamlara negatif ve pozitif mükellefiyetler yüklemektedir. Cezaevi konusunda devletin pozitif yükümlülüğü yurttaşın gözaltına alınması ile başlamakta ve infazın tamamlanması ile sona ermektedir. Cezaevlerinin denetimi hukuki, siyasal ve toplumsal olarak kısıtlı olduğundan devletin bu kurumlardaki yükümlülüğü önem kazanmaktadır.
TBMM İnsan Hakları Komisyonuna Trabzon Beşikdüzü Cezaevindeki hak ihlallerine yönelik yaptığımız başvuruya rağmen bahse konu cezaevinde hak ihlalleri ve insanlık onuruyla bağdaşmayan uygulamalar devam etmektedir. Demokratik hukuk devleti ilkesi gereği devletin denetim ve gözetimi altındaki mahkûmlara yönelik gayri hukuki uygulamalar ivedilikle araştırılmalı ve sorumlular hakkında derhal etkin bir soruşturma başlatılmalıdır.
Bu bağlamda;Trabzon Beşikdüzü T Tipi Cezaevinde tutuklu ve hükümlülere uygulanan işkence ve kötü muameleyle ilgili olarak bakanlığınız tarafından başlatılan bir soruşturma var mıdır?
Cezaevinde yaşanan hukuk dışı uygulamalara ilişkin ivedi olarak bir soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?
* Tarafıma iletilen bilgilere göre; Konya Seydişehir Cezaevinde hükümlü olarak bulunan Mustafa Akan, Resul Aktaş, Şiyar Fırat, Murat Aşkan, Yılmaz Uçar, Davut Alagöz ve Cuma Dayan, aileleri ve yakınlarının ikamet ettikleri yerlerin kendilerine oldukça uzak olması nedeniyle maddi imkânsızlıkların hem kendilerini hem ailelerini zorladığını belirtmiştir. Ayrıca siyasi hükümlü statüsünde bulunan kendilerinin özel bir muamele ile ilgili cezaevinde tutulduklarını, söz konusu siyasi hükümlülüklerine uygun ve ailelerine daha yakın bir cezaevine nakil edilme talepleri ifade edilmiştir. Söz konusu taleplerin ve şikayetlerin dikkate alınmadığı, gerekli incelemelerin yapılmayıp talep sahiplerine geri bildirim yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda; Tarafıma iletilen talepler Konya Seydişehir Cezaevi yönetimi ve ilgili birimlere iletilmiş olup sonuçsuz bırakılmıştır. Bunun gerekçeleri nelerdir?
Söz konusu talepler ve şikayetler ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmış mıdır?
Tutuklu ve hükümlülerin yerleştirileceği cezaevleri hangi şartlara göre belirlenmektedir?”