Polis saldırısı üzerine açık havada düzenlenen HDP Diyarbakır Bölge Konferansı’nda konuşan Tayip Temel, ‘Büyük bir direnişin içerisindeyiz. Halkın ve dostlarımızın gözü ve kulağı bizim üzerimizde’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) 3 Temmuz’da gerçekleştirilecek 5. Olağan Büyük Kongresi’ne hazırlık kapsamında Diyarbakır’da bölge konferansı düzenliyor. “Büyük direniş büyük yürüyüş” şiarıyla gerçekleştirilen bölge konferansı öncesi, polisler konferansın yapılacağı salonun önüne arama noktası kurdu. HDP’liler bunun üzerine Fırat Bulvarı ve Stad yolunu trafiğe kapattı. Arama noktasının kaldırılmaması üzerine partililer, salonun yakınında yer alan boş alanda konferansını düzenledi.
Büyük bir direniş var
Konferans, divan oluşumu ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşu sonrası başladı. Konferansın açılış konuşmasını HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Zeyyat Ceylan yaptı. Sonrasında konuşan HDP Eşbaşkan Yardımcısı Tayip Temel, tüm bölgelerde konferanslarını gerçekleştirdiklerini belirterek, ülkede yaşanan gelişmelere değindi. Tarihi bir süreçten geçtiklerini ifade eden Temel, “Bir yandan savaş, çatışma, baskı ve saldırılar, diğer yandan büyük bir direniş ve mücadele veriliyor. Bir yandan ihanet ve işbirlikçilik gibi küçük ve ucuz hesaplar, diğer yandan büyük bedellere rağmen onurlu bir yurtseverlik ve değerlerine sahip çıkma durumu söz konusu” dedi.
Direniş köleliği kıracak
Temel, Kürtleri bir yüzyıl daha statüsüz bırakma girişimlerinin sürdürüldüğünü ve buna karşı büyük bir direnişle verildiğini ifade etti. Temel, bu direnişle köleliğin kırılarak, statüsüzlüğe son verilmek istendiğine işaret ederek, “Böylesi büyük bir direnişin içerisindeyiz. Halkın ve dostlarımızın gözü ve kulağı bizim üzerimizde. Yine egemenler de yakından ve kötü bir gözle bizi takip ediyor” diye kaydetti.
Burası direnişin kalesi
Kürt halkının kalbinin Diyarbakır’da attığını vurgulayan Temel, “Amed yüz yıllardır direnişin kalesi ve önümüzdeki süreçte de bu rolünü oynayacak. Kürt gençleri özgürlük ve onurlu mücadelede kendilerini feda ettiler. Amed direnişin ve onurun kentidir. Bu gerçekliği tersyüz etmek istiyorlar ve Amed’in kimliğini yok etmek istiyorlar. Kayyımlarla, tutuklamalarla, saldırılarla, özel savaş politikalarıyla halkımızın ve yurdumuzu hedef alıyorlar. Sadece partimizi değil Kürt halkının kimliğini hedef alıyorlar. Kürt halkına düşmanlıkları yıllardır süren bir düşmanlıktır. Dilimize ve kimliğimize saldırıyorlar. Kayyımlarla halkımızın iradesini gasp ediyorlar. Kayyım atandığında Kürtçe tabelalarını indirip, bütün Kürt değerlerine saldırdılar. 2 gün önce de Kürtçe konseri ve tiyatroyu iptal ettiler. Neden? Bize ve halkımıza kızgınlar. Çünkü her şeye rağmen hesaplarını bozuyoruz” diye konuştu.
Gerçekliği ortadan kaldırmak istiyorlar
Kürt halkının 21. yüzyılda tüm dünyaya yayılan ve bütün halklar tarafından hayranlıkla karşılanan bir mücadele ortaya koyduğunu ifade eden Temel, “Kürt halkı Vietnam, Filistin, Angola ve Küba gibi yeni bir yaşam oluşturarak, direnişiyle halkların umudu haline geldi. Rojava direnişi halkların direnişi oldu. Her tür karışıklık ve krize karşı kurtuluş yolunu gösteriyor. Bu gerçekliği ortadan kaldırmak istiyorlar. Halkları umutsuz bırakmak, özgürlük mücadelesini tasfiye etmek istiyorlar. Ancak başaramayacaklar, direniş kazanacak” ifadelerini kullandı.
Çözüm Sayın Öcalan’da
Konferansın temasının “çözüm ve örgütlenme” olduğunu aktaran Temel, şunları söyledi: “Çözüm yolumuz belli; 2013-2015 yıllarında bu kentte Newroz alanlarında milyonlarca kişinin şahitliğinde çözüm iradesi ortaya konmuştu. O günden bu yana Kürtler o iradeyi sahipleniyor. Ancak tecritle bu iradeyi kırmak istiyorlar. Çözümü ortadan kaldırmak istiyorlar. Çözüm olduğunda yıkılacaklarını biliyorlar. Bundan kaynaklı Türkiye ve Ortadoğu halklarını savaş ve krizlerle nefessiz bırakmak istiyorlar. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit, çözüm iradesinin tecrit edilmesidir. Öcalan’ın tecrit altına alınması Kürt halkının tecrit edilmesidir. Sayın Öcalan, son yapılan görüşmede bir haftada Kürt sorunu ve demokratikleşme sorunlarını çözebileceğini belirtmişti. Sayın Öcalan 40 yıldır çözüm için muhatap arıyor. Ancak Sayın Öcalan’ın karşısına çözüm için bir muhatap çıkmıyor. AKP-MHP sadece savaşın muhatabıdır. Savaş ve çatışma dipsiz bir kuyudur, fakirlik, ölüm ve katliamdır. Saddam kadar Kürtlere karşı savaşan kimse olmadı. Katleden olmadı. Ancak amacına ulaşamadı. Bu yolda ilerleyenler de amaçlarına ulaşamayacaklar.”
Siyasi aktörlere de sesleniyoruz
“Bir kez daha Amed’den çağrı yapıyoruz” diyen Temel, şöyle devam etti: “Kürt halkının talepleri bellidir. Halkımız onurlu bir yaşam, özgür bir gelecekten başka bir şeyi kabul etmeyecek. Halkımız dilinin ve kimliğinin özgürlüğünü istiyor. Asimilasyonun sona ermesini, eşitliğin sağlanmasını ve ortak bir yaşamı istiyor. Savaş istemiyoruz. Kriz ve karışıklık istemiyoruz. Bunun yolu da diyalog ve müzakereden geçiyor. Çözümün adresi belli; Çözümün muhatabı Sayın Öcalan’dır. Siyasi aktörlere de sesleniyoruz; Yarınlar için hesaplarınız varsa eğer, Kürt halkının desteğini almak istiyorsanız eğer, Kürtlerin taleplerine karşı duruşunuzu netleştirmeniz gerekiyor. Siz Kürtçenin özgürlüğü için ne diyorsunuz, onurlu bir yaşam için ne diyorsunuz, eşitlik için ne diyorsunuz? Çözümün muhatabı olan Sayın Öcalan’ı tanımayan, bir yandan savaşa destek verip diğer yandan Kürtleri birkaç sözle kandırmak isteyenler Kürt halkının desteğini alamaz.
Örgütlülük varsa çözüm var
Tüm bunların yanı sıra iktidarların yarattığı bu kaos nedeniyle halkımız yoksullukla karşı karşıya. Milyonlarca insan geçimini sağlayamıyor. Açlıkla terbiye edilmek isteniyor. İnsanları ekmek ve özgürlük tercihleri arasında bırakmak istiyorlar. Biz ne ekmeğimizden ne de özgürlüğümüzden taviz vermeyiz. Toplumun yaşadığı sorunlar derinleşiyor. Egemenlerin saldırıları da ağırlaşıyor. Ancak biz de 40 yıldır bu zihniyete karşı direniyoruz. Büyük bir mirasın sahibiyiz ve yeterince ağır süreçlerden geçtik. Siyasi tecrübemiz büyük. Her şeyden öte büyük bir inanca sahibiz. Bugüne kadar ne elde ettiysek örgütlülüğümüzle elde ettik. Örgütlülük varsa çözüm var. Bundan kaynaklı örgütlenme yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Bütün komplo ve saldırılara karşı bugün ayaktaysak, bu örgütlü mücadelemizin sayesindedir. Halkımızın desteğinin sayesindedir. Newroz’da ve 8 Mart’ta 7’den 70’e halkımız, taleplerinden vazgeçmeyeceğini gösterdi. Halkımızın bu duruşu büyük bir sorumluluk yüklüyor bize. Bu duruş, aynı zamanda gelecek için büyük bir umut vadediyor. Halk hazır, biz de inançlıyız. Sorunlarımızı bu güçle çözeceğiz. Özgürlük mücadelesi verenler olarak her yerde bedel veriyoruz, direniyoruz, 24 saat ev ev kendimizi örgütleyeceğiz.”
Baş eğmeyeceğiz
HDP Gençlik Meclisi Sözcüsü ve Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, “Bugün Diyarbakır’da konferansımızı yapacaktık ama faşizm yine yüzünü gösterdi” dedi. Diyarbakır Newrozu ve Kürt siyasetçi Aysel Doğan’ın cenazesine dönük saldırıya değinen Dağ, “Bugün de bizim konferansımızı engellemek istediler. Kürt halkı örgütlülüğünü göstererek, ‘her yer örgütlenme yeridir, her yerde konferansımızı yaparız’ mesajı verdi. Faşizm bugün HDP’ye baş eğdirmeye çalıştı. Ama Kürt halkı, HDP asla baş eğmez. Bir tane genç dahi kalsa bu faşizmi geriletecektir. Faşizme karşı örgütleniyoruz, faşizme karşı direnişimizi büyütüyoruz. Kürt halkı ne olursa olsun başaracaktır. Başarı bizimdir” diye konuştu. Dağ’ın konuşmasının ardından konferansa katılanlar sık sık “Gençlik burada, dimdik ayakta” sloganı attı.
HDP bir fikriyat
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, bütün çalışmalarının halk için olduğunu söyledi. Başaran, “Bütün çalışmalarımızı halktan aldığımız görüş önerilerle yürütüyoruz. Dün burada kadın konferansımızı yaptığımız gibi Amed Bölge Konferansını da yapmak istedik. Ama yine aynı manzarayla karşı karşıya kaldık. Faşizm kendini bir kez daha göstermiş oldu” dedi. Emniyetin “güvenliğinizi sağlıyoruz” gerekçesine karşı İzmir’de Deniz Poyraz’ın katledilmesini hatırlatan Başaran, “Bu şahıs (Poyraz’ın faili) defalarca emniyeti aramış, keşif yapmış. O zaman emniyet neredeydi? Partimizin önüne aileleri getirip provokasyon yapıyordu. İçişleri Bakanlığı, kolluk burada HDP’lerin güvenliğini sağlamıyor. Hukuka aykırı bir uygulama var” şeklinde konuştu. Başaran, şöyle devam etti: “Bu faşist rejimin hiçbir uygulaması bize geri adım attırmayacak. Hiçbir saldırı, kadınlara, gençlere, Kürtlere boyun eğdirmeyecek. Her alan bizim için örgütleme alanı. HDP bir bina değil ki kapatasınız. HDP bir fikriyat.”
Her dört parçada AKP’yi göndereceğiz
DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk ise faşizmin korkusunun büyüdüğünü ve bu nedenle konferaslarının engellenmek istendiğini söyledi. İktidarın gidici olduğunu belirten Öztürk, “Biz onurlu bir barış diyoruz. Bize ‘dilinizi kabul etmiyoruz’ diyorlar. Bu nedenle katledip, göçertip, yok saymaya çalışıyorlar. Kürt halkı olarak bunu kabul etmedik. Kürt ve Kürdistan tarihine bakın; Kürtleri hiçbir zaman yok edemediler. Bu topraklara binlercesi atlı gelip, yayan gitti. Her dört parçada AKP’yi göndereceğiz. Halkımız, dostları barış ve demokrasi istiyor. Birlikte yaşam, demokrasi ve barış içinde yaşamak istiyoruz. Hedefimiz, ideolojimiz büyük. Bugüne kadar bu zorluklara karşı küçük düşünmedik. Kendimiz için bir şey istemedik” ifadelerini kullandı. Onurlu bir barışın yolunun İmralı’dan geçtiğini ifade eden Öztürk, “Faşizme karşı direnişimizle başaracağız. Başaracağız, başaracağız” dedi.
Asla kapatamazsınız
HDP Sözcüsü Ebru Günay da Türkiye’nin “hukuk devleti” olmadığını söyledi. Günay, “Bizim güvenliğimiz için ellerinde belge olmamasına rağmen ince arama yapanlar Uğur Kaymaz, Deniz Poyraz öldüğünde neredeydiler? Bütün dünya onların karanlık yüzlerini biliyor. Büyük direniş, büyük yürüyüş ile kongremize gidiyoruz. AKP-MHP tek adam rejime karşı büyük direneceğimizi gösterdik. HDP’ye yönelik bütün saldırılarda hep söyledik; HDP’yi binalara asla kapatamazsınız. Burada olduğu gibi her yerde mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Sorunların kaynağının Öcalan üzerindeki tecrittten kaynaklandığını vurgulayan Günay, “Öcalan bu ülkedeki barışın teminatıdır. Tecrit kalkıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Hiçbir baskı ve zor bizi mücadelemizden geri götürmeyecektir. HDP dimdik ayaktadır” diye kaydetti.
Konferans, konuşmaların ardından çekilen halaylarla son buldu.
Adana: 3. Yol felsefesini büyüteceğiz
HDP, Adana’da da “Özgürlükte ısrarlı, mücadelede kararlıyız” şiarıyla Çukurova Bölge Konferansı’nı gerçekleştirdi. Seyhan Belediyesi’ne bağlı Salman-i Pak Kültür Merkezi’nde yapılan konferansa HDP milletvekilleri Tülay Hatimoğulları, Fatma Kurtulan, Kemal Peköz ve Rıdvan Turan, MYK üyesi Mahfuz Güleryüz, PM üyelerinin yanı sıra Adana, Mersin, Hatay ve Osmaniye’den delegeler katıldı. Divanın belirlenmesinden sonra konferans, saygı duruşuyla başladı.
HDP MYK üyesi Mahfuz Güleryüz, kapitalist sistemin çıkış aradığını bunun için yeni savaşlar çıkardığını ifade etti. Dünyada yaşanan kaosa karşı halkların mücadele ettiğini söyleyen Güleryüz, “Bizler buna 3’üncü dünya savaşı diyoruz. Kapitalizm çıkış için savaşı derinleştiriyor. Bunun en somut örneği Ukrayna’dır. Yürütülen bu politikalara karşı savaşa karşı çıkıyoruz” dedi. AKP-MHP iktidarın mücadele edenleri hedef aldığına dikkat çeken Güleryüz, “Bize dönük tüm baskı politikalarını boşa çıkarmak için mücadele ediyoruz. Böylesi bir dönemde konferanslarımızı yapıyoruz. Bölge konferanslarının ardından merkez konferanslarımızı gerçekleştireceğiz. Konferanslarımızda belirlediğimiz yol haritasıyla kongreye gideceğiz. Umut ve mücadele dolu konferansı sonucumuzda mücadelemizi büyüteceğiz. 3. Yol felsefesini büyüteceğiz. Buradan bir kez daha söylüyoruz; bizler kazanacağız” dedi.
Konferans basına kapalı olarak sürdü.
DİYARBAKIR/ADANA