HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın 7 Ocak’ta Kars’ta yaptığı açıklama tüm çevrelerde büyük bir yankı uyandırmış, günlerce tartışılmış ve “HDP’de ne oluyor” sorusunu beraberinde getirmişti.
HDP 27 Eylül 2021’de deklarasyon yayınlamış ve bu deklarasyonda başta Türkiye halklarına olmak üzere muhalefete de ülkeyi AKP/MHP diktasından kurtarmanın reçetesini sunmuş ve ortak çalışmaya davet etmişti.
HDP’nin deklarasyonu kamuoyunda olumlu karşılanmış ve uzun süre de tartışılmıştı. Taraflı tarafsız bütün kamuoyu, ülkenin demokratikleşmesi için HDP’nin çağrısını olumlu bulmuş, bir tek 6’lı masadan ses çıkmıyordu.
HDP özgüvenle defalarca başta 6’lı masa olmak üzere bütün kamuoyuna; parlamento seçimlerinde kendi listeleriyle seçime gireceğini ancak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destekleyeceği aday konusunda konuşmaya, tartışmaya ve ortaklaşmaya hazır olduğunu beyan etti. Bunun çağrısını da partinin yetkili organları vasıtasıyla yaptı.
Ancak ne var ki, tüm bu çağrılara karşın, 6’lı masa suskunluğunu korumaya devam ediyordu.
Öte yandan, HDP kamu gücünü kullanan AKP/MHP’nin pervasız saldırılarına maruz kalıyordu.
HDP’lilere siyasi soykırım operasyonları hızlandı ve kitleselleşti. Seçimlerde etkin rol oynayacak olan Kürt kadın hareketi TJA’ya ve Kürt siyasal hareketi DBP’ye yönelik saldırılar arttı. Mezopotamya ve JinNews ajansı gibi muhalif basın organlarına operasyonlar yapıldı, tutuklamalarla özgür basın susturulmaya çalışıldı. HDP kapatma davası süreci hızlandı, Kobani Kumpas Davası sorguya hazır olan siyasetçilerin sorgusu yapılmadan mütalaa için dosya savcıya verildi ve nihayetinde 5 Ocak 2023’te HDP’ye yapılacak hazine yardımına bloke konulmasına ilişkin AYM kararı çıktı.
Tüm bu hukuksuzluklar, baskı ve saldırılar yaşanırken, 6’lı masadan yine ses çıkmıyordu.
6’lı masanın duyarsız ve sorumsuz siyasi tutumu karşısında HDP, başta Kürtler olmak üzere Türkiye halklarının seçimlerde alternatifsiz olmadığını göstermek için Pervin Buldan 7 Ocak’ta ‘HDP, kendi adayını çıkaracak, kendi adayını gösterecek ve seçimlere kendi adayıyla girecek’ açıklamasını yaptı. Sayın Buldan ve HDP yine Türkiye halklarına karşı sorumluluğu gereği açıklamasının devamında ‘İlkesel yaklaşımları gereği zamanı geldiğinde oturup konuşabilecekleri, müzakere edebilecekleri ve diyalog içinde olacaklarını’ vurguladı.
HDP bu açıklamanın ardında AKP’nin kadınların yaşam tarzı ve cinsel kimlikler üzerinden Türkiye’yi çekmeye çalıştığı anayasa değişikliği tuzağına düşmeyerek AKP’nin görüşme teklifini geri çevirdi.
HDP’nin; sırasıyla Anayasa Mahkemesi’nin hazine yardımı hesaplarına bloke konulması kararına karşı tutumu, seçime kendi cumhurbaşkanı adayı ile girecekleri kararı ve AKP’nin anayasa değişikliği tuzağına düşmemesi, halkta ve demokratik çevrelerde ciddi karşılık buldu. HDP son bir hafta içinde siyaseti domine etti ve üçüncü yolun pratikleşmesiyle iç politikayı dizayn ederek, siyasi hesapları bozdu.
6’lı masadakiler öncelikle ne olduğunu anlamaya çalıştı. Ancak HDP’nin bu kararı kamuoyunda ciddi destek bulmuştu.
Sahada görünmeyen ancak bulundukları konfor alanlarında HDP’ye akıl vermeye çalışanlarda cılız sesler duyuldu sadece. HDP’nin kendi cumhurbaşkanı adayıyla seçime girme kararının AKP/MHP’ye yarayacağı gibi sığ fikirlerdi bunlar.
Peki HDP’nin ülkeyi AKP/MHP diktasından kurtarmak için yaptığı çağrılara 6’lı masadan neden ses çıkmıyor ya da 6’lı masa neden demokrasi mücadelesinde HDP ile birlikte hareket etmekten imtina ediyor?
Öncelikle şunu söyleyebiliriz ki; 6’lı masa cumhuriyetin kurucu ideolojisi olan ‘tekçi’ zihniyetten hala kurtulamamıştır. Bu nedenle 6’lı masa HDP’ye ve Kürtlere yaklaşımı AKP/MHP’nin yaklaşımı ile paralele ve aynı sınırlar içinde kalmaktadır. Türkiye halklarının çoğulculuğunu dikkate alan bir yerde bulunan HDP ile ortaklaşma cesaretini gösteremiyorlar.
Üstelik bu konuda 6’lı masa milliyetçi şovenist partinin vesayetinden de kurtulmuş değildir.
Belki de 6’lı masa HDP’nin 2019 yerel seçimlerdeki gibi Türkiye toplumuna Erdoğan’ın tekçi iktidarından kurtulmanın mümkün olduğunu göstermek için Millet İttifakı’nı desteklemelerini yanlış da okumuş olabilirler.
Ya da AKP/MHP’den kurtulmak için Kürtler ve HDP’lilerin 6’lı masayı zorunlu olarak destekleyecekleri gafleti içindedirler.
Son dönemlerde 6’lı masanın bazı liderlerinin Kürtlerin örgütlü ve siyasi iradesi olan HDP’yi görmezden gelen bir yerde Kürtlere şirinlik yapmaya çalıştıkları da görülmektedir.
6’lı masanın özneleri şunu bilsinler ki ‘cin olmadan adam çarpmaya’ kalkıştıkları kitle bu ülkenin en politik en bilinçli kitlesidir. 6’lı masa öznelerinin geçmişteki pratikleri ortadadır ve hiçbirini de unutulmuş değildir.
Kürtlerin 6’lı masaya yaptığı çağrıların temelinden kendine olan özgüveni ve ülkede faşizmin kurumsallaşmasının engellenmesi çabasıdır. O nedenle Kürtlerin örgütlü iradesi olan HDP’yi görmezden gelip, HDP ile kurumsal bir ilişki kurmadan Kürtlerden oy alacaklarını düşünüyorlarsa büyük yanılıyorlardır.
6’lı masa etrafından toplanan muhalefet, toplumu ikna etmek istiyorsa öncelikle şu temel adımları bir an önce atması gerekiyor.
Öncelikle toplumun çoğulcu kimliğini gözeten demokratik ve sivil bir anayasa için HDP ile ortaklaşması gerekir. Milliyetçi ve şovenist partinin vesayetinden kurtulup, Kürtlerin ve HDP’nin 2019 seçimlerindeki desteklerini doğru okumaları gerekir. ‘Değiştirebiliriz ama birlikte değiştirebiliriz’ söylemini güçlü bir şekilde dile getirmelidir.
AKP/MHP’den kurtulmanın bütün sorumluluğu Kürtlere ve HDP’ye yüklenilemeyeceğinin farkında olmaları gerekir.
Kürtlerin ve HDP’lilerin 6’lı masayı desteklemek zorunda olmadıklarının, 3. Yolu pratikleştireceklerinin bilincinde olmaları gerekir. En önemlisi de Kürtlerin gücünü, örgütlü ve siyasi iradelerini görmezden gelerek başaramayacaklarının bilincine vararak, Kürtlere uğramaları gerektiğini artık bilmeliler.
Yoksa ülkede bir süre daha AKP/MHP diktası devam edecek. Ve bu sefer Kürtlerden ziyade 6’lı masa bileşenleri AKP/MHP’nin gazabına uğrayacaktır. İmamoğlu kararı ve İBB’ye yönelik soruşturmalar bunun en somut örnekleridir.
Başlığa gelirsek; HDP’nin tutumu mu AKP/MHP’ye yarıyor yoksa 6’lı masanın tutumu mu AKP/MHP’ye kazandıracak. Ya da toplumsal muhalefet olan demokratik kamuoyu yeteri kadar 6’lı masayı HDP ile ortaklaşmasına zorlamaması mı AKP/MHP kazandıracak?
Sizce hangi tutum AKP/MHP’ye kazandıracak, hangi tutum AKP/MHP’ye kaybettirecek…