HDK dün gerçekleştirdiği 12’nci Genel Kurulu sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede, Kürt halkına, kadınlara, işçilere, emekçilere yönelik saldırılara değinilerek, İmralı’da uygulana tecride vurgu yapıldı
İstanbul’da dün geniş bir katılımla ve “Faşizme ve sömürüye karşı demokratik meclislerde birleşelim. Örgütlü ve özgür toplumla yeni yaşamı kuralım” şiarıyla yapılan Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 12’nci Genel Kurulu’un sonuç bildirgesi yayınlandı.
Genel Kurulu tarihsel bir süreçte gerçekleştirdiklerini ve yüklendikleri tarihsel sorumluluğun farkında olduklarını dile getiren HDK yaptığı yazılı sonuç bildrigesi açıklamasında, yeni dönem için mücadele ve örgütsel ihtiyaçları için tartışma yürüttüklerini ve kimi kararlar aldıklarını belirterek, “HDK alınan kararlar ışığında yeni hedeflerini belirlemiş ve mücadelesini bu doğrultuda sürdürme iradesini ve kararlılığını ortaya koymuştur” dedi.
Süreç hem risk taşıyor hem olanak
Zorlu bir süreçten geçildiğine vurgu yapılan bildirgede, “Süreç, mevcut rejime karşı çeşitli toplumsal ve demokratik güçlerle, devrimci güçlerin taleplerinin kesiştiği bir dönemdir. Bu olanağın devrimci bir tarzda ele alınması önemli başarılara zemin sağlayacaktır. Genel Kurulumuz, bu sorumluluğun farkındadır. Yalnızca ülkemizde değil, dünya ölçeğinde de dinamik süreçlerden geçiyoruz. Bu süreç hem çok büyük riskleri hem de büyük olanakları barındırıyor. Bir yanda Ortadoğu’da yaşananlar, diğer yanda Ukrayna savaşı ile ortaya çıkan kriz ve kamplaşma dünyanın da yeni gelişmelere gebe olduğunu, askeri ve siyasal hegemonya mücadelesinin artacağını gösteriyor” denildi.
İktidar Kürt halkına karşı başarısız olacak
Kürtlere yönelik saldırılara vurgu yapılan bildirgede, “AKP-MHP iktidarı da bu gelişmelerden güç alarak bölgesel askeri müdahale girişimlerine başvuruyor, Kürt siyasal ve kültürel soykırımını diplomasi faaliyetleriyle, askeri saldırılarıyla ve ekonomik işbirlikleriyle Ortadoğu ve dünyaya yayarak tamamlamak istiyor. İktidarın, Kürt halkının özgürlük mücadelesi karşısında yaşayacağı bir başarısızlık, devlet içi ve devlet üstü güçler tarafından kendisine verilen kredinin de son bulması demek olacaktır. Bu anlamda, Kürt özgürlük mücadelesinin nasıl şekilleneceği aynı zamanda yaşadığımız coğrafyanın da nasıl bir siyasal iklimde şekilleneceğinin belirleyicisi olacaktır” denildi.
Tecride vurgu yapıldı
Tecride değinilen bildirgede, “Bu gerçekten hareketle AKP-MHP iktidarından kurtulmak isteyen çevreler için başta İmralı ‘mutlak tecridi’ olmak üzere Kürt halkına dayatılan savaş ve tasfiye siyasetine alet olmamak, bu faşizan milliyetçi politikaları boşa çıkarmak artık bir tercih değil zorunluluktur. Biliyoruz ki tecrit politikası, yalnızca cezaevleri ile sınırlı değildir. Tecrit, tüm toplumun baskı ve denetime alınmasıdır. Bu anlamda, tecride karşı mücadele genel özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır” diye belirtildi.
Üçüncü yol önem kazandı
“Partimiz HDP, yıllardır süren kadrolarını zindanlara hapsetme politikasına ek olarak içinde bulunduğumuz konjonktürde de, bir yandan kapatılma baskısı diğer yandan da hazine yardımının engellenmesi gibi kıskaçlarla kuşatma altına alınıyor. Ancak, hiçbir girişim ve çabanın HDP’nin toplumsal tabanı ile ilişkisini etkilemeyeceğini, HDP’nin bir isim ve tabela değil, hakların gerçek iradesi olduğunu biliyoruz. Partimiz HDP’nin de içinde bulunduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçim sürecinde oynayacağı rolün oldukça önemli olduğunun farkındayız” denilen bildirgede 3’üncü yola dair ise şunlar denildi: “Genel Kurulumuz, restorasyon ya da çöküş seçeneklerinin gündemde olduğu bu günlerde, geleceği şekillendirecek önemli aktörün Bizler olduğunun, Üçüncü Yolun inşasının zorunlu ve gerekli olduğunun altını çizmiştir. Restorasyonun sistemi yeniden üretmenin ve gerçek yüzünü gizlemenin bir aracı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, Üçüncü Yolun inşası bugün için özel bir önem kazanmıştır. ”
Yeni yaşamı kuracağız
Toplumun için itildiği yoksulluğa, kadın katliamlarına değinilen bildigede, “Paris’ten Sufrajetlere, Sovyetlere; kadın partizanlardan Rojava’da direnen kadınlara, biriktirerek kurduğumuz feminist hareketle, kadın hareketiyle büyük bir mücadelenin parçası olmanın özgüveniyle ‘Buradayız, direnişteyiz, biz kazanacağız’ dedik. Sokakta, işte, her yerde, her evde bizler hep varız! Bütün bu tarihsel ve andaki birikimimizle, mücadele ısrarımızla, yeni yaşamı kuracağız denildi.
Yol özgürlük yoludur
“İktidar, siyasi çıkarını sermayenin mülteci emeği üzerindeki denetimsiz sömürüsünü ve yayılmacı saldırganlığı aklamak üzere mültecileri günah keçisi ilan etmekte arıyor” denilen bildirgede, “Geleceği belirleyecek ve inşa edecek olan emekçilerin ve ezilenlerin özgürlük mücadelesi, isyanları, eşitlik ve adalet yürüyüşü olacaktır. Başarılarımız yeni başarıların sorumluluğunu yüklüyor omuzlarımıza. Yürüdüğümüz yollar, yeni yolları zorunlu kılıyor. Yol, özgürlük yoludur; yol geçmişten bugüne, bugünden geleceğe ezilenlerin zafer yoludur” denildi.
İSTANBUL